Olacaktı, zamanı geçmişti, ertelenmişti, tarih anayasal değildi, başka tarihti derken yerel seçimler yapıldı.

28’den 18’e düşen belediyeden 7’si CTP, 6’sı UBP’li başkanlar tarafından kazanılırken 3 bağımsız, 1 TDP ve 1 de DP’li başkan görevi devraldı veya görevine devam edecek.

Sayılar gösteriyor ki ana muhalefet CTP, iktidar ortaklarına rağmen bir başarı elde etmiştir.

Ancak tüm başarısızlığa, UBP’nin içinde makamların başkaları tarafından verilmesine, yüksek enflasyon ve fahiş zamlara rağmen yine de UBP başarısız oldu demek doğru olmaz.

Evet, ellerindeki Mağusa, Girne gibi önemli beldeleri koruyamadı, kaybetti ama Gönyeli gibi önemli bir belediyeyi alırken, Karpaz’ın tamamı da UBP’li başkanların kontroluna geçmiş oldu.

Özellikle son zamanlarda Türkiyeli yatırımcılar tarafından önemle takip edilen Karpaz yarımadası ne yazık ki kontrolsüz bir biçimde dağıtılmaya uygun hale gelmiş oldu.

Hükümetin diğer ortakları DP ve özellikle YDP’nin hiçbir varlık gösterememesi, öte yandan Lefkoşa’da Harmancı’nın önemli bir farkla seçimi yeniden alması tabii ki bu süreçte öncelikle partilerin ve siyasi yorumcuların gündeminden düşmeyecek gibi görünüyor.

Tabii HP’nin erimeye devam ettiğini ve neredeyse yok gibi olduğunu da not düşmek gerekiyor.

***

Belediye Meclis üyeliklerine baktığımızda ise UBP’nin 90, CTP’nin de 87 üyelik alması genel bir seçimde oy oranlarının dengeli olduğu anlamına gelebilir. CTP, oylarını artırmış, UBP ise düşürmüş olmasına rağmen şu anda dengeli bir oy oranı var iki parti arasında… Diğer partilerin bu iki partiye nazaran oldukça düşük oy oranları önümüzdeki süreçte ülkede iki partili bir sisteme doğru gidişatın olduğunu gösteriyor. Zaten 11 ay öncesi yapılan seçimlerde meclise yansıyan oranlar da bunu önceden işaret etmişti.

***

Bu seçimlerin dikkat çeken başka bir noktası da özellikle Girne’de seçmenin neredeyse yarısının sandığa gitmemesi oldu. Girne’de katılım %58’de kaldı. Girne, her seçimde katılım oranının düşüklüğü ile öne çıkıyor.

Bunda ön planda fazlaca yurttaşlık verilen bölge olması ama yurttaşlık alanın da ya burada olmaması ya da burada olmasına rağmen sandığa gidip oy kullanacak kadar sorumlu hissetmemesinden kaynaklanıyor.

Girne’de her zaman söylediğimiz gibi yoğun bir popülasyon değişimi yaşanıyor.

Siyasi parti görevlileri seçim zamanı seçmen listelerini ellerine aldıklarında tanımadıkları çok isimle karşılaştıklarına eminim. Tabii ki bütün seçmenlerin tanınması mümkün değil ama uzun bir zamandır bu tanınmayan seçmenlerin arttığını her dönem gözlemlemek mümkün.

İşte bu tanınmayan isimlerin çoğunluğu yurttaşlık almalarına rağmen kendilerini buralara ait hissetmedikleri için de sandığa gitmek gibi bir sorumluluk hissetmiyorlar.

Bunun suçunu o yurttaşlığı alanlarda değil, golifa gibi yurttaşlık dağıtanlarda aramak doğru olacaktır.

***

Sonuç olarak Aralık 22 yerel seçimlerinde siyasi partilerin kazanım ve kaybettiklerine bakıldığına sol oyların yükseldiği, sağ oyların düştüğü ve dolayısıyla yerelde üçlü hükümetin belediyeciliğine çok güvenilmediği görülebilir. Tabii ki bu sonucu yerel seçimlerde aday kişiler ön plana çıksa da partilerin Kıbrıs politikasındaki tutumlarına da bağlamak çok yanlış olmaz.