"Yerel bulaş bitmeden, eğitim emekçileri aşılanmadan yüz yüze eğitim mümkün değildir"
Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi'nde (UKÜ) 27 öğrencinin COVID-19 vakası çıkması nedeniyle eleştirilerde bulundu.
Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi'nde (UKÜ) 27 öğrencinin COVID-19 vakası çıkması nedeniyle eleştirilerde bulundu. Yerel bulaşın devam ettiği bugünlerde yüz yüze eğitim yapılmasının doğru olmadığına işaret eden DAÜ-SEN, "patron üniversitelerinin sadece parayı düşünen yüzünü yeniden göstermiştir" açıklamasını yaptı.
Açıklamada ayrıca, YÖDAK'ın işlevsel bir kurum haline gelmesi, Eğitim Bakanlığı'nın da yükseköğretimi uzaktan izleyen rolünden kurtulması gerektiği belirtildi.
Açıklamanın tam metni şöyle:
"Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi'nde (UKÜ) 27 öğrencinin COVID-19 olması ve çok sayıda temaslı bulunması patron üniversitelerinin sadece parayı düşünen yüzünü yeniden göstermiştir.
Pandeminin ülkemizde zirve yaptığı, 3 hafta evlerimize kapandığımız, hastanelerin dolduğu bir dönemde UKÜ online yapılabilecek kayıt için akademik personeli yüz yüze temasa zorlamıştır. Daha dersler başlamadan da akademik personeli mesaiye çağırmıştır. Toplum sağlığı ve personelin sağlığını düşünmeyen UKÜ bununla da kalmayıp çok sayıda enfekte öğrenci ve temaslı tespit edilmesinin ardından vakaların hangi fakültede veya bölümde bulunduğunu da duyurmayarak olası bulaşın yayılmasını önemsememiştir. Pandeminin daha ilk günlerinde yarı zamanlı akademik personeli hemen işten atan tüm özel üniversiteler gibi UKÜ'nün tek düşündüğü daha fazla kazançtır. Ne pahasına olursa olsun kazançtır. Özel üniversitelerin bu sağlıksız ülke şartlarında personeli yüz yüze eğitime zorlaması, kampüslerindeki yurtlarının doldurulması, marketlerin ve petrol istasyonlarının satış yapması amacını taşır. Yükseköğretim Kurulu'nun mezuniyet durumundaki öğrenciler dışında azami çevrimiçi eğitim tavsiyesine rağmen Kuzey Kıbrıs patron üniversitelerinin yüz yüze eğitim ısrarı sadece sorumsuzluktur. Ancak üniversiteler personelinin sağlığını sadece eğitim için değil, idari işler ve ders seçimi için dahi riske atabilmektedirler.
Bu ülkenin Eğitim Bakanı var mı? Bu ülkede YÖDAK ne iş yapar? Muhalefet partileri ne için var? Neden onlarca yıldır süren patron üniversitelerindeki emek sömürüsünü kimse durduramıyor? Çok sayıda insanın sağlığını riske atan UKÜ'den kim hesap soracak?
Sendikalı çalışanları olan, seçimle göreve gelen yöneticileri olan halkın kurumu Doğu Akdeniz Üniversitesi ise teması çok aza çeken uygulama yapmaktadır.
"Önce sağlık" demeden atılacak her ekonomi amaçlı adım önce ekonomiyi vurdu ve vurmaya devam edecek. Yerel bulaşın artarak devam ettiği ülkemizde eğitimin yüz yüze olmasının imkanı bulunmamaktadır. Sendikamız 1 yıldır yerel bulaşın bitirilmesi için bu nedenle çağrı yapmaktadır. UKÜ'de yaşananlar DAÜ dahil tüm eğitim kurumları için tehlikeli bir olasılıktır. Ancak UKÜ'nün yönetiminde bariz sorumsuzluk olduğu görülmektedir.
Nisan ayından sonra mezuniyet durumundaki öğrencilerle temas yapacak tüm personelimizin hemen şimdi aşılanmasının bir zorunluluk olduğunu yeniden hatırlatmak isteriz.
Siyasetin sermayece esir alındığı, denetim ve standartların uygulanmadığı bir ülkede patron üniversiteleri yükseköğretimi sadece bir emek sömürüsüne dönüştürür.
Bu nedenle YÖDAK işlevsel bir kurum haline gelmelidir. Eğitim Bakanlığı, yükseköğretimi uzaktan izleyen rolünden kurtulmalıdır. İç denetim ve şeffaflık, akademik kalite ve eğitim emekçilerinin çalışma şartları için yükseköğretimde sendikalaşma zorunlu olmalıdır.
UKÜ ve tüm özel üniversiteleri öğrencilerin, personelin ve halkın sağlığını korumaya çağırıyoruz. Yerel bulaş bitmeden, eğitim emekçileri aşılanmadan yüz yüze eğitim mümkün değildir."