1. YAZARLAR

  2. İbrahim Özejder

  3. Yenidüzen Parti Gazetesi Mi Barış Gazetesi Mi?
İbrahim Özejder

İbrahim Özejder

Yenidüzen Parti Gazetesi Mi Barış Gazetesi Mi?

A+A-

 

• Çok sesli parti gazetesi; Yenidüzen, “bu tarz benim” diyor

• Alankuş: Barış gazeteciliğinin ilk örneklerine Kıbrıs’ta rastladık. Sevgül Uludağ Yenidüzen’de yayınladığı ‘İncisini Kaybeden İstiridyeler’ dizisiyle, her iki toplumun acılarını yansıttı


Başlık biraz provokatif oldu…

Sanki ikisinden birini seçmek zorundaymışız ya da parti gazeteciliği ile barış gazeteciliği birbirinin zıddı iki türmüş gibi bir anlam çıkıyor ortaya…

Amacımız, başlıkta yazılan iki gazetecilik anlayışını kıyaslamak değil, son günlerde daha çok sözededilen barış gazeteciliği ve  bunun aksine eski bir tartışma konusu olan parti gazeteciliği ile Yenidüzen’in ilişkisini ayrı ayrı ele almaktır.

Barış gazeteciliğine vurgu

Yenidüzen gururla 40. Yılını kutlarken, gazetenin gurur vesileleri arasında “barış gazeteciliği”nin de vurgulandığını farkettik. Gazetenin 40. yıl resepsiyonunda Genel yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı ve CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat Yenidüzen’in barış gazeteciliği yaptığını söyledi.  Sayın Talat, “Yenidüzen… barış gazeteciliği çizgisinde görevini sürdürüyor” dedi.

Bu kadar vurgu yapıldıktan sonra 40. yılında Yenidüzen’in barış gazeteciliğini ele almak şart oldu.  Okur temsilcisi sayfasında bugüne kadar en çok barış gazeteciliğini ele aldık. Öyle görünüyor ki daha da çok tartışacağız.

Herşeyden önce barış gazeteciliğine bu kadar vurgu yapılmasının, akademik çerçevenin ötesine taşırılmasının, resepsiyonlarda söz edilmesinin, siyasetin bir derdi haline getirilmesinin son derece olumlu olduğunu vurgulamak gerekir.

Yenidüzen’de ilk örnekler

Yenidüzen’e gelirsek, gazetenin bugün ne kadar becerebildiğinden daha önemli olan, barış gazeteciliği yapma isteğidir ve bu ısrar kesinlikle önemlidir. Barış gazeteciliğinin ne kadar iyi yapıldığı bugün için ikincil derecede önemlidir. Çünkü barış gazeteciliği yeni bir kavram ve altının doldurulma süreci devam ediyor. Ayrıca geleneksel gazeteciliğin doğası “olaya, sansasyona, şiddete” dayanıyor ve bu çatışmacı dilden bir anda kurtulmak mümkün olmuyor. 

Yine de Yenidüzen pratiğinin barış gazeteciliği açısından önemli bir yeri olduğunu vurgulamalıyız. Bunu biz değil, barış gazeteciliği  uzmanı Prof. Dr. Sevda Alankuş söylüyor. Alankuş, geçen hafta YDÜ İletişim Fakültesi’nde “Barış Gazeteciliği” adlı atölye çalışmasının konuğuydu. Sözü Alankuş’a bırakalım:

…Bölgede barış gazeteciliğinin ilk örneklerine Kıbrıs’ta rastladık. Sevgül Uludağ Yenidüzen’de yayınladığı ‘İncisini Kaybeden İstiridyeler’ dizisiyle, her iki toplumun acılarını yansıttı. Cenk Mutluyakalı gazetede barış dilini geliştirmek için çok çaba sarf etti. Türk ve Rum gazeteciler köşelerini diğer toplumun yazarlarına açtılar. Toni Angastiniotis, dışlanmak pahasına, ‘Kanın Sesi’ belgeseli ile Rum toplumunu katliamlarla yüzleştirdi. Biz daha sonraki barış gazeteciliği çalışmalarında Kıbrıs’taki örneklerden çok yararlandık… 

Parti Gazeteciliği olumlu katkılara bulundu

Yenidüzen elbette bir parti gazetesidir. CTP ile bağı biliniyor. Buna rağmen geçirdiği dönüşüm sonucu tipik bir parti gazetesi olmaktan çoktan çıkmıştır. Bunun iyi olup olmadığına karar vermek için gazetelerin misyonunu ve Kuzey Kıbrıs’ın özel koşullarını gözönüne almamız gerekir.

Parti gazeteciliğinin Kıbrıs Türk siyasal yaşamında çok sesliliğe uzun yıllar olumlu katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz. Özel basının zayıflığı ve devlet medyasının tek sesliliğininin yarattığı dengesizliği bir nebze olsun tolore edebilmişti. Ancak medyanın çeşitlendiği 1990’lı yıllarda durum değişti; parti gazeteleri varolan halleriyle ancak içe dönük bir propaganda aracı olmuşlardı. Partiler dışı özel gazeteler ve yayın kuruluşları ise iktidar karşısında çok kırılgandı. Bağımsız gazetecilik becerilerini geliştiremiyorlardı; toplumdaki çok sesliliği yansıtamıyorlardı.

Hatta bazı özel gazeteler, parti gazetelerinden daha fazla parti taraftarlığı yapar hale gelmişti. Çoğulcu demokrasinin gerektirdiği bağımsız bir medyadan sözedilemezdi. İşte böyle bir ortamda Yenidüzen’in özerk bir parti gazetesi haline gelmesi, Kıbrıs Türk medyasında çoğulculuğa ciddi bir katkı yaptı. Bugün neredeyse her konuda özerklikten bahsediyoruz: KIB-TEK özerk olsun, şu kurum özerk olsun, bu kurum özerk olsun diye. Ayni özerkliği neden medya için de düşünmeyelim?

Zaten bağımsız, çoksesli, güvenilir bir medya için editorial bağımsızlığın(özerklik) şart olduğu basın camiasında sık sık vurgulanıyor. İşte Yenidüzen’in bugünkü güvenilir karakterinin perde gerisindeki sır da editoryal bağımsızlığında saklıdır. Sadece CTP’ler değil, farklı siyasi görüşlerden okurlar da Yenidüzen’in haberlerindeki çok sesliliğe, dengeliliğe, ölçülülüğe, etik hassasiyete güveniyorsa bunun adı sadece başarıdır.

Çok sesli parti gazetesi modeli belki dünyanın başka ülkelerinde uygulanması mümkün olmayan hatta saçma bir örnek gibi görülebilir. Başka bir ülkede benzer bir örnek var mı? Bilmiyorum. Ancak parti gazeteciliğin saygın bir geçmişe sahip olduğu Kuzey Kıbrıs’ta, Yenidüzen örneği tutmuşa benziyor. O zaman bu örneğimiz dünyaya armağan olsun…

Yenidüzen’in bugünkü karakterinin yaygın okur kitlesi açısından olumlu kabul edildiği kesin. Peki CTP üyeleri ve taraftarları açısından konuya nasıl bakmalı? Partilerden üyelerine propaganda akışı siyasal yaşamın bir gerçeğidir. Parti gazeteleri geçmişte propaganda akışının önemli bir aracı iken bugünkü çoklu medya ortamı ve özellikle internet ve sosyal medya daha elverişli araçlar olarak ön plana çıkmıştır. Bu durumda parti gazetesinden eskisi gibi CTP’nin propaganda malzemeleriyle dolup taşmasını beklemek çok anlamlı olmayacaktır. Böyle bir beklentiye sahip üye ve taraftarların çok fazla olduğunu da sanmıyorum.

Konuyu eğlenceli bir ifade ile tamamlayalım, bir parti gazetesi nasıl çok sesli olabilir sorusuna Yenidüzen şu yanıtı veriyor: BU TARZ BENİM.

Bu tarzı yaratan ve geliştirenlere takdirler, tebrikler…

-------------------------------------

Barış Gazeteciliği İçin Yaratıcılığa İhtiyaç Var’

• Feminist medya ile barış gazeteciliği paralel gitmeli

Barış gazeteciliği uzmanı Prof. Dr. Sevda Alankuş geçen hafta, Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin “barış gazetecilği” adlı atölye çalışmasının konuğuydu. İşte Alankuş’un saptamalarının bir özeti:

- Barıştan yanayım demekle otomatik olarak barış gazeteciliği yapmış sayılmazsınız.
- Barış Gazeteciliği İçin Yaratıcılığa İhtiyaç Var’
- Bildiğimiz iyi gazetecilik, aslında savaş gazeteciliğidir.
- Geleneksel gazetecilik barış karşıtı olmak yanında kadın karşıtıdır da.
- Gazetecilerin güvenilir kaynakları, erkek anlatısıdır.
- Savaş, çatışma haber değeri taşır.
- Hayata ikili karşıtlıklar üzerinden bakıyoruz:


Kültür                             Doğa
Medeni                           Barbar/Vahşi
Akılcı/ Rasyonel            Duygusal
Beyaz                             Siyah
Batı                                Doğu
Us/ Akıl                         Beden
ERKEK                        KADIN


- Geleneksel gazetecilik dili de soldaki erkeksi değerlerden yana oluşmuştur.
- Barış gazeteciliği biz-onlar ayrımını yapmaz
- Kadınların günlük yaşamı, barış sürecidir. Bu nedenle gelenksel medyada yer almaz.
- Feminist medya ile barış gazeteciliği paralel gitmeli.
- Galtung: Savaş gazeteciliği futbol gazeteciliğine çok benzer.
- Abdullah Gül’ün ziyaretinde resmi görüşmeler yanında Erivan’da bir meyhanede Ermenilerle yapılan röportaj barış gazeteciliği örneğidir.
- Annan Planı döneminde, sadece alacaklardan değil al-verden bahseden Kıbrıs gazeteleri olumlu örnekler verdiler.
- Barış gazeteciliği sadece savaşlarla ilintili değil, “ötekiler”le, hatta günlük hayatla da ilintilidir.

Bu yazı toplam 3668 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar