Yeni 'müdürler'. Ve 'biz uyurken'
Son genel seçimlerde, Vadili’de, kimi özel bölgelerde “ev ev gezerek para dağıtan” isimlerden biriymiş...
Belediye seçimlerinde demiş ki;
- Oğlum öğretmen, daha iyisini mi bulacaksınız, belediye başkan adayı yapalım!
Bu isteği yerine
Son genel seçimlerde, Vadili’de, kimi özel bölgelerde “ev ev gezerek para dağıtan” isimlerden biriymiş...
Belediye seçimlerinde demiş ki;
- Oğlum öğretmen, daha iyisini mi bulacaksınız, belediye başkan adayı yapalım!
Bu isteği yerine gelmemiş tabii...
Küsmüş.
Yine de almışlar gönlünü.
Demişler ki;
- Küsme!.. Belediye başkanı olmadı ama onu müdür yapacağız.
Ve bu ‘söz’ tutulmuş şimdi...
***
Dün birisi aradı “siz uyuyorsunuz” dedi, “işin aslı bu!..”
“O kadar çok insan uyudu ki” dedim, acı acı gülümseyerek...
O kadar çok ki!..
Hepimiz!..
Emir Preldžič...
Boşnak asıllı Slovenya doğumlu.
Basketbolcu.
Daha önce Slovenya Milli Takımı’nda oynamış.
Şimdi, Türkiye Milli Takımı’nda.
Şu günlerde, ‘Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda Türkiye’nin umudu...
Aynı Ersan İlyasova gibi...
O da, Kırım'dan Özbekistan'a sürgün edilen Kırım Tatarı bir ailenin çocuğu...
***
Mesut Özil ise Türk asıllı Alman futbolcu!..
Almanya Milli Takımı’nda oynuyor.
Son Avrupa elemelerinde, Almanya’nın üç golünü attı!..
***
Mesut, Almanya forması ile ter dökerken, Kazım “Türkiye Milli Futbol Takımı”nın umudu.
İngiltere doğumlu Antigua asıllı, Kıbrıslı, Türkiye Cumhuriyet vatandaşı...
Kıbrıslı bir anne ile Antigualı bir babanın çocuğu...
Bu listeyi daha çok uzatabilirim.
***
Peki niye yazdım bunları.
Öyle tek millet, din, dil, ırk, vatan, hepimiz Türk, Rum kavgalarının yani ‘milliyetçiliğin’ giderek anlamsızlaştığı bir dünyada, niye bu kadar ‘kör’ daha niceleri...
Anlamaya çalışıyorum, anlayamıyordum da ondan...
Evet, kimlik önemli...
‘Milliyetçilik’ ise ‘savaşmaya’ yarıyor sadece...
Bu kadarı da pes
En sonunda ‘KAMU HİZMETİ KOMİSYONU’nun da içine etmeyi başardı, yeni HÜKÜMET...
Kriter puanları zirvede olan isimlerin ‘döküldüğü’..
Öte yandan ‘kriter puanları’ vasat isimlerin de bir anda ZİRVEYE çıktığı...
Tümünün de ‘özel partililer’ olduğu bir SINAVA, kim inanır sizce?
Bu kadar ‘rastlantı’ olur mu?
Hepsini “yedik, yuttuk” diyelim...
Peki, “Sınav Müdürü”nün eşinin de ‘sınava’ katılması ve geçmesi !..
Eğer ‘eşi’ de sınava girecekse ya bu sınavdan “affını” isterdi bu zat-ı muhterem ya da eşi, katılmazdı, olur biterdi...
Biraz da ‘vicdan’ yani, biraz da vicdan!..
‘Parti içinde partizanlık’
“İstihdam” meselesi bir kez daha hükümetin başını yakacak!..
Hem de fena.
Aslında bu mesele, gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin başını yaksa da, kimse ‘kesin bir çizgi’ çekmeyi başaramadı.
Cesaret edemedi...
Oysa ‘sistem’ basit...
İktidar, muhalefet, sivil toplum ve uzmanlardan oluşan ‘eşit katılımlı’ bir komisyonla, senede iki sınav yapmak, biri işçi, biri uzman memur için!..
Sonra da...
“Kimyager” ihtiyacı mı var, o yılki sınavda ilk sıradan başlayarak, ilgili isimleri istihdam etmek.
Bu sınav sonucunda listede yer alan isimleri, Sosyal Sigortalar’daki kayıtlara göre “işsiz” ya da “çalışan” olarak sürekli güncellemek...
Ve önceliği ‘işsiz’lere vermek.
Böylesine basit işte!..
Oysa şu anda, “Parti içinde dahi partizanlık” yapılan bir sistemde diretiyor UBP!..
Bir istihdama, bin kişi bağırıyor!
Bugün konu çok, “parti içinde partizanlığın” detayları da, yarına artık!..