Yetti artık yetti
TÜRKİYE, adanın kuzeyini kuşattı, öğüttü, kendine bağladı. Çok zor olmadı bu. Bir yandan tarihsel korkuları kaşıdı yeniden, kanattı; diğer yandan savaş sonrası ortaya çıkan ihtiyaçlar üzerine fırsatçı ve bireyci menfaatle örülü bir düzen inşa etti.
“Hem müdahaleye köpüren ama hem de yönetme becerisi göstermeyen” maya, tepe tepe kullanıldı.
“KKTC” adlı tanınmayan ve uluslararası hukukla bağdaşmadığı için hiç “tanınma çağrısı” yapılmayan “uydu devleti” parmağında oynatıyor Türkiye.
Bu “düzen”e karşı sesini yükselteni de cezalandırıyor.
Nüfus taşıyor.
Hükümetteyse, deviriyor.
Tetiği çekiyor bir gece yarısı, düşünürse…
Seçimlere müdahale ediyor.
Mutlak itaat istiyor.
* * *
Bugünün Türkiye’sinin demokratik bir ülke olmadığına dair ileri uzlaşı var.
Görmek için bakmak yeterli.
Örneğin cezaevlerine!
Kıbrıs’ın kuzeyinde oluşturulan “muhtaçlık ve bağımlılık” yapısı içerisinde ise hakikati haykırmak zor.
Kıbrıslı Türkler çoğunlukla “karnından konuşur” bu gerçeği…
Sesini yükseltenler de dışlanır.
Türkiye’ye alınmaz örneğin!
Sınır dışı edilir.
Böyle giderse Kıbrıs’tan atılmamız an meselesidir.
Çünkü ada yarısında kendilerine yönetim görevi bahşedilenler Kıbrıslı Türklerin değil Türkiye’nin haklarının bekçisidir.
Ankara’dan yankılanan sesi meşrulaştırmak için ağız oynatır, kat kravat gezinirler sadece!
* * *
Bu ülkenin bakanları, seçilmiş vekilleri, hatta başbakan yardımcıları, TC Büyükelçisi’nin “bir adım gerisinde” duruyor yıllardır.
Kimse de “bu nasıl protokol düzeni, eğer kardeşsek, et tırnaksak, Ankara’da niçin böyle değil” diyemiyor.
Kendi ülkesinde kendi yerini bulamıyor insanımız.
* * *
Kurtarıcıdan kurtulmanın en zorlu mesele olduğu gerçeği karşısında, yalancı baharlara garantör isteniyor.
Savaşla toprak kazanan ama yurt yitiren, canını kurtaran ama iradesini kaybeden, ulusal masallarla uyutulan ama dünya dışına itilen bir toplumun hazin öyküsüne tanıklık ediyoruz birlikte.
Dün gün boyunca Basın-Sen Başkanı Ali Kişmir’in İstanbul’da başına ne geldiğini anlamaya çalıştık; birkaç ay evvel henüz bilemediğimiz sebeple “sınır dışı” edilen diğer isimleri çözememişken!
Terörist muamelesi yapılıyor Kıbrıslı Türklere, Türkiye’de… Tam bir akıl tutulmasıdır bu!
Kimse de soramıyor, “bizim yurttaşlarımızdan ne istiyorsunuz” ya da “size ne yaptılar” diye!
Asıl mesele de o ya.
Çünkü “biz”de uzlaşamıyoruz önce!
Yurt hakkı elinden alınmış, “yok hükmünde bir “devlet”in yine yok hükmünde insanları gibi yaşıyoruz.