1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. YENİ RUM LİDER AYNI ET FARKLI SOS MU OLACAK?…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

YENİ RUM LİDER AYNI ET FARKLI SOS MU OLACAK?…

A+A-

Kıbrıslı Rumlar yeni liderini seçmek için yarın sandığa gidecek. Tahminler Anastasiadis’in başarılı olacağında birleşiyor; birinci turdan seçilmesi olasılığı da var.

Makarios’la başlayarak, son lider Hristofias da dahil olmak üzere, Kıbrıs Rum liderlerin tamamı, Kıbrıs sorunu bağlamında, farklı siyasi ideolojilerden olmaları nedeniyle belki farklı imaj çizdi ama özde birbirlerinden pek farklılık göstermedi.

Hepsi de yeminli Makarios politikaları savunucuları oldu ve bunu hepsi de övünerek söyledi. Tamamı da Türkiye ile ilgili politikalarda da birbirinin kopyası oldu. Kıbrıslı Türklerle ilgili politikalarda ise, bazıları sert ve ötekileştiren, bazıları sevecen ve kucaklayan oldu; ancak Kıbrıs sorunu çözümünde odakları Kıbrıslı Rumların hak ve çıkarları oldu. Kıbrıslı Rum liderler, Rumların siyasetçileri olduğuna göre bunda da garipsenecek bir durum yok; garip olan “Kıbrıs halkı” deyip, Kıbrıslı Rumları siyasetin öznesi görmektir.

Kıbrıs sorunu tarihinde, halklarının seçilmiş liderleri olarak Talat ve Hristofias’ın masaya oturdukları dönemin başlarında çözüm umutları tavan yapmıştı. Ancak görüşme sürecinde görüldü ki Hristofias’taki fark da sosunda imiş… Politik özü çok farklı olmasına rağmen, seçim kazanmak için DİKO ve EDEK ile yaptığı bağlaşıklık anlaşmaları onun gerçek özünü değil, ortaklarının istediği nitelikteki özü gösterdi. Yani sonuçta, ki politika sonuçlarla yorumlanıyor, et aynı, sos farklı oldu.

Şimdi sıra Anastasiadis’te gibi görünüyor… Onun da DİKO ile seçim bağlaşıklığına girmiş olması, Rum liderlerdeki aynı et – farklı sos geleneğini bozmayacak gibi görünüyor. Zaten bir de içerde ekonomik sorunları var, Kıbrıs sorununa yoğunlaşması gecikmeli olacak…

Ancak, yeni Kıbrıs Rum lideri bekleyen ve Türkiye tarafından tetiklenen gelişmeler de var.  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB dönem başkanlığı daha sona ermeden Türkiye’nin AB İşlerinden Sorumlu Bakanı ile Dış İşleri Bakanı politik pro-aktif sürece girdi; bu sürece Türkiye Başbakanı Erdoğan da değişik AB merkezlerine ziyaretler yaparak katıldı. Erdoğan, AB üye ülkelerine önce sert ve sitemli mesajı gönderdi. Sonra da Türkiye’deki Büyükelçilerine yemek vererek, hem AB üyesi olma kararlılığını vurguladı, hem de üye ülkelerin bazılarının Türkiye’nin üyelik sürecini politize ettiğini, ırkçılık yapanlar dahi olduğunu söyleyerek doğru ve haklı eleştirilerini onların yüzüne söyledi.

Şimdi artık Türkiye’nin AB üyelik süreci başka bir evreye giriyor. AB’nin yeni dönem başkanı İrlanda ve bu ülke Türkiye’nin AB üyeliğinin gerçekleşmesi konusunda misyon yüklenmiş olan, İspanya, Finlandiya, İsveç, Portekiz gibi ülkelerden oluşan ‘Benzer Düşünen Ülkeler’ üyesi… Fransa’nın Sosyalist Partiden seçilmiş olan yeni Cumhurbaşkanı Hollande, Fransa’nın engellediği başlıklardan birini açacak… Bu da onun Türkiye’yi ziyaretinin önünü açacak. Bu ziyaret sırasında, Fransız ekonomisine olumlu etkileri olacak bazı iş bağlantıları da yapılırsa, diğer başlıkların açılması olasılığı doğacak.

Alman şansölyesi Merkel hala Türkiye’nin AB sürecine karşı ama yakında seçim var ve Türkiye için daha olumlu düşünen SPD güçlü görünüyor. Şu anda da AB’nin Kıbrıs Rum ekonomisine maddi kaynak vermesini, Güney Kıbrıs’ın kara para aklama işlemlerini önlenmesine bağlayan ve “Alman halkının vergilerini, Rus mafyasının kara parasının aklandığı bankalara kaynak olarak verilmesine karşıyız” diye Alma kamuoyuna mesaj veren bir SPD var. Ve Merkel iki arada - bir derede kalmış durumda…

AB’nin Türkiye ile görüşmelerini yürüten ekibin başı, yazdığı raporda, AB’nin Türkiye üyeliğinin önün açılmasına vurgu yapıyor.  Bunun için Türkiye’ye koyduğu koşullarda Kıbrıs ile ilgili olanlar gerilerde kalmış. Türk ve Yunan hükümetlerinin ortak bakanlar kurulu toplantısı yapması gündemde…

Bu durumda, Kıbrıslı Rumların AB içinde güvendiği dağlara kar yağabilir. Ve yeni lider, aynı et – farklı sos olarak servis edilirken, Türkiye’nin AB sürecini politize etmenin kendilerine kazanç sağlayacağı stratejisinin tutmayacağı ve Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türklerin esamesinin de okunmayacağı, liderlerinin eti – sosu ne imiş fark etmeyeceği bir sürecin başlamasına yol açabilir.

Dolayısıyla, seçilecek Kıbrıslı Rum lider, kendi nitelikleri ile Kıbrıs sorunu görüşme sürecini olumlu geliştiremeyecektir. Aynı et – farklı sos olmaya devam ama bu arada da ipler, adım - adım Türkiye’nin eline geçiyor.

Bu sürecin değişmesine, Anastasiadis’in 2004 referandum dönemindeki Anastasiadis olması katkı koyabilirdi ama galiba tren kaçtı…

Bu yazı toplam 2014 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar