1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Yerel bankalar ayağa kalktı
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Yerel bankalar ayağa kalktı

A+A-

Türkiye’de iktidara yakınlığı ile bilinen büyük bir bankanın Kıbrıs’ta lisans alarak bankacılık faaliyetlerine başlamak talebi yerel bankalarda ciddi bir huzursuzluğa neden oldu.

Ülkeye gelerek Kuzey Kıbrıs Bankalar Birliği’yle yapılan toplantıya katılan ilgili banka yöneticisinin “bu lisansı almazsak çirkinleşiriz” tehdidi iddiası ise ortamı iyice gerdi.

Ciddi huzursuzluk
Evet!
‘Bankacılık Sektörü’ ciddi bir huzursuzluk yaşıyor, yerel bankaların sahipleri peş peşe toplantılar yapıyor.
Türkiye’de son dönemde “Arap sermayesi” ile büyüdüğü konuşulan yeni bir bankaya Kıbrıs için lisans verilmesi girişimleri, ‘yerel bankalar’ın rekabet koşullarının ortadan kaldırılması şeklinde algılanıyor.

Başbakan ve Maliye Bakanı ile görüşme yapmaya hazırlanan yerel banka sahipleri, tepkilerini, Kuzey Kıbrıs Bankalar Birliği aracılığı ile Merkez Bankası’na yazılı olarak da bildirdi.

Üst düzey toplantı
Banka sahipleri ve yönetim kurulu başkanları geçtiğimiz günlerde üst düzey bir toplantı yaptı.
Bu toplantıya bakınız kimler katıldı?
Nusret Altınbaş, Mehmet Boyacı, Metin Şemsi, Sibel Şemsi, Hüseyin Kemaler, Taştan Altuner, Mete Özmerter, Adem Kader, Tekin Arhun, Enver Haskasap ve Suat Günsel.
Böylesi bir “huzursuzluk” var, katılım düzeyinden de bunu anlayabilirsiniz.
 

Sektör yeterince kalabalık
Adanın kuzeyinde 21 yerel ve şube bankası var.
Banka sahiplerine göre nüfusa kıyaslandığı zaman sektör zaten yeterince kalabalık…
Bu sayının daha da artmasının maliyetleri yükselteceği, kontrolsüz rekabetin hem bankalar hem de yurttaşa zarar vereceği konuşuluyor.
KKTC Merkez Bankası’nın başkanı Türkiye Cumhuriyeti tarafından atanırken şimdi bankacılık sektörünün de tümüyle Türkiye’ye bağımlı bir yapıya dönüşeceği endişesi ciddi şekilde hissediliyor.
 

“Tehdit büyük”
Bir yerel banka yetkilisi ile görüşüyorum, “Rekabet adil değil, riskli müşteriler yerel bankalara yönlendiriliyor, geri dönmeyen krediler için icralar uygulanmıyor, Merkez Bankası adeta bankalara ortak, maliyetler yükseldikçe kredi faizleri de yükseliyor” diyor.

Bir başka deneyimli bankacı, tehdidin çok daha önemli olduğuna dikkat çekiyor:

“Kuzey Kıbrıs’taki tüm yerel bankalar, dünyaya açılmak için Türkiye’deki bir bankanın lisansını kullanıyor. İşte bu banka adaya gelmek istiyor. Bir düşününüz, bu banka, yerel bankalarımızın neredeyse tamamının kredi kartları ve ATM’lerinin lisansına sahiptir. Tüm alt yapı ve verilerin de sahibidir. Bu koşullarda adil rekabetten söz edilemeyeceği gibi tekel tehlikesi de ortaya çıkacaktır. Bankacılık sektöründeki ‘irade’ sorgulanacaktır. Ama daha önemlisi sektörde gereğinden fazla oyuncu varken, yeni şube bankalarına izin vermek, bu alanı da kaybetmek anlamına gelecektir.”

“Aort damarı”
“Yerel bankacılığın aort damarı kesilmek isteniyor”
diyor, konuştuğum bir başka bankacı... Bir anlamda, bankacılık sektörünün Türkiye’ye bağlanması endişesi taşıyor.

“Çirkinleşiriz” tehdidi
Kıbrıs’ta lisans isteyen banka, bir üst düzey yetkilisini adaya gönderiyor.
22 Ocak tarihinde Kuzey Kıbrıs Bankalar Birliği’nin ev sahipliğinde bir toplantı yapılıyor.
Bu toplantıda, ilgili banka yetkilisinin, adada sektöre fayda sağlamak istediklerini, yerel bankalara haksız rekabet yapmayacaklarını, iyi niyetle ve Kıbrıs sevgisiyle ilerleyeceklerini anlattığı söyleniyor.
Ancak bir iddia ürkütüyor.
“Kıbrıs’ta lisans almazsak çirkinleşiriz” tehdidinin de ortaya konduğu söyleniyor.
Öyle ki bu “tehdit” Kuzey Kıbrıs Bankalar Birliği tarafından bir yazıyla Merkez Bankası’na da bildiriliyor.

“Faizler” düşüyor, peki maliyetler?
Yerel bankaların rahatsızlıkları aslında bir bütünü kapsıyor.
En başta da sık sık “faizler düşmelidir” diyen hükümet yetkililerinin, bankaların yüksek maliyetlerine yönelik herhangi bir çalışma yapmaması geliyor.
Özellikle, her mevduattan Merkez Bankası, Kalkınma Bankası ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na yapılan kesintilerin ciddi bir maliyet yarattığını anlatan bankacılar, donuk yani geriye ödenmemiş krediler için işlem yapılamadığını da belirtiyor.
Bir bankacı şikayeti dillendiriyor: “Riskli müşterileri yerel bankalara yönlendiren düzen, hukuk yoluyla sonuç almayı da engelliyor. Bunun bedelini aslında mevduat sahibi yurttaş ödüyor.”
Bir başka bankacı şu çıkışı yapıyor:
“Devlet mevduatımıza ortak! Peki alacağımıza? İcra yapamıyoruz. Hükümetler bunu yaptırmıyor. Kredi faizleri düşmelidir diyenler bu sorunlara kulak asmıyor.”

‘Varlık’ endişesi
Bankacılık sektörü son dönemde ‘kârlılığı’ ile dikkat çekiyor. Bankaların tümünün ‘kârlılığı’ kadar para kazanıyor, Merkez Bankası. Sektördeki bu tablo belli ki iştah kabartıyor. Ancak ‘yerel bankalar’ da diğer tüm sektörler gibi “varlık” kaygısını hissediyor.
Bir anlamda bankacılık sektörü de bir “kuşatma” endişesi yaşıyor.

 

Bu yazı toplam 8380 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar