1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. “Yeterlik Sınavları” Yeterli Mi?
Salih Sarpten

Salih Sarpten

“Yeterlik Sınavları” Yeterli Mi?

A+A-

Yeterlik;  ihtiyaçları karşılayan, gereksinimlere yanıt veren, bir işi yapmak için özel bilgisi olan kişiyi ya da bir işlevi yerine getirme gücünü ifade eden önemli bir kavramdır. 

Geçtiğimiz hafta sonu Kamu Hizmetleri Komisyonu’nca “Kamu Yeterlik Sınavları” yapıldı…  “Kamu Yeterlik Sınavları” bilindiği gibi kamu görevine girişte önemli bir koşul olan ve adayların tam da yukarıdaki tanımda olduğu gibi yeterlik düzeylerini gösteren (zaten bu sınavlar adını da bu olgudan almaktadır) sınavlardır. Üst, Orta, Alt ve Ortaokul olmak üzere dört farklı düzeyde yapılan bu sınavlarda 60 puan ve üzerinde puan alanlar “yeterli” olarak nitelendirilmekte ve başarılı kabul edilmektedir. Geçtiğimiz hafta sonu “Alt” ve “Orta” olmak üzere iki düzeyde yapılan bu sınav sonuçlarına şöyle bir bakalım.

Alt Düzey: Bu düzeydeki sınava lise veya melek lisesi mezunu adaylar katılır. Bu düzeydeki sınava 828 aday katılmış ve sadece 150’si, yeterlik sınırı olan 60 puan ve üzerinde puan aldı. Basit bir oranla bu düzeydeki başarı oranı %18

Orta Düzey: Bu düzeydeki sınava ise üniversite veya 4 yıllık yüksek okul mezunu olan adaylar katılmaktadır. Bu düzeydeki sınava 1075 aday katıldı. Ancak katılanların 308’i, yeterlik sınırı olan 60 puan ve üzerinde puan aldı. Yani bu düzeydeki başarı oranı da %28 oldu…

Sınavlarda alınan puanlara bakıldığında ise en yüksek puanın 84 olduğunu görüyoruz…

Durum gerçekten vahim görünüyor değil mi? Ne lise ne de üniversite mezunlarımız açısından hayrın bir sonuç yok gibi… Bu sınavlara giren bireylerin eğitimlerinde mi bir sorun var yoksa bu sınavlarda mı?  Mesela 100 puan alacak yeterlikte insanımız mı yok? Yoksa bu sorular gerçekten ölçmek istediğimiz olguları ölçemiyor mu?

Bütün bu anlamsızlık, Kamu Hizmeti Komisyonu’nca yapılan sınavların “geçerlik ve güvenirlik” çalışmalarının yapılmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Oysa bir ölçme aracının olmazsa olması geçerlik ve güvenirliktir. Bu iki olgudan yoksun bir ölçümün sağlıklı ve tutarlı olması söz konusu değildir…

Öte yandan, nasıl ölçtüğümüzden çok, neyi ölçtüğümüzün daha büyük önemi vardır. Ne yazık ki bu sınavlar; “ezber bilgisi”, “soru çözme hızı” ve “dikkatten” daha fazlasını ölçmüyor. Oysa girişimcilik, sosyal ve kültürel katılım, eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme gibi üst düzey düşünme becerilerini, topluma daha etkili bir şekilde katılmasını ve katkıda bulunmasını sağlamak için yazılı kaynakları bulma, kullanma, kabul etme ve değerlendirme becerilerini ölçmeyi sağlayabilmeliyiz.

Aksi takdirde herhangi bir düzeyden bahsetmek pek mümkün olmayacaktır. Başka bir ifadeyle Kamu Hizmeti Komisyonu’nca yapılan Yeterlik Sınavları’nın kendi “yeterlik” düzeyleri tartışılır olacaktır…

-----------------------------------

Aklınızda Bulunsun

Barış Eğitimi

Geçtiğimiz haftanın en önemli gündemi ortak metin üzerindeki uzlaşıydı. Yılan hikayesine dönen ortak metin sorunu uzlaşıyla sonuçlanınca Kıbrıs Sorunu’nda çözüm umutları yeninden canlandı…

İki lider yarın ilk görüşmesini gerçekleştirecek… Kırk yılı aşkın bir süredir devam eden bu görüşmeler hemen herkeste bir öğrenilmiş çaresizlik meydana getirse de bu ülkeye barışı getirmekten başka çaremiz olmadığı da aşikar…

Barışı, getirmek önemli elbette… Ancak onu içselleştirmek ve yaşatmak çok daha önemlidir… Bu da en başta eğitimin işidir… En kısa sürede “barış eğitimi”  eğitim sistemimize entegre etmeliyiz…

Öte yandan “barış eğitimi” sadece toplumlararası savaşların, çatışmaların, anlaşmazlıkların önüne geçmek için değil… Günümüzde sıklıkla yaşadığımız şiddet olaylarının, kişisel çatışmaların ve sorun çözme becerilerinin kazandırılması açısından da son derece önemlidir. Bütün bunlar için de öncelikli olarak yapmamız gereken şey barış eğitimini ve okullarda barışçıl bir ortamı oluşturmaktır.

Çocuklarımıza problem çözme becerileri, iletişim becerileri, empati becerileri ve öfke yönetimi becerileri daha çok öğretmeliyiz. Onlara dürüstlük, sorumluluk ve etik kurallara bağlılık, farklılıklara saygı duyma, ortak kültürel mirası yaşatmaya duyarlı olma kazanımlarını kazandırmalıyız. Kültürler arası duyarlık, eşitlik, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma kavramlarını içselleştirmelerini sağlamalıyız…

--------------------------------

Anlayana-Gülmece

Genetik

Aralarında Karadenizli doktor, Temel’inde bulunduğu birbirinden iddialı 3 genetik uzmanı, yeni buluşlarını karşılaştırıyorlar. Birincisi anlatıyor.
- İnek ve tavuk genlerinden harikulade yeni bir hayvan meydana getirdim.  Hem süt veriyor hem yumurtluyor, eti kırmızı et tadında ama beyaz et kadar sağlıklı, bence bu yüzyılın buluşu. İnsanlara istedikleri kadar sağlıklı et, süt ve yumurta yedireceğim.
Diğer sözü alıyor ve çalışmasını açıklıyor:
-  Arı ile karasinek genlerini karıştırdım. Yeni türümüz pisliklerden bal yapıyor. Hem bol miktarda hem  de inanılmaz kaliteli bal elde etme imkanına kavuşmuş bulunuyoruz.
Dr. Temel iki meslektaşına bakıyor ve;
- Valla ben de karpuzla,  karafatma genlerini birleştirdim. Artık karpuzu kesiyorsun, bütün çekirdekler yürüyüp gidiyor.

Bu yazı toplam 2884 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar