YENİDÜZEN ÖĞRENCİLERE ULAŞTI
‘Gözlerimizi bağlayıp havaalanına götürdüler’
Yakın Doğu Üniversitesi’nde (YDÜ) iki grup öğrenci arasında yaşanan kavga sonrası ‘yargısız infaz’la eğitim hayatları bir anda biten ve haklarında hiçbir suçlama getirilmeden
‘Gözlerimizi bağlayıp havaalanına götürdüler’
Yakın Doğu Üniversitesi’nde (YDÜ) iki grup öğrenci arasında yaşanan kavga sonrası ‘yargısız infaz’la eğitim hayatları bir anda biten ve haklarında hiçbir suçlama getirilmeden sınır dışı edilen Kürt kökenli Serdar Kayaalp ve Hamdi Şeren, YENiDÜZEN’e yaşadıkları haksızlığı, hukuksuzluğu anlattı.
· << Oraya gelen polislerle konuştuk. Sonra Erdal Emanet yanıma geldi ve ‘Sen temsilcisin sen bu isimleri al emniyete gel. Diğer taraf da gelecek sizi barıştıracağız’ dedi. Ancak Emniyete gittiğimde beni sorguya diğer 3 arkadaşı hücreye attılar.>>
· << Mahkeme sonrası yeniden karakola götürüldük. Tam yemek yerken Cürümleri Önleme Şubesi’nden geldiler; ‘Güvenliğiniz için sizi Meriç Karakolu’na götüreceğiz’ denildi. Biz de direnmedik ellerimiz kelepçeli gözlerimiz bağlı polis korumaları eşliğinde bizi götürdüler. Ancak geldiğimiz yer karakol değil, havaalanı idi. Hemen polisler işlemlerimizi halledip bizi uçağa koyup sınır dışı ettiler.>>
Yakın Doğu Üniversitesi’nde (YDÜ) geçtiğimiz Cuma günü patlak veren iki öğrenci grubu arasında yaşanan kavga sonrası Kürt kökenli öğrencilerin sınır dışı edilmesi kararının yankıları sürüyor.
Konu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşınırken, sınır dışı edilen öğrenciler hak arayışlarını Ankara’da sürdürüyor.
Sınır dışı edilen ve şuan Ankara’da yapılan haksızlığın, hukuksuzluğun giderilmesi için yoğun çaba sarf eden Serdar Kayaalp ve Hamdi Şeren YENiDÜZEN’e çarpıcı açıklamalarda ve iddialarda bulunarak, “Ellerimiz ve gözlerimiz bağlanarak yemek yerken kaldırıldık, başka karakola götürülmek için dediler ancak soluğu havaalanında aldık” dedi.
KAYAALP: POLİS, OKULLA HER ZAMAN İŞBİRLİĞİ YAPTIM…
Sınır dışı edilen Serdar Kayaalp, Yakın Doğu Üniversitesi Öğrenciler Birliği Başkanı… Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi eğitimi görüyordu, geçen haftaya kadar…
Okulda neredeyse tüm öğrencilerin lideri pozisyonunda bulunan Kayaalp, okul yönetimi ile de sürekli iletişim halinde olan biri…
Kayaalp sınır dışı edilişine kadar geçen süreci anlatıyor:
“Cuma günü facebooktan arkadaşlar mevlit okutulacağına dair paylaşımlarda bulundu. Ben de öğrenci temsilcisi olduğum için Lefkoşa Emniyet Müdürlüğü, sivil polis, rektörlük, okulun güvenlik amirliği benimle irtibat kurdu hepsinin söylediği; ‘Bize yardımcı ol, herhangi bir olay yaşanmadan etkinlik bitsin’. Ben de kendilerine yardımcı olacağımı söyledim. Tekrardan Şenol Bektaş bana ulaştı onunla da konuştuk.
Cuma günü ben ve birçok arkadaş da mevlide katıldık. Mevlitte provokatif birkaç kişi bize ‘Pis teröristler’ diye saldırmaya başladı. Şenol Hoca da buna şahit. Ben olaya müdahale edene kadar olaylar çıktı. Hemen Eğitim Sarayı’ndan arkadaşları kütüphaneye kaydırdım. Oraya gelen polislerle konuştuk. Sonra Erdal Emanet yanıma geldi ve ‘Sen temsilcisin sen bu isimleri al emniyete gel. Diğer taraf da gelecek sizi barıştıracağız’ dedi. Ancak Emniyete gittiğimde beni sorguya diğer 3 arkadaşı hücreye attılar.”
YEMEK YERKEN SINIR DIŞI…
4 saat sorgu odasının ardından 3 arkadaşının yanına yani hücreye götürüldüğünü anlatıyor Kayaalp ve ardından ertesi gün mahkemeye çıkarıldığını:
“Mahkemeye çıkarıldık. 3 gün tutukluk emri verildi. Benim ve Hamdi Şeren’in olaya karışmadığını avukatımız mahkemede söyledi. Yargıç da ‘suçsuz oldukları ispatlanırsa serbest kalırlar’ dedi. Mahkeme sonrası yeniden karakola götürüldük. Tam yemek yerken Cürümleri Önleme Şubesi’nden geldiler; ‘Güvenliğiniz için sizi Meriç Karakolu’na götüreceğiz’ denildi. Biz de direnmedik ellerimiz kelepçeli gözlerimiz bağlı polis korumaları eşliğinde bizi götürdüler. Ancak geldiğimiz yer karakol değil, havaalanı idi. Hemen polisler işlemlerimizi halledip bizi uçağa koyup sınır dışı ettiler.”
ANKARA’DAN HAK ARAYACAĞIZ…
Şimdi eğitim hayatı bir anda son bulan, hakkında herhangi bir suçlama da getirilmeyen Kayaalp, TBMM’de Kıbrıs’ta uğradığı adaletsizlik için adalet arıyor.
Kayaalp, görüştükleri milletvekillerinin kendilerine destek olduklarını söylüyor ve “Gerekirse artık öğrenci yollamayacağız” diyerek tepki gösterdiklerini belirtiyor.
“Her ne kadar orda değilsek de elimiz oraya uzanacak. Ne pahasına olursa olsun hakkımızı arayacağız. Hiç kimsenin eğitim hakkını sorgusuz sualsiz elinden almalarına izin vermeyeceğiz” oluyor son sözleri…
DİSİPLİN SUÇU YOK…
YDÜ Rektör Yardımcısı Şenol Bektaş’ın açıklamalarını hatırlatıyoruz, “Daha önce de Disiplin suçları vardı” yönündeki…
Kayaalp ise kesin bir dille yanıtlıyor, “Kesinlikle öyle bir şey yok. Ne zaman hangi olay üzerine yapmışlar ispatlasınlar. Aksine biz rektörlükle her zaman iyi ilişki içerisinde olduk” diyor.
Suç aleti: Kalem (!)
· << “Ben bir hukuk öğrencisi olarak olayın hukuksal ve yargı yönünün oradaki avukatlar ve sivil toplum örgütleri tarafından gündemde tutulmasını istiyorum. Çünkü sanki de adada olağan üstü hal varmış gibi sınır dışı edildik. Oysa yaşanan sadece öğrenciler arasındaki bir kavgaydı. Bunu siyasi boyuta çektiler. Ben askerin olaya müdahale ettiğine inanıyorum.”>>
· << “Karakolda bana seni arkadaşlar yanlışlıkla alıp geldiler serbest kalacaksın dediler. Ancak sınır dışı edildim. Bize ‘belli bir amaç için toplanma ve suç aleti bulundurma’ suçlaması yaptılar. Benim suç aletim kalem miydi? Bu olay tamamen siyasi bir boyuta çekildi. Bu biran önce düzeltilmeli.”>>
Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi, Şubat 2012’de mezun olacaktı, olamadı. Son 3 dersi kalmış ve olayın yaşandığı gün sınav salonunda olaylardan bir habermiş.
Dışarı çıktığında olaylar bitmiş herkes dağılıyormuş. Kendisi de otobüs durağında arkadaşları ile sohbet ederken, polis tarafından yaka paça tutulmuş, elinde suç aleti ‘kalemi’ ile…
Telefonda uğradığı haksızlığa tahammül edemeyen titrek bir sesle uğradığı haksızlığı kelimelere döküyor Hamdi Şeren, “Adalet istiyoruz” diyerek…
“OLAY SIRASINDA SINAVDAYDIM…”
Şeren, “Sınavdan çıkmıştım ve elimde suç aleti olarak adlandırabilecekleri sadece kalem vardı” diyor ve isyan ediyor yaşadıklarına:
“Ben bir hukuk öğrencisi olarak olayın hukuksal ve yargı yönünün oradaki avukatlar ve sivil toplum örgütleri tarafından gündemde tutulmasını istiyorum. Çünkü sanki de adada olağan üstü hal varmış gibi sınır dışı edildik. Oysa yaşanan sadece öğrenciler arasındaki bir kavgaydı. Bunu siyasi boyuta çektiler. Ben askerin olaya müdahale ettiğine inanıyorum.”
“YANLIŞLIKLA ALINDIN DEDİLER…”
“Karakolda bana seni arkadaşlar yanlışlıkla alıp geldiler serbest kalacaksın dediler. Ancak sınır dışı edildim. Bize ‘belli bir amaç için toplanma ve suç aleti bulundurma’ suçlaması yaptılar. Benim suç aletim kalem miydi? Bu olay tamamen siyasi bir boyuta çekildi. Bu biran önce düzeltilmeli.”
“KENDİLERİNİ KURTARMA ÇABASI İÇİNDELER...”
“Okul yönetimi de hükümet de şimdi kendini kurtarma çabası içerisine girdi. Çünkü Ankara bu konuda kararlı… Yapılanın hukuksuzluk olduğunu düşünüyor milletvekilleri. Bu konuda da başta AK Parti, CHP, BDP vekilleri konun üzerine gideceklerini söylüyor.”
BDP: “Sınır dışı edilmesi adaletsizliktir”
KKTC Yakın Doğu Üniversitesi’nde meydana gelen olaylara değinen Türkiye’deki BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan şöyle konuştu:
"Hukuk Fakültesi'ndeki olayları yatıştırmak isteyen ve arabuluculuk yapmak isteyen öğrencilerin okuldan atılması ve sınır dışı edilmesi adaletsizliktir. Bizzat Dışişleri Komisyonu Başkanı ile görüşerek bu konudaki kaygılarımı kendisine de ilettim. Dışişleri vatandaşına sahip çıkmalıdır. Bu haksız tutumun, buradaki siyasetin oradaki dayatması olduğunu düşünüyor ve derhal yürütmenin durdurulması gerektiğine inanıyorum. Ayrımcılığın en başta yapılmaması gereken yerin KKTC olması gerekir çünkü Kıbrıs'ta bir sıkıntı yaşandığında Kürdü, Türk'ü oraya hiç düşünmeden giderek destek olmuşlardır. Burada yaşanan acılar ve her şey Kıbrıs'ı etkilediği gibi orada yaşananlar da bizleri etkilemektedir."