1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. YENİDÜZEN gençlerle konuştu: Gençler mutsuz ve umutsuz!
YENİDÜZEN gençlerle konuştu:  Gençler mutsuz ve umutsuz!

YENİDÜZEN gençlerle konuştu: Gençler mutsuz ve umutsuz!

Yaşları 18 ile 31 arası değişen farklı meslek gruplarından gençler endişelerini dile getirdi. Ortak düşünce ise "adanın daha yaşanır bir yer olabilmesi için değişimin şart olduğu" yönünde…

A+A-

Gençler ülkeye dair kaygılarını YENİDÜZEN’e anlattı, "değişim" talep etti, umutlarını, umutsuzluklarını paylaştı. Yaşları 18 ile 31 arası değişen farklı meslek gruplarından gençler endişelerini dile getirdi. Ortak düşünce ise "adanın daha yaşanır bir yer olabilmesi için değişimin şart olduğu" yönünde…

Derya ULUBATLI

Gençlere göre ülkenin başlıca sorunları, adanın kuzeyinin uluslararası arenada tanınmaması ve devletin iç işleyişindeki aksaklıklar… Tanınmayan bir ülkede mesleki olarak kendilerini geliştirmekte zorlandıklarını ve devletin gençlere destek olmak için yetersiz kaldığını söyleyen gençlerin bazıları için tek seçenek daha iyi bir gelecek umuduyla göç etmek.

Bireysel olarak kendilerini kurtarmak adına adadan ayrılmanın kaçınılmaz olduğunu söyleyen gençlerin yanında, ülkeye dair umutlarını yitirmeyenler de var.

Adadan gitmenin bir çözüm olmadığına ve değişimin ancak burada kalıp mücadele vererek gerçekleştirilebileceğine inan diğer bir grup genç, gençlerin birlikte hareket etmesi gerektiğini savunuyor.

 

v2-050.jpg

 

Mustafa Erçakıca: “Dünyaya entegre olmuş bir yerde yaşamak istiyorum”

 

“Dünyaya entegre olmuş bir yerde yaşamak istiyorum. Ülkenin geleceğiyle ilgili kaygılarım var”

İstanbul’da Hukuk üzerine doktora eğitimini tamamladıktan sonra bir süre oradaki özel bir üniversitede öğretim üyesi olarak çalışan 31 yaşındaki Mustafa Erçakıca, mesleki olarak kendini geliştirmek, daha kozmopolit bir şehirde yaşamak ve uluslararası ortamla olan bağlarını güçlü tutabilmek adına bir müddet daha Kıbrıs’a dönmeyi düşünmediğini söyledi. Erçakıca 10 ay önce pandemiden dolayı dönmek zorunda kaldığını anlattı:

“İstanbul gibi bir yerde olunca kendi mesleki alanıma ilişkin yeni trendleri takip etmek benim için daha kolay oldu. Covid sonrası önceliklerim değişti ve istediğim şehirde yaşayıp, mutlu olduğum bir işte çalışmaktansa aileme daha yakın olmak istediğime karar verdim. Duygusal açıdan bu bana daha tatmin edici geldi. 10 ay önce burada özel bir üniversitede çalışmak üzere geri döndüm”.

Erçakıca, mesleki anlamda ileriye yönelik olarak daha dünyayla iç içe geçebilmiş, dünyaya entegre olabilmiş bir yerde çalışmayı tercih ettiği söyledi. Erçakıca, “Covid geçince daha dışa açılmış bir ülkede yaşamımı sürdürmek, akademik çalışmalarıma dünyayla daha entegre bir yerde devam etmek isterim” dedi.

“Ülkenin geleceğiyle ilgili kaygılarım var” 

Erçakıca şöyle devam etti: “Kıbrıs Türk toplumu kendine bir gelecek tayin etmeli, ama mevcut koşullarla devam edecek olmak beni ürkütüyor. En basit örneği, uluslararası bir dergi için makale yazacağım zaman KKTC ibaresini kullanınca bunun tanınmayan, var olmayan bir devlet olduğu söyleniyor ve bu ibare kabul edilmiyor. Siyasetle her şeyin bu kadar iç içe geçmiş olduğu bir coğrafyada atmaya çalıştığımız her adımda bunun izlerini taşıyoruz ve bu yüzden bu durumun değişmesi gerektiğine inanıyorum. Yaşadığımız coğrafyadaki sorunların kişiliğimizin bir parçası olması ve önümüze engeller koyması beni endişeye düşürüyor”.

Melisa Ekmen: “Başka bir yerde yaşayamam”

“Adanın içinde bulunduğu durumdan çok mutlu değilim. Ülkede bir barış olursa bunun ülkenin dışa açılması ve mesleki olanaklarımızın anlamında daha faydalı olacağına inanıyorum”

25 yaşındaki Melisa Ekmen ise şöyle konuştu: “Ben Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde İşletme okudum ama şu an bankacı olarak çalışıyorum. Bu biraz mecburiyetten oldu aslında. Bankacı olarak iş imkanımın daha çok olacağını düşündüm. Kendimi o alanda geliştirebileceğime inandığım için o yöne kaydım. Doğma büyüme buralı olduğum için başka bir yerde yaşayabileceğime inanmıyorum. Adanın içinde bulunduğu durumdan çok mutlu değilim. Ülkede bir barış olursa bunun ülkenin dışa açılması ve mesleki olanaklarımızın anlamında daha faydalı olacağına inanıyorum”.

Kaan Kıcır: “Meslek seçimi yaparken ada şartlarını da düşündüm”

“Askerliğimi yeni bitirdim ve henüz çalışmıyorum. Şu an gastronomi gibi bir alanda okuyan arkadaşlarımın ada şartlarında kendi mesleklerini yapamadığını görüyorum. Bu tarz alanları okuyan arkadaşlarımız ülke içinde iş bulamayınca mecburen göç etmek zorunda kalıyor.

25 yaşındaki Kaan Kıcır şunları anlattı: “Askerliğimi yeni bitirdim ve henüz çalışmıyorum. Muhasebecilik eğitimi almıştım ve bu alanda iş bulabileceğime inanıyorum. Kıbrıs’ta kalmayı düşünüyorum çünkü yurtdışında yaşayıp çalışmak şu an bana daha zor görünüyor. Burada doğup büyüdüm, buranın şartlarına göre yetiştirildiğime inanıyorum. Burada yaşamak istiyorum. Farklı bir yerin çalışma koşullarını ve kültürünü öğrenmek benim için zor görünüyor. Meslek seçimini yaparken ada şartlarına uygunluğunu düşünerek karar verdim. Şu an gastronomi gibi bir alanda okuyan arkadaşlarımın ada şartlarında kendi mesleklerini yapamadığını görüyorum. Bu tarz alanları okuyan arkadaşlarımız ülke içinde iş bulamayınca mecburen göç etmek zorunda kalıyor. Bu yüzden meslek seçimini yaparken ada şartlarını göz önünde bulundurmak durumunda kalıyoruz”.

Nejla Egemen: “Sanatla ilgilenen gençlere bu alanda gelecek yok”

“Sanatla ilgilenen gençlere bu alanda gelecek yok. Müzik öğretmenliği için yılda 1 münhal açılıyor ama aynı yıl 500 tane müzik öğretmenliği mezunu verilmiş oluyor”

Yakın Doğu Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümünden mezun olan Egemen, 2017 yılında mezun olduğunu ve sonrasında iki sene geçici öğretmenlik yaptığını söyledi. Esas olarak konservatuvarda müzik performans okumak istediğini ama ada şartlarında sanatçılıktan çok öğretmenlik kabul gördüğü için öğretmenlik okuduğunu belirtti.

Şu an özel bir müzik okulunda ders veren 25 yaşındaki Egemen, özel sektörden elde ettiği kazancın kendisi için yeterli olmadığını, devletteki şartların özel sektörde bulunmadığını ve hayat pahalılığının sürekli artarak gençlerin geçimini sağlamasını günden güne zorlaştırdığını dile getirdi. Müzik okumuş bir genç olarak hayatını idame ettirmekte zorlandığını ama yine de müzik okumaktan pişmanlık duymadığını, kendisini mutlu edenin bu olduğunu dile getirdi:

“Ada şartları sanatla ilgili işler yapmak için yeterli imkanlar sunmuyor ne yazık ki. Müzik öğretmenliği için yılda 1 münhal açılıyor ama aynı yıl 500 tane müzik öğretmenliği mezunu verilmiş oluyor. Bu şekilde sanatla ilgili şeyler okuyan gençler mecburen bankacılık, baristalık gibi farklı işlere yönelmek durumunda kalıyor. Bu anlamda ada şartlarını sanatla ilgili meslekler için uygun bulmuyorum”.

Gelecekle ilgili kaygıları olduğunu ifade eden Egemen, devletin sanat ve spor alanlarında çalışan gençleri desteklemediğini söyledi: “Adamızın sanat ya da sporla ilgilenen gençleri yeterince desteklediğine inanmıyorum. Özellikle ülke olarak tanınmamış olmamız, kültüre, sanata, spora yatırım yapılmasını ve gençlerimizin de kendini tanıtmasını, geliştirmesini engelliyor. Ülkemizde bu alanlara yatırım yapılmıyor, bize destek vermiyor, haklarımızı gözetmiyor. Sanat bir meslek olarak değil bir eğlence olarak görülüyor. Bu durum değişmeli”.

Sonay Demirpençe: “Adanın geleceği için umutluyum”

“Siyaset Bilimleri ve Kamu Yönetimi öğrencisiyim. Ülkenin geldiği son durumdan rahatsızım. Yine de bir şeyleri değiştirmek adına kendi kuşağımdan umutluyum”

Siyaset Bilimleri ve Kamu Yönetimi öğrencisi olan 19 yaşındaki Sonay Demirpençe, ülkenin içinde bulunduğu siyasi kargaşadan rahatsızlık duyduğunu, bu durumu değiştirmek için bir şeyler yapmak istediğini, bu yüzden bu alana yöneldiğini söyledi. Bu mesleği seçerken ileride iş bulma ihtimaliyle değil, tamamen kendi ilgisi doğrultusunda hareket ettiğini kaydeden Demirpençe, ülkenin geldiği son durumdan rahatsız olduğunu, yine de bir şeyleri değiştirmek adına kendi kuşağından umutlu olduğunu da dile getirdi. Demirpençe, “Pratik anlamda kendimi geliştirmek için üye olduğum partinin gençlik örgütünde faaliyet göstermeye ve ülkemdeki durumu değiştirmek için kendi adıma katkı koymaya çalışıyorum” şeklinde konuştu. Herkesin bireysel çabasını sürdürmesi gerektiğini vurgulayan Demirpençe, bu ülkede kalarak bir şeyleri değiştirmek için çaba göstereceğini, ülkesi için faydalı şeyler yapmak istediğini söyledi. Demirpençe kimliğini kaybetmekten, yeniden savaşa yönelen bir toplum olmaktan korktuğunu söylerken ülkenin kalkınması anlamında en önemli adımın da federasyon olduğunu, toplumun kaderinin ancak bu şekilde değişeceğini savundu.

Maksim Erçika: “Bu adada bir gelecek göremiyorum”

“Bu adada bir gelecek göremiyorum. Doktor olmadığım sürece burada iyi kazanç elde edebileceğime, düzgün bir iş bulabileceğime inanmıyorum”

İngiltere’de Biyomedikal üzerine eğitim aldığını söyleyen Maksim, farklı alanlara açılma ihtimali olduğu için bu bölümü seçtiğini, kişisel ilginin yanında mesleki kaygının da bu alana yönelmesinde etkili olduğunu anlattı. Eğitimini bitirince adaya dönmek istemediğini dile getiren Maksim, “doktor olmadığım sürece burada iyi kazanç elde edebileceğime, düzgün bir iş bulabileceğime inanmıyorum” dedi. 19 yaşındaki Erçika bu adanın dışa kapalı bir ülke olduğunu, adayı sevdiğini ama burada yaşamak istemediğini, kendi için bu ülkede bir gelecek görmediğini söyledi. Ada içerisinde çok şeyin değişmesi gerektiğini ve ülkenin gelişmesi için birçok şey yapılması gerektiğini söyleyen Erçika, çevresinde kendi gibi birçok gencin göç ettiğini, gidemeyenlerin de ailevi sebeplerden dolayı kaldığını ama aslında gitmek istediğini, burada mutlu olmadığını anlattı.

v1-063.jpg

Taner Bingöllü: “Göç etmek çözüm değil”

“Psikoloji eğitimi alıyorum. Bu mesleği çok severek okuyorum ama meslek olarak yapmayı düşünmüyorum. Şu an Lefkoşa Suriçi’nde hediyelik eşya dükkanım ve kafem var”

Psikoloji eğitimi alan 28 yaşındaki Taner Bingöllü, bu mesleği çok severek okuduğunu ama meslek olarak yapmayı düşünmediğini söyledi. Şu an Lefkoşa Suriçi’nde hediyelik eşya dükkanı ve kafesi bulunan Bingöllü, bu alanda da yeterli geliri sağlayamadığını, ülke şartlarında elde ettiği kazancın kendini mutlu etmediğini anlattı. Ülke olarak daha ferah, dışa açılabilen bir toplum hayali kurduğunu söyleyen Bingöllü, bu şartlarda hem ülkenin hem kendinin geleceği için kaygılı olduğunu, gençlerin bu ülkede aradığını bulamadığına inandığını söyledi. Öte yandan şikayet ederek de bir yere varılmayacağını düşünen Bingöllü, değişim çabasının bireysel anlamda başlaması gerektiğini, ülkeden göç etmenin bir çözüm yolu olmadığını ve bir şeylerin değişmesi için birlik olarak mücadele edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Baran Aktaş: “Ülke şartları uygun olsa kalırdım”

“Psikoloji eğitimi alıyorum. Burada psikolog olarak çalışıp asgari ücretle geçimimi sağlamak yerine, yaşam standartları daha yüksek olan bir ülkede garson olarak çalışmayı tercih ediyorum”

Psikoloji eğitimi alan 25 yaşındaki Baran Aktaş, burada psikolog olarak çalışıp asgari ücretle geçimini sağlamak yerine, yaşam standartları daha yüksek olan bir ülkede garson olarak çalışmayı tercih ettiğini söyledi: “Ülke şartları uygun olsaydı burada kalmak isterdim, ama şimdilik gitmek bana daha cazip geliyor. Toplumun daha bilinçli olduğu, ekonomik olarak daha kalkınmış ve gençler olarak emeğimizin karşılığını alabileceğimiz bir ülkenin hayalini kuruyorum” şeklinde konuştu.

Sıla Ballı: “Devlet gençlere yeterli imkanları sağlamıyor”

“Devlet gençlere yeterli imkanları sağlamıyor. Hukuk fakültesi öğrencisiyim. Bu ülkede eşitlik olduğuna inanmıyorum. İş konularında çoğunlukla tanıdıklar ön plana alınıyor”

Hukuk fakültesi öğrencisi olan 18 yaşındaki Sıla Ballı, “doğduğun coğrafya kaderindir” sözüne inandığını söyledi. Ballı, “yaşadığımız coğrafyanın sağlık, sosyal hizmetler, eğitim gibi alanlarda vatandaşına gerekli hakları sağlamadığını, daha kalkınmış bir ülkede bu tarz sorunların olmayacağını” ifade etti. Şu an okul masraflarını karşılamak için çalıştığını söyleyen Ballı, devletin imkanı olmayan öğrencileri desteklemesi gerektiğini savundu. Yetkililerin gençleri yetiştirmek için destek vermediği sürece ileride devlete katkı sağlayacak yetişmiş gençlerin de bulunamayacağını dile getiren Ballı, “Bu ülkede eşitlik olduğuna inanmıyorum. İş konularında çoğunlukla tanıdıklar ön plana alınıyor, insanların kendi çevrelerindeki kişileri işe alıyor. Bunun değişmesi lazım” dedi.

Geleceğe dair kaygıları olan Ballı kendilerinin de gençler olarak mevcut duruma ses çıkarması gerektiğine ve birlikte hareket ederek bir şeyleri değiştirmeye çalışması gerektiğine inandığını söyledi.

 

 

yd-destek-gorseli-2-184.jpg

Bu haber toplam 2888 defa okunmuştur
Etiketler : ,