1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Yenilenebilir enerji kullanmalı, termik santrallerden vazgeçmeliyiz”
“Yenilenebilir enerji kullanmalı, termik santrallerden vazgeçmeliyiz”

“Yenilenebilir enerji kullanmalı, termik santrallerden vazgeçmeliyiz”

YENİDÜZEN, enerji ve çevre uzmanları ile görüştü, iklim değişikliğinin nedenlerini, Kıbrıs’a yansımasını irdeledi

A+A-

Dila ŞİMŞEK

Ülkede son dönemde etkisini gösteren şiddetli yağışlar, küresel ısınmayla birlikte değişen iklim koşullarını da beraberinde getirdi.

YENİDÜZEN, farklı üniversitelerden enerji ve çevre uzmanları ile görüştü, iklim değişikliğinin Kıbrıs’a yansımasını irdeledi.

Uzmanlar, yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaşması gerektiğini vurgulayarak,

Kıbrıs’ın güneş enerjisi kaynağı açısından çok şanslı bir ülke olduğunu söyledi.

Lefke Avrupa Üniversitesi Çevre Bilimleri Bölümü eğitim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Saltuk Pirgalıoğlu, enerji politikasının belirlenmesi gerektiğine değinerek, su ve enerji için kalıcı çözümler üretilmesinin şart olduğunu belirtti.

Yakın Doğu Üniversitesi Biyoloji ve Çevre Eğitimi Bölümü eğitim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Nazım Kaşot, Kıbrıs’ın güneş enerjisi kullanımı için çok uygun ve şanslı bir ülke olduğunu ifade ederek, “Yenilenebilir enerji kullanmalı, termik santrallerden vazgeçmeliyiz” dedi.

Öte yandan Doğu Akdeniz Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü eğitim görevlisi Prof. Dr. Murat Özdenefe de ülkedeki enerji tüketiminin azaltılması gerektiğini söyledi, fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını azami şekilde kullanılmasına dikkat çekti.

 

UZMANLAR NE DÜŞÜNÜYOR?

 

Lefke Avrupa Üniversitesi Çevre Bilimleri Bölümü eğitim görevlisi Yard. Doç. Dr. Saltuk Pirgalıoğlu:
“Enerji politikası belirlenmeli”

“Hava sıcaklığının artması ülkeyi olumsuz etkiliyor. İklim şartlarındaki değişim, havanın dengesizleşmesine yol açıyor. Bu sebeple, mevsimler çok yağışlı veya kurak geçebiliyor. Örneğin bu sene, sel felaketine sebep olacak kadar çok yağış yaşandı. Ancak, bunun gelecek kışta olup olmayacağı meçhul. Çünkü seneye kuraklık da yaşanabilir. Bildiğimiz üzere, insanların sanayileşmeye başladıktan sonra karbon dioksit artışına sebep olması ve sera gazlarının da etkisiyle hava sıcaklığı arttı. Geçtiğimiz yıllarda sıcaklık, ülkemizde 0.9 derece artmış durumda. Her geçen gün de biraz daha fazla artacak. Ülke olarak, doğabilecek diğer felaketlerin önüne geçmek için önlem almamız gerekiyor. Enerji politikası da, bunu göz önünde bulundurularak belirlenmeli. Ülkemiz güneş ışığı açısından zengin olduğu için, güneş enerjisi kullanımını arttırmak bir başlangıç olabilir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinden, hayatın tüm yaşam şekli etkilenecektir. Tarım, halk sağlığı, doğal afet, orman yangınları… Bir diğer sıkıntımız ise su kaynaklarıdır. Öncellikle, yanlış ve fazla su kullanımı hakkında bilinçlenmek, gereksiz yere su akıtmamak gerekir. Sonrasında ise, su ve enerji için kalıcı çözümler üretmeliyiz. Deniz suyu arıtma sistemimizin olması, evsel atıkların tarımda kullanılması ve yağmur suyu toplama potansiyelimizin araştırılması su sıkıntısını çözebilmemizi sağlayabilecek başlangıç adımlardır.”

 

Yakın Doğu Üniversitesi Biyoloji ve Çevre Eğitimi Bölümü eğitim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Nazım Kaşot:
“Yenilenebilir enerji kullanmalı, termik santrallerden vazgeçmeliyiz”

“Dünya, küresel ısınma sebebiyle iklim değişikliği yaşıyor. Doğal faktörler sebebiyle ısınma yaşayan Dünya’ya, bizler de beşeri faktörlerle bu süreci hızlandırıyoruz. Küresel ısınma ve iklim değişikliği gerçeği, tüm ülkeler tarafından kabul edilip, ortak bir çaba ile azaltmak ve durdurmak için mücadele verilmelidir. Ne yazık ki havaların ısınması, hayvanları da çok kötü yönden etkiliyor. Birçok sürüngenin nüfusu azaldı ve dengesizlikler yaşanıyor. Örneğin, kaplumbağaların cinsiyeti, yuvalarının sıcaklığına göre belirlenir. Yuvanın sıcak olması, kaplumbağayı dişi yapar. Hep dişi kaplumbağaların olması ise, nüfuslarının azalmasına yol açıyor. Diğer bir örnek ise, sürüngenlerin kış uykusuna yatması gerektiği, fakat sıcaklık arttığı için yatamamasıdır. Bu sebeple, kış uykusuna yatması gereken hayvanlar, halen aktif durumdalar. Gerek insanlara, gerek ise diğer hayvanlara av oluyorlar. Ayrıca, kuraklık sebebiyle kendi yaşam alanında su bulamayan hayvanlar, insanların yerleşim yerlerine geliyor. ‘Yaz geldi yılanlar çoğaldı’ şeklinde düşünmemek gerekir aslında, çünkü aslında bu hayvanlar, su ihtiyacını karşılamak için bir şeyler yapmak zorunda. Bizler de, hayvanların yaşam alanını binalar ve yollarla işgal ettiğimiz için, başka çareleri kalmıyor. Aslen Kızıldeniz’de yaşayan balon balıkları, bizim denizlerimizde de görülmeye başladı ve diğer balıklar için büyük bir tehdit söz konusu. Aynı şekilde, denizanası görülme sıklığı da arttı. Bütün bunlar, ileriye dönük baktığımızda, bizim için çok büyük sorunlar yaratacak etkenlerdir. Tüm dünyadaki iklim değişikliğini kendi başımıza tabii ki çözemeyiz, fakat azaltabiliriz. En azından herkes kendine düşen sorumluluğu yerine getirmeli. Toplum olarak bilinçlenmeliyiz. Ben öncelikle, çevre eğitiminin yaygınlaşması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda farkındalık arttıkça, risk de azalacaktır. Günlük yaptığımız aktivitelerde olabildiğince düşünceli hareket etmek, yüksek motorlu araçlar kullanmamak bize yardım edebilir. Kıbrıs, güneş enerjisi kullanımı için çok uygun ve şanslı bir ülke. Yenilenebilir enerji kullanmalı, termik santrallerden vazgeçmeliyiz.”

Doğu Akdeniz Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü eğitim görevlisi Prof. Dr. Murat Özdenefe:
 
“Enerji tüketimi azaltılmalı”

“Geçmişte dünyanın değişik yerlerinde olduğu gibi Kıbrıs’ta da çok sıcak ve kurak zamanlar ile çok soğuk ve yağışlı zamanlar oldu. Her iki durum gelecekte de meydana gelmeye devam edecektir. Fakat günümüzde iklim değişikliği olarak tabir ettiğimiz  küresel ısınmanın, yani ortalama küresel sıcaklık artışının doğal bir artış olmadığı, başat olarak insan kaynaklı olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda çağımızda gerçekleşmekte olan iklim değişikliğinin temel sebebi bizim yaşam tarzımızdan kaynaklanmaktadır. İklim değişikliği, tüm ülkeleri, her insanı ilgilendiren ciddi bir sorundur.
Günümüzde dünyada tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde sekseni fosil kaynaklıdır. Kullandığımız fosil yakıtlar yandıktan sonra başlıca karbon dioksit ve sera gazı diye tabir ettiğimiz başka gazlar üretiyor. Bu gazlar atmosfer tarafından hapsediliyor ve dünyaya halihazırda varmış olan güneş enerjisini tekrardan uzaya yansıması sırasında soğurup yeniden dünyaya iletiyor. Bu durum da, sıcaklığı gün geçtikçe arttırıyor. Biz, Kıbrıs’ta neler yapabiliriz, nelere dikkat edebiliriz diye soracak olursanız, ilk önce tüketime dikkat edilmeli diyebilirim. Enerji tüketimimizi elimizden geldiğince azaltmalı bunu içinde enerji verimliliğini öne çıkarmalıyız. Bununla birlikte enerji üretiminde birincil enerji kaynağı olarak fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını azami şekilde kullanmalıyız. Bu uygulamaların yaygınlaşması küresel ısınmanın azalmasına yardım edecektir. Ulaşımı düşünecek olursak, fosil yakıtlı değil, elektrikli araçları tercih etmeli ve bu araçlarda kullanılan elektriğin de yenilenebilir enerji kaynaklı olmasına dikkat etmeliyiz. Güneş, rüzgar ve dalga enerjisini kullanmak, ileride bize çok fayda sağlayacaktır. Kıbrıs güneş enerjisi kullanımına çok uygun bir ülkedir. Biz bu şekilde önlemler alarak, iklim değişikliğini tamamen önleyemesek de etkilerini azaltabiliriz.”

 

Doğu Akdeniz Üniversitesi Enerji Araştırma Merkezi Başkanı ve Mühendislik Bölümü eğitim görevlisi Prof. Dr. Uğur Atikol:
“En büyük etken fosil yakıtlar”

“İklim değişikliğine en büyük etken fosil yakıtlardır. Karbondioksiti çoğaltan fosil yakıtları, küresel ısınmaya sebep oluyor. Özellikle yazda hissedilen hava sıcaklığının artması, tüm dünyaya zarar veriyor. Hava sıcaklığı ortalamasının bir derece artması bile çok şeyi değiştirir. Eğer sıcaklık 1.5 derece daha artarsa, tüm dünyada yaşanacak felaketlerin sonu gelmeyecek. Deniz suyunun taşması, sel vb. gibi felaketler meydana gelecektir. Bu yüzden, sebep olduğumuz etkenleri kontrol altına almalıyız. Öncelikle karbon dioksit salınmasını azaltmamız gerekir. Ancak, bu görüldüğü kadar da kolay değil. Çünkü yenilenemeyen enerjiler insanların yaşam tarzının her yerinde, günlük hayatında yer alıyor. Ayrıca, yenilenebilir enerji daha pahalıdır. Araçlar, binalar, tüketilen diğer enerjiler… Bunu tamamen sıfıra indiremesek de, mümkün olduğunca çabalamamız gerekir. Aslında, siyasetçilerin çözüm için politika düzenlemesi ve teşvik etmesi gerekir. Tabii ki biz de vatandaş olarak, yenilenebilir enerji talebinde bulunmalıyız. Bilinçli toplumlarda bu talebi ve yetkililere gereken baskıyı görebiliyoruz. Biz ne yazık ki, böyle konularda diğer ülkelerin gerisinde kalıyoruz. Fakat yine de, iklim değişikliğini azaltmak adına herkese bir görev düşüyor ve herkes az da olsa katkıda bulunmalı.”

yeniduzen-satin-aliniz-20190107105746.jpg

 

Bu haber toplam 2324 defa okunmuştur
Etiketler : , ,