Yenidüzen Gazetesi 'KONUK YAZAR'I BİROL KARAMAN'A CEVAP
28.01.2013 tarihinde, gazetenizde "Konuk Yazar" olarak Birol Karaman'ın yazdığı yazıyı (http://yeniduzen.com/detay.asp?a=54134#.UQZT1EM4qEc.facebook) büyük bir hayret ve üzüntüyle okuduk
28.01.2013 tarihinde, gazetenizde "Konuk Yazar" olarak Birol Karaman'ın yazdığı yazıyı (http://yeniduzen.com/detay.asp?a=54134#.UQZT1EM4qEc.facebook) büyük bir hayret ve üzüntüyle okuduk.
Öncelikle şunu belirtelim ki, geçen pazar günü Karpaz'da yaşanan olaylar hiç kuşkusuz önemli olaylardır. O gün Dipkarpaz’da, kışkırtılmış bazı köylüler ile karşı karşıya getirilen bütün örgütlerimizin bu durumdan elbette çıkarması gereken dersler vardır. Birol Karaman'ın da kendi yazısında belirttiği gibi orada yaşayan insanlarla, eylem öncesindeki günlerde veya eylem günü sağlıklı diyalog kurulamamış olması kesinlikle örgütlerin kabul etmeleri gereken bir eksikliktir. Ancak yazısından kendisinin de orada olduğu anlaşılan Birol Bey’in de kabul edeceği gibi, eylem anındaki ortam oldukça gergin, önceden provoke edilmiş ve iletişim kanallarının tamamen kapalı olduğu bir ortamdı. AKP-UBP-Kaymakamlık-Belediye işbirliğiyle camiiden yapılan linç çağrıları sonrasında, köylülerin bir kısmı ve UBP örgütüne dahil faşistler tarafından yaşanan bir yol kesme olayından bahsediyor olduğumuzun unutulmaması gerekir.
Bu oldukça gergin ortamda Baraka aktivistlerinin, eylem yerinde bulunan öfkeli kalabalıkla kurmaya çalıştığı varsayılan iletişim Birol Karaman arkadaşımız tarafından olumsuz örnek olarak sunulmuş; kabaca, eğer Baraka aktivistleri gibi davranırsanız, yanlış yaparsınız denilmiştir. Peki olaylar gerçekten Birol Karaman arkadaşımızın anlattığı gibi ve anlattığından ibaret midir?
Bizler halkların kardeşliğini savunan bir örgütün bileşenleri olarak, bu olayın ne bir Kıbrıslı-Türkiyeli kavgası ne de Dipkarpazlı-Lefkoşalı kavgası olarak lanse edilmesini asla kabul etmeyiz. O gün orada olan öfkeli grup, tüm Dipkarpazlılar değil; kandırılmış bir grup köylü ile UBP teşkilatının faşist elemanlarıydı. Orada bulunanlar, UBP-AKP-Kaymakamlık-Belediye eliyle, kalkınma vaadiyle kandırılmış insanlardı. Tabii ki yukarda belirttiğimiz gibi köylülerin bir kısmının kandırılmış olmaları da bizim kendimize dert edinmemiz gereken başka bir konudur. Bunu görmek ve hedefleri doğru seçmek zorundayız. Kimsenin Dipkarpaz halkı ile bir derdi yoktur, olamaz, olmamalıdır. Birol Karaman, yazısında Dipkarpaz halkı ile çevreciler arasında bir gerilim olduğu izlenimi vermektedir. Bu doğru değildir. Orada halk ile çevreciler arasında bir gerilim yaşanmamıştır. Orada yaşanan, UBP’li faşistler ile onların kandırdığı bir grup köylünün yol kesmesi ve polisin de bunu teşvik etmesidir.
Bu yüzden, orada olan hiç bir Baraka aktivisti, kesinlikle, Dipkarpaz köylülerine "eşek tepsin Karpazlıları" dememiştir. Bir Baraka aktivistinin böyle bir söz söylemiş olması, o gergin ortamda bile mümkün değildir. Bu iddiayı tamamen reddediyoruz. Çünkü Baraka aktivistleri, meseleyi Türkiyeli-Kıbrıslı meselesi olarak görmedikleri gibi Dipkarpaz-Lefkoşa meselesi olarak da görmemektedir. Bir başka konu da yine, Barakacılar tarafından söylendiği iddia edilen "eşkiya" sözcüğüdür. Bazı Baraka aktivistlerinin "siz eşkiya mısınız?" veya "bu yaptığınız eşkiyalıktır" demiş olduğu doğrudur. Bakın Birol Karaman bu konuda ne diyor: “eğer Karpaz’a, Karpaz’ı korumak için gittiğinizi söylüyor ve Baraka Kültür Merkezi’ni temsil eden aktivist dostlarımız gibi o bölgede yaşayanlara “eşkıya” yakıştırması yapıyorsanız, alacağınız tepki dünkünden daha farklı olamaz.”Sayın Birol Karaman, o bölgede yaşayan herkesin bu yol kesme eylemine katıldığını mı iddia etmektedir ki, Baraka aktivistinin “yaptığınız eşkiyalıktır” söylemini, “bölgede yaşayanlara eşkiya yakıştırması” olarak yorumluyor? Sayın Birol Karaman’a eşkiya kelimesinin TDK sözlüğünde verilen anlamının “dağda, kırda yol kesen hırsızlar, haydutlar” demek olduğunu hatırlattıktan sonra soruyoruz; Dipkarpaz köyünün yolunu kullanarak basın açıklaması yapmak üzere oradan geçmekte olan insanların yolunu kesen ve saatlerce oradan geçirtmeyen, sonra da pazarlığa tutuşup “arabalarınızı bırakın yürüyerek gidin” diyen kişilere "bu yaptığınız eşkiyalıktır" denmez de ne denir?
Bizler devrimci insanlar olarak, o sözü sarfeden arkadaşımızı en fazla; orada yol kesen faşistler ile onların kandırdığı köylülerin bu çirkin eylemini, “eşkiyalık” gibi yoksullukla bağlantılı anlaşılabilir ve bazı durumlarda onaylanabilecek fiillerle özdeşleştirdiği için eleştirebiliriz. Yoksa orada yapılanın, yol kesmenin, yaşlı, çocuk, kadın, erkek demeden insanları tehdit etmenin, küfür etmenin, linç etmeye çalışmanın hangi sebeple olursa olsun savunulacak hiçbir yanı yoktur. Bu yapılanlar da, Baraka aktivistleri oraya gelmezden saatler önce yapılmaya başlanmıştır. Kısacası, yaşananların nedeni Baraka aktivistleri değil, AKP’nin talimatı ile gerçekleşen UBP-Belediye-Kaymakamlık provokasyonudur.
Sayın Birol Karaman’ın yaptığı bu çarpıtmayı, daha önce de pek çok kez yapılan, sırf Baraka'yı yıpratmak için atılan asılsız iftiralardan farklı görmüyoruz. Yazının bütününü okuduğunuzda da göreceğiniz şey, bu yazının tamamen Baraka'yı yıpratmak amacıyla yazıldığıdır. Polisin, basın açıklaması esnasında ve sonrasındaki davranışlarına, bu yazıda tek bir satır bile yer ayrılmamıştır. Halkla kurulması gereken diyalog elbette ki oldukça hassas bir noktadır ancak, polisin eylemcilere karşı tutumu, keyfi bir şekilde pankartlara el koymak istemesi de bizce Birol Beyin kendisine dert edinmesi gereken bir konu olmalıdır. Bu eksikliğin sebebini elbette, Birol arkadaşımızın o gergin ortamı erken terkedip, olaylara şahit olmamış olması ihtimaline de bağlıyoruz, ya da bağlamak istiyoruz.
Yazıda yol kesen faşistler arasında bulunan halktan kandırılmış unsurların bu denli savunulması da ayrıca dikkat çekici ve düşündürücüdür. Elbette ki oradaki Dipkarpazlıların kendileriyle hiç diyalog kurulmamasından ve sorunlarıyla ilgilenilmemesinden şikayet etmeleri yerindedir, dikkate alınmalıdır ancak köylülerin -her ne kadar provoke edilseler de -o günkü davranışlarının neresi doğrudur? Biz Birol Karaman’ın yazısında eylemcilere edilen küfürlerden ve ağır tahriklerden de söz edilmesini beklerdik. Ama sırf Baraka'yı karalamak amacıyla yazılmış, kısa ve çarpıtılmış bir yazıda, olayın tüm boyutlarıyla irdelenmesi elbette ki mümkün değildir.
Bizler 2007'de Karpaz Milli Parkı’nı elektrik direklerinden korumak için de mücadele etmiştik, şimdi de o elektrik direklerinin devamı niteliğindeki fiilere karşı mücadele ediyoruz. Bizim için değişen hiç bir şey yoktur. Doğru bildiğimiz yolda, atılan tüm iftiralara ve yıpratma çabalarına rağmen inatla yürümeye devam edeceğiz.
Baraka Kültür Merkezi(a)
Mehmet Adaman