1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. YEŞİL HAT’TA AŞK
Sami Özuslu

Sami Özuslu

YEŞİL HAT’TA AŞK

A+A-

Bir Kıbrıslı Rum genç… Lefkoşa’nın Yeşil Hat’ında askerlik görevini yapıyor. Kuzeyden göç etmiş. Aklı hep orada, savaş nedeniyle ayrılmak zorunda kaldığı köyünde… Hem babası orada savaş içinde öldürülmüş. Ama hem de sevdiği kız orada hala…

Bir Kıbrıslı Türk kıza kaptırmış gönlünü savaş çıkmazdan, Türkler ve Rumlar köyde birlikte yaşarken. Ailesi “Müslüman biriyle evlilik olmaz” diye karşı çıksa da, gönül bu…

Ama zaten 1974 olmuş, ada teller ve barikatlarla ikiye ayrılmış. Karma köyler dağıtılmış.

Yeşil Hat’ta nöbet beklerken, 10 metre ötesindeki Türk mevzisinde nöbet tutan Kıbrıslı Türk askerin kendi köyüne yerleştirildiğini öğreniyor.

Onun da babası öldürülmüş. ‘Kayıp’ listesindeymiş adı, ailesi öyle biliyor. Ama genç adam babasının deniz kenarındaki bir mağarada öldürüldüğünü biliyor.

Her ikisinde de ‘eski köy’lerine gitme isteği var. Anlaşıyorlar. Birbirlerini ‘kaçak’ olarak istedikleri yere götürecekler.

Çok tehlikeli…

Kıbrıs’ın kuzeyi ile güneyi arasında geçişlerin yasak olduğu dönemler… Savaşı izleyen yıllar. Çok tehlikeli. Ama onar kararlı. Geçecekler!..

Ve geçiyorlar da…

*  *  *

Yaşamını ve mesleğini Kıbrıs’ta barışa adamış bir insanın, Panicos Chysanthou’nun tarihle sanatı birleştirip beyaz perdeye aktardığı ‘Bir Yeşil Hat Hikayesi’, Kıbrıs’ta yaşananların acısını bir kez daha yüreğimizde hissetmemize yol açtı.

Geniş oyuncu kadrosu, özgün müzikleri, etkileyici sinema dili ve çarpıcı replikleriyle nefis bir eser olmuş.

Anlatılan hikayelerin tamamı Kıbrıs’ta yaşanmış. Panicos bir ‘harman’ yaparak bunları evrensel bir dille beyaz perdeye aktarmış.

‘Yeşil Hat’ ile ‘Berlin Duvarı’ arasında kurulan paralelliğin altını çizmek ve yaşananları ‘üçüncü göz’den anlatmak için filmde bir de Alman karaktere yer vermiş.

Adanın bölünmüşlüğünü temsil eden ‘Yeşil Hat’tı bir metafor olarak da kullanıp Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların kayıplarını, ölülerini, acılarını resmetmiş.

*  *  *

Buraya kadar yazdıklarımdan filmin ağır bir trajedi olduğu sonucuna varmayın sakın…

Zira Panicos birçok sahnede izleyiciyi güldürüyor da…

Kısa bir mesafede mermi dolu tüfeklerle ve korka korka karşılıklı nöbet tutan gencecik insanların yaşadığı komik durumlar, kimi komutanların abartılı tavırları, Kıbrısıların pek sevdiği takılma amaçlı –bazen küfürlü- sözler sık sık güldürüyor film boyunca…

Yine de filmi ‘aşk’ sürüklüyor.

Kıbrıslı Rum gencin Kıbrıslı Türk kızıyla adeta bir ‘mucize’ gibi yeniden haberleşmeye başlaması ve sonrasında yaşanan gelişmeler, o dönemlerde ‘ateş çemberi’nden geçmekte olan Kıbrıs’ın acıyla dolu yaşanmışlıklarının örgüsünde akıp gidiyor.

*  *  *

Umarım güneyde ve kuzeyde sinemalar bu iki (hatta üç) dilli filmi vizyona koyarlar.

‘Bir Yeşil Hat Hikayesi’ tam da bizim hikayemiz çünkü…

Teşekkürler Panicos…

Bu yazı toplam 1903 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar