1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. "Yeter yediğiniz yuttuğunuz!"
Serhat İncirli

Serhat İncirli

"Yeter yediğiniz yuttuğunuz!"

A+A-

Türkiye’de yemeklerine hayran olduğum bir kenttir Antep…
Gaziantep…
Bir de, bu kente ya da yöreye ait olduğu iddia edilen bir söz var ki, şu anda sanırım bize tam uygundur…
Ne midir bu “söz” ya da “deyim”?
“Bol g…ten osurmak!”

-*-*-

Osurmak ayıp mıdır?
Tartışmaya gerek yok, tabii ki insan içinde ve son derece gürültülü ve hatta kokulu yapıyorsanız, elbette ayıptır…
Ama çeşitli teknikler geliştirir ve kimse fark etmeden başarıyorsanız, size helal olsun!

-*-*-

Peki, bir Antep deyimi olduğu iddia edilen “Bol g…ten osurmak!” ne demektir?
Bir örnek vereyim; “itibar için, prestij maksatlı ben de en az 3 koruma polisi istiyorum” demek, gerçekten “Bol g…ten osurmak!”tır!

-*-*-

İsraftır!
Tasarruf etmeyi bilmemektir!
Gösteriş merakıdır!

-*-*-

Üstelik yani ülke yoksuldur…
Polis sayısı yetersizdir…
Ama hayır, “prestijim ve itibarım adına benim de korumalarım olacak” demek, kesinlikle “Bol g…ten osurmak”tan başka bir şey değildir!

-*-*-

Vergi mükellefinin parasını çalmaktır aynı zamanda.
Ki en önemli husus bence budur.

-*-*-

Efendim, sadece Meclis Başkanı için geçerli değildir bu durum!

-*-*-

Bir örnek daha!
Külliye yapılması!
Mevcut ekonomik koşullarda külliye istemek, hatta bu konuda ısrarcı olmak, sadece “Bol g…ten osurmak” da değil; tam olarak “Ayranı yokken içmeye, makam otomobili ile gitmektir fingirdeşmeye”…

-*-*-

Yeter yediğiniz yuttuğunuz!
Yeter bu seviye görgüsüzlük!
Yeter bu seviye hovardalık!
Yeter bu seviye “Bol g…ten osurmak!”


Tatar da başörtüsü çıkarmadan kulak tedavisi talep ediyor!

Ersin Tatar şöyle demiş: “… Rumcu ve solcular da artık bilsin ki, federal bir çözümde Türkiye’nin garantörlüğü biter. Ya sonra ne olur? Rum gelir bizi esir alır. O halde federasyoncuların niyeti nedir?”

-*-*-

Tatar künyesiz bir internet gazetesine özel demeç vermiş ve aynen bunları söylemiş…
Türkiye giderse, Rum bizi kesecek!
Net bilgi!
Tatar söyledi, paylaşın!

-*-*-

Fazla yorum yapmaya gerek yok…
Türkiye’deki Yeni Akit gazetesinden bir haber aklıma geldi… 

-*-*-

Bu haberde, “… Başörtüsü hazımsızlığı şimdi de Ümraniye’de hortladı. Ümraniye Devlet Hastanesi KBB Hekimi Hidayet Hakan Tiregül, kulak rahatsızlığı şikayetiyle gelen hastasını, başörtüsünü çıkarmadığı gerekçesiyle muayene etmedi” deniliyordu…

-*-*-

Doktora söylemedik küfür bırakmayan gazete, “AK Parti iktidarının kökünü kazıdığı başörtüsü yasakçılığı, eski Türkiye artıklarınca yer yer hortlatılmaya devam ediyor” diye başladığı haberinde, “Kafadan sorunlu kulak doktoru! Hafız hastaya başörtü zulmü” başlığını kullanmıştı.

-*-*-

Kafa aynı kafa biliyor musunuz?
Doktordan başörtülü tedavi isteyen hasta!
Hala “Rumlar bizi kesecek” diye inanan “kafa”!
“Aç kızım kulağına bakayım” diyen doktora küfreden tarifi imkansız zihniyet!
Çözüm isteyenlere, suç işlermiş gibi “solcu” ya da “federasyoncu” diye abuk sabuk laf soktuğunu sanan bir zavallı!

-*-*-

Tabii ki bir de işin öteki tarafı var ve Tatar pek farkında değildir… 
Ne üzücüdür ki!!!, şu anda Kıbrıslı Türklerin ezici çoğunluğu, Anastasiadis’in “gel tartışalım, konuşalım” diye kaleme aldığı 6 sayfalık mektup bir yana, önlerine boş kağıt konulsa imza atacak seviyededir!
Tatar’ın etrafında tek bir Kıbrıslı kalmadığı için, ayrıca kendisini yöneten 27’inci dereceden memurlar bulunduğu için, asla “Kıbrıslı Türk” gibi düşünemiyor…
Oysa düşünebilse, çözümün gerçekten Türkiye’nin de çıkarına olacağını anlayacak!
Ama potansiyel yerlerde!

-*-*-

Ve sonuçta; Tatar ya da saz arkadaşlarının Kıbrıs’ta talep ettikleri çözümün mantığı; daha doğrusu mantıksızlığı; başörtüsünü çıkarmadan kulağına tedavi isteyen kadın ile bunu savunanların mantığının ta kendisidir!

-*-*-

Doktor ne yapsın?
Hangi delikten girip de kulağı incelesin?


canan.jpg
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu Yargıtay'ın hakkındaki onama kararının dün kendisine tebliğ edilmesi sonrasında, infaz işlemleri için İstanbul Çağlayan Adliyesi'ne gitti. İnfaz Savcılığınca işlemleri tamamlanan Kaftancıoğlu Silivri Cezaevi'ne gönderildi.
DW’nin haberine göre Kaftancıoğlu adliyeye gitmeden önce Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "İnatla bana 'devlet düşmanı' yakıştırması yaparak algı oluşturmaya çalışan trol ve troliçeler; eğer bir şeye düşman olacaksam AKP’ye düşman olurdum ki onu bile olamam. Ruhumda yok çünkü, aynen sizlere bile düşman olamadığım gibi" dedi.
Canan Kaftancıoğlu, "Düşmanlık sizde kalsın, nereden gelirse gelsin yanlış olanı eleştiri hakkı bende iftira, hakaret, küfür, yalan dolanla iş yapanlara düşmanlık edersem eğer size benzerim ki hayatta en korktuğum şey bu olsa gerek. Canlı, doğa ve vatan sevgimi ölçmeye ise ne aklınız ne de ufkunuz yeter" ifadesine yer verdi. 
 

Bu yazı toplam 3057 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar