Yeni Türkiye
Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan oldu.
İkinci tura gerek kalmaksızın noktalanan seçimin sonucu, pek de sürpriz değil.
Kamuoyu araştırmaları zaten üç aşağı beş yukarı ne olacağını söylüyordu.
‘İkinci tur’ ihtimali bir köşede bir soru işareti olarak dursa da, köşke Erdoğan’ın çıkacağı belliydi.
Sonuçlar, her yönüyle detaylı şekilde masaya yatırılacak.
Yerel seçimlere göre ciddi düşüş gösteren katılım oranı nasıl okunur?
Adayların bölgelere göre aldığı oy oranları ne anlama gelir?
Erdoğan karşısında birleşen muhalefetin umduğunu bulamaması, özellikle CHP ve MHP’nin bundan sonraki siyasi yaşamını nasıl etkiler?
Bu sonuçlar gelecek yıl yapılacak olan genel seçimler için nasıl bir referans oluşturur?
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Türkiye’yi nereye götürür?
Tüm bu sorular ve daha fazlası önümüzdeki günler boyunca enine boyuna değerlendirilecek.
Ancak bu seçimin bana göre en önemli ‘sonuçlarından’ biri, Selahattin Demirtaş’tır.
***
Selahattin Demirtaş’ın, HDP’nin yıllardır çok fazla oynamayan oy oranının birkaç puan üzerine çıkmış olması, önemli.
Bu birkaç puanın siyasi değeri, matematiksel değerinin çok üzerinde.
Hemen herkes bunda hemfikir.
Bugüne kadar alışılagelenin dışında bir siyasi söylemle vatandaşın karşısına çıkan Demirtaş’ın, gerek düzeni yaratan gerekse devam ettiren mevcut siyasi oluşumların savunduğu ve kanıksattığı ‘öteki’ algısını yeniden sorgulatan duruşu, artık ‘diğerleri’ için de değerli bulunmaya başlanmış durumda.
Çok ciddi bir yükseliş olmasa da, yıllar yılı Kürt bölgesiyle sınırlı kalan
politikanın ülke geneline yayılması, Kürt meselesi ve barış sürecinin bundan böyle daha heterojen bir vatandaş kitlesinin desteğine sahip olacağı anlamına geliyor ki Kürtler dışından gelecek en küçük destek bile, sürecin başarısı adına ciddi değer taşıyor.
Bir diğer önemli unsur ise şu:
Son derece başarılı bir propaganda dönemi geçiren Demirtaş’ın, bu süreçte Kürt kimliğiyle yarattığı bu algı, aynı zamanda Türkiye’de siyaset üreten her kesim için de illa ki bu konuda kendi politik duruşlarını sorgulama ihtiyacı yaratmak zorunda.
Demirtaş’ın kampanya dönemi boyunca savunduğu ve sandığa yansısın veya yansımsın takdir toplayan ilke ve açılımları, Türkiye’nin yeni dönem siyasi yolculuğuna mutlaka etki edecektir.
Başta Kürt meselesi olmak üzere tüm azınlıklara ilişkin ‘siyasi’ bakış ve de davranış ‘yenileme’ gerekliliği, bugün başlayan yeni Türkiye döneminin kaçınılmaz gerekliliklerinden biri olacaktır.