1. YAZARLAR

  2. Asım Akansoy

  3. Yeniden yapılanma zamanı
Asım Akansoy

Asım Akansoy

SİYASET MEYDANI

Yeniden yapılanma zamanı

A+A-

"Umutsuzluğa kapılmayın. Umutsuzluk şu an üzerimizde ama bunu da atlatacağız. İnsanlığın ilerlemesinden korkanlar, ezilip gidecekler. 

İnsanlığın nefreti geçecek, diktatörler ölecek.”

Charlie Chaplin “Büyük Diktatör”.


Her şeyi yeniden düşünmenin zamanı çoktan geldi. 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik Ankara hükümetinin ağır müdahalesi, toplumda büyük bir mutsuzluğa, umutsuzluğa neden oldu. Kıbrıslı Türklerin sürekli yaşanan müdahaleler karşısında kendi kendini yönetme amacına ulaşamamasının yaratmış olduğu sosyal travma, herkesin geleceğe dair yeniden düşünmesine neden oldu. İnsanlarımız, bu iş böyle gitmez noktasına çoktan gelmiştir.

UBP zihniyeti ne yazık ki ortak toplumsal varoluş noktasının oldukça dışında davranmaktadır. Arada sırada farklı sesler çıksa da, en genelde iktidarlarını kurmak, korumak veya sürdürmek adına, müdahalelere davetiye çıkarıyor. Siyasetin bu denli çirkefleştiği bir dönemde, siyaset kurumunun toptan yıpranması, toptan itibarsızlaşması kaçınılmazdır. Toplum kendi iradesinin en temel yansıması olan seçimlere yönelik oynanan oyunları görüyor, kendisine daha güçlü odakların yaşam hakkı tanımadığını ifade ediyor. 

Dün, günü kurtarmak büyük marifetti, bugün o da mümkün değil. Bu sürdürülemezlik hali, içinde bulunduğumuz duruma dair yeniden değerlendirme ihtiyacını ortaya koyuyor.

İçinde bulunduğumuz şartların aşılması adına, kurgulanan tezlerin ekonomik, sosyal ve siyasal bakımdan süratle yeniden değerlendirilmeye ihtiyacı vardır. 

Öncellikle, bağımlılık yaratan ilişkilerin, sosyal ve ekonomik düzeni tamamen bozduğu, Kıbrıslı Türkleri kendi yurtlarına yabancılaştırdığı, siyasal anlamda iradesiz kıldığı tartışılacak bir konu olmaktan çoktan çıkmıştır. 2020’de bunu bir kez daha gördük. 

Kıbrıslı Türkler, kendi ekonomik örgütlenmelerini yeniden tasarlamak zorundadır. 

Kumar işletmeciliğine bağlı Turizm sektörü üzerinden Mafyalaşma toplumun her yanını sarmıştır. Medya ve siyaset dünyası, kayıt dışı ekonominin oyuncağı, enstrümanı haline gelmiştir. Yarattığı sosyal erozyonun boyutu tahmin edilenin ötesindedir. 

Türkiye ile imzalanan mali ve ekonomik işbirliği protokolleri, var olan bu düzenin yeniden üretilmesine katkı koymakta, Kıbrıslı Türkleri kendi ayakları üzerinde durmaktan alıkoymaktadır. Bu Protokollerin öz itibarıyla, Kıbrıs Türk ekonomisinin Ankara hükümetleri tarafından yönetilmesinden başka bir amaca hizmet etmediğini, “alt yönetim” algısını hakim kılmaya dair bir enstrüman olduğunu görmekteyiz. Örneğin, Sayın Tatar tarafından imzalanan son protokolde 5. Ek olarak yer alan ARMA modeli, tam bir sömürge anlayışının ürünüdür. 

Ekonomik anlayışımızı, üretim odaklı yeni bir modele dönüştürmek için süratle çalışmamız gerekir. 

Varlık iddiası doğrudan doğruya üretim ile ilgili bir konudur. Ekonomik, sosyal her bağlamda üretim olmadan, istediğimiz kadar varız diyelim, mümkün değildir. Gerek siyasetimizin gerekse ekonomik anlayışımızın yeniden tanımlanması, geçmişte yaşananlardan deneyim çıkarılabilecek erdeme sahip olunması ve öz eleştiri yapılması, yeni bir siyasetin kurgulanabilmesi için önşarttır. Eğer aynı yöntemler ve akıl yürütmelerle, kurtuluş reçeteleri ve siyasi söylemler geliştirmeye devam edilirse, siyaset hem halkı kaybedecek, hem de halk bir bilfiil bundan çok zararlı çıkacak.  Lütfen dikkat. 

Bu yazı toplam 3014 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar