Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında güneye satışların son 18 yılın en yüksek seviyesinde
Yeşil Hat Tüzüğü kapsamındaki satışların, bu yılsonunda, 12 milyon euroya ulaşarak son 18 yılın en yüksek seviyesini görmesi bekleniyor.
Avrupa Birliği (AB) tarafından 2004 yılında kabul edilerek uygulamaya konulan Kuzey’den Güney’e malların geçişlerini düzenleyen Yeşil Hat Tüzüğü kapsamındaki satışların, bu yılsonunda, 12 milyon euroya ulaşarak son 18 yılın en yüksek seviyesini görmesi bekleniyor.
AB tarafından tüzüğün uygulaması için yetkilendirilen Kıbrıs Türk Ticaret Odası’ndan (KTTO) yetkililer, son yıllarda, tüzük kapsamında yapılan satışların, yıllık ortalama 5 milyon euro dolaylarında seyrettiğini ancak, bu yıl sonunda, satışların 2004’ten bu yana ilk kez arzu edilen iki haneli rakamlara ulaşacağını belirtiyor ve bunu bir başarı olarak nitelendiriyor.
Yetkililer, geçen yıl, tüzük kapsamında, 6,1 milyon euroluk ihracat hacmi yakalandığını, sadece bu yılın ilk yarısında ise, satışların halihazırda 6 milyon euroya ulaşmış durumda olduğunu belirterek, bu yıl sonunda ise, bu rakamın geçen yıla göre iki kat artışla 12 milyon euroya ulaşmasını öngörüyor.
2004’ten bugüne kadar tüzük kapsamında, en yüksek satış hacmi, 7,1 milyon euroyla 2008’de, ikinci en yüksek satış ise 6,1 milyon euro ile geçen yıl kaydedilmişti. Oda’nın verilerine göre 2004’te 470 bin euro, 2005’te 1,6 milyon euro, 2006’da 3,2 milyon euro, 2007’de 4,1 milyon euro, 2008’de 7,1 milyon euro, 2009’da 6 milyon euro, 2010’da 5,9 milyon euro, 2011’de 5,3 milyon euro, 2012’de 4,1 milyon euro, 2013’te 3,8 milyon euro, 2014’te 3,6 milyon euro, 2015’te 3,7 milyon euro, 2016’da 4,3 milyon euro, 2017’de 4,7 milyon euro, 2018’de 4,5 milyon euro, 2019’da 5,3 milyon euro, 2020’de 4,6 milyon euro, 2021’de ise 6,1 milyon euro satış oldu.
Oda yetkilileri, satışların iki haneli rakamlara ulaşacak olmasını; Türk Lirası’nın döviz karşısında değer kaybı, pandemi sonrasında küresel tedarik zincirinin kırılması sonucunda yaşanan sıkıntılar ve navlun ücretlerindeki artışla birlikte, Kuzey’in alternatif bir tedarikçi konuma gelmesinin ve tüzüğün uygulamasında yapılan bazı iyileştirilmelerin bir sonucu olarak görüyor.
KTTO yetkilileri, tüzüğün uygulamasında yapılacak bazı diğer iyileştirilmelerle satışların daha da artacağı inancında. Ancak yetkililer, son günlerde şirket üstüne kayıtlı araçların seyrüseferleriyle ilgili Güney Kıbrıs kaynaklı ortaya çıkan yeni bir sorunun tüzük kapsamında yapılan ticarete olumsuz yansıyacağını ve bu konunun ivedilikle çözülmesi gerektiğini belirtiyor.
Türk Ajansı Kıbrıs (TAK), Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında yapılan satışları, tüzükte yapılan iyileştirilmeleri ve Yeşil Hat Ticaretinden beklentileri, Kıbrıs Türk Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı İzzet Adiloğlu ile konuştu.
Annan Planı referandumu sonrasında, 29 Nisan 2004 tarihinde, AB Konseyi tarafından onaylanarak yürürlüğe konan Yeşil Hat Tüzüğü, kişiler ve malların Yeşil Hat üzerinden hareketlerini düzenliyor. Tüzük uyarınca, Ticaret Odası tarafından temin edilen Refakat Belgesi eşliğinde Kuzey’de üretilen malların Güney’e geçişi yapılıyor.
“İşlenmiş gıda ürünlerinin önündeki engeller kaldırılmalı”
KTTO Genel Sekreter Yardımcısı İzzet Adiloğlu, Yeşil Hat Tüzüğü’nün, Annan Planı sonrasında, AB tarafından Mali Yardım Tüzüğü ve Doğrudan Ticaret Tüzüğü ile birlikte kabul edilen üç tüzükten biri olduğunu, Yeşil Hat Tüzüğü ile Mali Yardım Tüzüğü’nün uygulamaya konulduğunu, Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün ise halen askıda beklemede olduğunu hatırlattı.
AB Yeşil Hat Tüzüğü’nün, Kuzey’den Güney’e malların geçişini düzenlediğini belirten Adiloğlu, 2004’te uygulamaya giren bu mevzuat kapsamında, Kuzey’de üretilen malların Güney’e geçişinin mümkün olduğunu, ithal ürünler ile hayvan ve hayvansal ürünlerin geçişinin ise kapsam dışı olduğunu aktardı.
Adiloğlu, ancak 2007’de AB Komisyonu tarafından tüzükte yapılan ilk değişiklikle, tüzük kapsamı dışında olan hayvan ve hayvansal ürünlere bir istisna sağlanarak, taze balık ve balın ticari geçişine uygulanan yasağın kaldırıldığını, geçen yıl nisan ayında da, bu istisnai duruma, Menşe İsmi Korumalı Ürün (PDO) statüsünde olan hellimin de eklenerek tüzük kapsamına alındığını anımsattı.
Adiloğlu, bu yıl temmuz ayında ise, tüzüğün uygulamasında, bazı işlenmiş gıda ürünlerinin geçişlerinin önündeki engellerin kaldırılmasıyla, Kıbrıs Türk üreticilerin zeytinyağı, harnup pekmezi, reçeller, tahin, helva, meyve suyu (sadece portakal ve nar suyu) ürünlerinin geçişine izin verildiğini belirtti. Bunun; Tüzüğün kapsamının genişletildiği şeklinde algılandığını ancak tüzüğün kapsamının genişletilmediğini, sadece uygulamada bu altı ürün için “kategorik” engelin kaldırıldığını anlatan Adiloğlu, “Mevzuat uyarınca işlenmiş gıdanın Yeşil Hat üzerinden geçişi için bir engelin olmaması gerekiyor. Çünkü prensip; yerel ürün ve üretim olmasıdır, yani üretim ve ürün yerel olduktan sonra bu kapsam içerisindedir. Ancak bunu, Rum tarafı halk sağlığı gerekçesiyle engelliyordu” dedi.
Oda’nın mücadelesinin birinci maddesinin işlenmiş gıdaların önündeki engellin kaldırılması olduğunu söyleyen Adiloğlu, 2018’de Ticaret Odası’nın Komisyonla birlikte, bu konuda bir çalışma yaptığını ancak herhangi bir gelişme olmadığını, bu yıl, Rum tarafında bu konuda “irade değişikliği” olmasıyla bu ürünlerin geçişlerinin önündeki engellin kaldırılması yönünde bir karar alındığını belirtti.
Bu engellin, sadece bu altı ürün için kaldırdığını yineleyen Adiloğlu, ancak bunun “kabul edilebilir” olmadığını belirterek, “Mevzuatta işlenmiş gıda ne ise onun kabul edilebilir olması lazımdır” dedi. Adiloğlu, şu ana kadar, zeytinyağının ikinci, tahinin da ilk satışının yapıldığını da belirtti.
“Tüm sebze ve meyvelerin Güney’e ticari geçişleri için AB bitki sağlığı sertifikası gerekli”
Adiloğlu, bu yılın temmuz ayında, Avrupa Komisyonu’nun Yeşil Hat Tüzüğü’nde değişiklik yaparak, tüzüğü; bitki ve bitki ürünlerinin AB’ye girişi için bitki sağlığı sertifikası düzenlemesini öngören AB’nin tarımsal ürünlerle ilgili genel mevzuatındaki değişikle uyumlaştırıldığını söyledi.
İzzet Adiloğlu, “Bu değişiklikle birlikte, artık tüm meyve-sebzeler, patates ve narenciye ürünlerinde olduğu gibi, Güney’e geçişleri için bitki sağlığı sertifikası düzenlemesine tabi oldu” dedi.
Tüzükte yapılan değişiklik doğrultusunda meyve-sebze ürünlerinin geçişi için gerekli mekanizmanın oluşturulmasını beklediklerini ifade eden Adiloğlu, Komisyon’un bu yeni mekanizmanın bilgisinin ekim ayında kendilerine verileceğini söylediğini aktardı.
“Gıda ve gıdaya temas eden ürünlerin önündeki engellerin de aşılması hedefliyoruz”
Adiloğlu, Oda olarak işlenmiş gıdadaki engellere karşı mücadele ederken, gıda ve gıdaya temas eden ürünlerin önünde bulunan engellere karşı da eş zamanlı bir mücadele verdiklerini anlatarak, “Pizza kutusu ve karton bardak yerli üretim olmasına rağmen Rum tarafının bu ürünlerin geçişini de engelliyor. ‘İşlenmiş gıda ürünlerinde bir açılım oldu, bu ürünlerde de neden bir açılım olmuyor’ mücadelesini veriyoruz. Şu anki hedefimiz; mevzuatta satışı öngörülen ama uygulamada engellenen karton bardak ve pizza kutularının önünün açılmasıdır” dedi.
Tüzük kapsamında Güney’e satışlar
Adiloğlu, son beş yıldır, tüzük kapsamında, Güney’e yapılan yıllık ortalama satışların 5 milyon euro civarında kaldığını, bir türlü artış göstermediğini belirten, bunda, Oda olarak hacmin artması için kalmasını istedikleri uygulamadaki tüm bu engellerin ve ayrıca piyasa koşullarının önemli bir ekten olduğunu anlattı.
Ülkede Kovid-19 salgınının başladığı 2020 yılının ilk üç ayında satışların normal hızında gittiğini ancak mart sonu satışların bir aylık bir kesintiye uğradığını ve nisan sonunda ticaretin “temassız ticaret” yoluyla kısıtlı olarak devam ettiğini anlatan Adiloğlu, pandemiye rağmen, temasız ticaret yolu ile, 2020’de, 2019 yılına göre, satışlardaki düşüşü yaklaşık yüzde 15’te tutmayı başardıklarını söyledi. Adiloğlu, 2019’da satışlar 5,3 milyon euro iken, 2020’de, pandemi koşullarında, satışların 4,6 milyon euroya düştüğünü aktardı.
Döviz kurunun etkisiyle, 2021’de, 2020 yılına göre, satışların 6,1 milyon euroya çıkarak, yüzde 33’lük artış gösterdiğini söyleyen Adiloğlu, “Oda’nın elindeki geçici rakamlara göre bu yılın ilk altı ayında, 6 milyon euroluk satış hacmini haziranda yakaladık. Dolayısıyla yıl sonunda ticaret hacminin iki haneli rakamlara çıkmasını bekliyoruz, satışlarda en az yüzde yüz artış olması beklentimiz var” dedi.
“Hedefimiz; ticaret hacmi rakamının iki haneli rakamları bulmasıydı” diyen Adiloğlu, iki ana unsurun bu beklentilerini öne plana çıkardığını söyledi. Adiloğlu, “Bunlardan biri döviz kurlarındaki artış. Türk lirasındaki değer kaybı euronun alım gücünü artırdı. İkincisi ise, pandemiden dolayı tedarik zincirinin kırılması sonucu yaşanan sıkıntılar ve navlun ücretlerindeki artış. Biz, bu sıkıntıları yaşayan oradaki firmalara alternatif olduk ve bu da tüzük kapsamındaki ticaret hacmini artırdı” diye konuştu.
Tüzüğün uygulanmasındaki bazı diğer engellerin kaldırılmasıyla ticaret hacminin daha da artacağına olan inancını dile getiren Adiloğlu, “Maalesef son günlerde Güney Kıbrıs kaynaklı yeni bir sorun ortaya çıktı. Şirket üstüne kayıtlı araçlara Güney Kıbrıs yetkilileri seyrüsefer yenilememeye ve seyrüsefer vermemeye başladılar. Bu da ne yazık ki Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında yapılan ticarete olumsuz yansıyacaktır. Bu sorunun ortadan kalkması için ivedi bir şekilde KTTO olarak AB Komisyonu nezdinde gerekli girişimleri yapmış bulunmaktayız. Umarız bu konu hızlı bir şekilde çözüme kavuşarak mevcut sorunları çözmek için çaba verirken bir yenisi daha eklenmemiş olur” dedi.
Satılan ürün grupları
Adiloğlu, Ticaret Odası’nın geçen yılki verilerine dayanarak, tüzük kapsamında, en çok satışı yapılan ürünler hakkında da bilgi verdi.
Buna göre 2021 yılında en çok satışı yapılan ürünler listesinin başını plastik ürünlerin çekmeye devam ediyor. Plastik ürünler, 1,4 milyon euroluk bir satış hacmiyle toplam satışların yüzde 23’ünü oluşturuyor. Bunu, 2020’de yeni ürün olarak giren ancak kısa bir sürede ikinci sırada yer almayı başaran prefabrik konteyner ürünler takip ediyor. 1,2 milyon euroluk satışa sahip prefabrik konteyner ürünleri, geçen yılki toplam satışların yüzde 20’sini teşkil ediyor.
Üçüncü sırada, son yıllarda ciddi bir talep artışına sahip olan ve geçen yıl 884 bin euroluk satış hacmi yakalayan ahşap mobilya ürünleri bulunuyor. Dördüncü sırada ise, 864 bin euro satışı olan inşaat malzemeleri geliyor.
Bazı yeni ürünlerin satışa girmesi ve bazı ürünlerdeki talep artışıyla birlikte, pandemi öncesinde ikinci sırada olan taze balık, geçen yıl, 781 bin euroluk satışıyla beşinci sıraya düştü. Altıncı sırada 341 bin euro ile şilte, yedinci sırada 234 bin euro ile atık/hurda ürünler ve sekizinci sırada ise 112 bin euro ile yapı kimyasalları bulunuyor.
Bu sekiz ürününün satışları, geçen yılki toplam satışların yüzde 96’sını oluşturuyor.
Geçen yıl yeni ürün olarak giren EPS Köpük, çelik profil, çelik kapı, alüminyum profillerin satışlarının şu an düşük olduğu ancak piyasa bulması halinde artış olabileceği öngörülüyor. Adiloğlu, Güney’e satılan bu ürünlerin raf ürünü olmadığını ya doğrudan son tüketici ürünleri ya da ara ürünler olduğunu da belirtti. Şu anda, tüzük kapsamında, Oda’ya kayıtlı 190 yerli firma Güney’e ürünlerini satıyor. Bu firmaların yüzde 50’si yıllık bazda düzenli ticaret yapıyor.
Transit ihracat
Adiloğlu, tüzük kapsamında Kuzey’de üretilen ürünlerin Güney üzerinden AB’ye transit ihracatına ilişkin teknik nedenlerden dolayı Oda’nın elinde veri bulunmadığını söyleyerek, “Tüzük, sadece Kuzey’den Güney’e satışı düzenler. Kuzey’den bir ürünün Güney’e satışı olduktan sonra artık o ürün AB’de serbest dolaşımı olan bir ürün kategorisine alınır. Bu tekrardan AB’ye transfer olacaksa Güney’deki firma onun ihracatını yapar, o yüzden bunun takibini yapamıyoruz” dedi.
Adiloğlu, Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında yapılan ticaretin “dolayı ticaret” olduğunu belirterek, “Bizim esas hedefimiz: askıda olan Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün hayata geçirilmesidir. Bizim Avrupa’ya açılmamızı getirecek asıl şey Doğrudan Ticaret Tüzüğü’dür” diye konuştu.
“Yeşil Hat açısından hellim son aşamadır”
İzzet Adiloğlu, hellimle ilgili değerlendirmelerde de bulunarak, “Yeşil Hat Tüzüğü açısından hellim son aşamadır” diyerek, “Yeşil Hat’tan hellimin geçmesi için ilk önce hellimin Menşe İsmi Korumalı hüviyetini alması lazımdır. O aşamada sadece iki kuruluş başvuruda bulundu” dedi.
“Hellimin PDO kriterlerine uygunluğunu denetlemekle görevlendirilen Bureau Veritas’ın adaya gelerek denetimleri yapası lazım. Orada yolumuz uzun” diyen Adiloğlu, Yeşil Hat’tan hellimin geçişişinin üretilen ürünün AB kriterlerine uygunluğuna bağlı olduğunu belirtti.
Adiloğlu, “Yeşil Hat’ta hellim en son noktadır. Onun öncesinde, ilk olarak PDO alınması gerekiyor ve ona konsantre olmamız lazım. Gözlemlediğimiz kadarıyla şu anda ilgili makamlarda buraya odaklanmış durumda. Tüm her şey şu an hellimin Menşe İsimli Korumalı ürün standartlarına uyumlaştırılması aşamasında. Bu çalışmaların bir an önce tamamlanması gerekiyor. Şu an her aşamada çalışmalar yapılıyor ve biz de bu süreçte elimizden gelen katkıyı koyuyoruz” dedi.
Güney’e endüstriyel mutfak ekipmanları satışı
Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında, TL’nin değer kaybı ve pandeminin tedarik zinciri üzerindeki olumsuz etkileriyle Güney’e satış talebinde artış olan ürünlerden biri de endüstriyel mutfak ürünleri oldu.
20 yıldan bu yana Lefkoşa Sanayi Organize Bölgesinde endüstriyel mutfak imalatı yapan Karsal Endüstriyel Mutfak Sanayi Şirket Ltd. Koordinatörü Metin Karasalih, pandemi sonrasında, TL’deki değer kaybıyla birlikte, AB standartlarında ürettikleri muhtelif hazırlık, pişirme ve soğutma ekipmanlarına Güney’den bir talep olduğunu ve tüzük kapsamında bu ürünleri Güney’e satmaya başladıklarını söyledi.
“Ada genelinde, AB standartlarında pişirme ve soğutma grupları imalatı yapan ilk ve tek tam donanımlı üretici firma olduklarını” belirten Karasalih, 2017 yılında Szutest firması tarafından yapılan elektrik testleri neticesinde firma tarafından geliştirilip üretilen poliüretan köpük gövdeli endüstriyel tezgâh ve dik tip soğutucuların CE (Avrupa Uygunluk) belgesi alığını, bu ürünlerin; ülkede, CE belgesi alan “ilk ve tek elektrikli ürünler” olduğunu söyledi.
2007’den bu yana tüzük kapsamında, Güney’e satış yaptıklarını ama bu satışların bir süredir durağanlaştığını anlatan Karasalih, “Ancak son dönemde, pandemiden sonra, TL’nin değer kaybı ile, Kuzey piyasasının Güney’dekilere daha cazip hale gelmesiyle buradaki birçok ürüne Güney’den önemli bir talep oluştu. Bizim ürünlerimiz de talep gören ürünler arasında yer aldı” diye konuştu.
Metin Karasalih, son dönemde, AB standartlarında ürettikleri muhtelif hazırlık, pişirme ve soğutma ekipmanlarıyla, Güney’deki endüstriyel mutfak satıcıları ile son tüketicilerin ihtiyaçlarına yanıt vermeye başladıklarını anlattı.
Karasalih, geçen hafta, Larnaka’da endüstriyel mutfak satışı yapan bir firma ile, bu firmanın teşhir alanında Karsal Endüstriyel Mutfak ürünlerinin yer alması konusunda bir prensip anlaşması yaptıklarını belirterek, “İlk siparişlerimizi aldık, ileriki günlerde ilk teslimatımızı yapacağız. Bu ilk teslimattan sonra ticaretin daha da gelişmesini ümit ediyoruz” dedi.
Karasalih, Güney’de bazı mutfak projelerinde yer aldıklarını da belirterek, geçen ay, Güney’de restoran yatırımları olan bir firmanın Limasol’daki yeni mutfak projesinde endüstriyel soğutma cihaz ve ekipmanları ile yer aldıklarını da kaydetti. Karasalih, bu projede yer almanın kendileri için önemli olduğunu belirterek, “Bütünlüklü bir proje idi. Hem şefin hem de yatırımcının ikna olup projenin tamamını bizden alması, bizim açımızdan önemliydi” diye konuştu.
“Hedefimiz; Güney’de endüstriyel mutfak satanlara ve hatta son tüketici olan restoranlara da ulaşmaktır” diyen Metin Karasalih, “Şu anda hazırlığımız hem iç pazara hem Güney’e hem de yakın coğrafyadaki ülkelere endüstriyel pişirme ve soğutma gruplarımızın satışını yapmaktır. Bu hedef doğrultusunda yatırım yapma çalışmaları içerisindeyiz” dedi.