Yiğit Bulut’un, “Vur Emri" güneyde gündem oldu
Bulut’un, TRT kanalındaki bir yayında yaptığı, Güney Kıbrıs’ın “Münhasır Ekonomik Bölgesi” ile ilgili açıklamalar, bugünkü Kıbrıslı Rum gazetelerinde geniş yer buldu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Yiğit Bulut’un, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) kanalındaki bir yayında yaptığı, Güney Kıbrıs’ın “Münhasır Ekonomik Bölgesi” ile ilgili açıklamalar, bugünkü Kıbrıslı Rum gazetelerinde geniş yer buldu.
Fileleftheros gazetesi “Vur Emri… Erdoğan’ın Başdanışmanı Türk Cumhurbaşkanı’nı Dinlemeyenleri Uyardı” başlık ve spotuyla manşetten aktardığı haberinde, Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren sondaj şirketlerini, rızasının olmadığı eylemler yapmaları halinde vuracağına dair “açıkça tehdit ettiğini” iddia etti.
Gazete, son zamanlarda Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında tırmanmakta olan gerginliğin, Erdoğan’ın danışmanlarını da etkilediğini ve danışmanların, konuyu daha ileri taşımak için çabaya giriştiğini öne sürdü.
Bulut’un, TRT’ye yaptığı açıklamada, “MEB” içerisinde Türkiye’nin onayı olmayan bir eylem yapılması durumunda, Erdoğan’ın “vur emri” vereceğini söylediğini savunan gazete, Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in, bugün, Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias ile yapacağı görüşmenin de, bu “tehditlerin” gölgesinde gerçekleşeceğini iddia etti.
ŞİLLURİS KIBRIS SORUNUNDA DOĞRU İCRAAT TELKİNİNDE BULUNDU
Gazete, bir diğer haberinde ise, Kıbrıs Rum Meclis Başkanı Dimitris Şilluris’in, Rum tarafının Kıbrıs sorununda doğru strateji ve iyi tasarlanmış bir plan zemininde hareket etmemesi halinde, Türkiye’nin “adanın tümünü, kendi jeopolitik ve siyasi çıkarlarına yönelik ele geçirmek” olan ezeli hedefinde başarıya ulaşacağını iddia ettiğini yazdı.
Habere göre Şilluris, bir anma töreninde yaptığı konuşmada, ortak hedefin, Kıbrıs sorununun adil, kalıcı, işlevsel, uluslararası hukuk zemininde, insan haklarına saygı gösterecek, AB ilke ve değerleri ile AB Müktesebatı zeminindeki çözümü olması gerektiğini belirtti.
Şilluris, çok dikkatli olunması gerektiği telkininde de bulunarak, “haksız ve vasat teslimiyetin”, ulusal kimliği parçalayacağını kaydetti.
Şilluris ayrıca, Güney Kıbrıs’ın Avrupalı kimliğinin, Türkiye’ye baskı unsuru olarak kullanılması gerektiğine işaret etti.
DİSİ BM’DEN MÜDAHALE İSTİYOR, EKOLOGLAR VE DAYANIŞMA HAREKETİ TEPKİLİ
Gazete, bir diğer haberinde ise, Bulut’un açıklamalarının ardından, Kıbrıslı Rum siyasi cephesinden gelen tepkileri aktardı.
Habere göre DİSİ, uluslararası toplumdan, Ankara’ya BM’nin çözüm çerçevesine saygı göstermesi için çağrıda bulunmasını talep etti.
DİSİ, konuyla ilgili yazılı açıklama yaparak, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarının tartışılmaz olduğunu ve bunun herkes tarafından anlaşılması gerektiğini” vurguladı.
Uluslararası Hukuk’a mutlak saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizen DİSİ, Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ın sözde “MEB”indeki “tahriklerinin”, gerginlik ve olumsuz ortam yaratarak, sorunların çözülmesi için gereken koşulların oluşturulmasına köstek olduğunu öne sürdü.
DİSİ, hedefin Kıbrıs sorunu müzakerelerinin yeniden başlaması ve adanın güvenlik ve istikrar koşulları altında, AB ilke ve değerleri zemininde, tüm Kıbrıslı Türk ve Rumların menfaatine olacak şekilde yeniden birleşmesi olduğunu kaydetti.
Habere göre DİSİ, Kıbrıslı Türklere de müzakerelerin yeniden başlaması için ortak mücadele etme çağrısında bulundu.
Ekologlar-Vatandaşlar İşbirliği ile Dayanışma Hareketi ise, Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ın “MEB”i içerisindeki “tahriklerini” kınadı.
Habere göre Ekologlar-Vatandaşlar İşbirliği, yazılı açıklama yaparak, Türkiye’nin Güney Kıbrıs ve Yunanistan aleyhindeki “kışkırtmalarını” kınadığını ve bu “kışkırtmaların”, birleşik bir AB’de göğüslenmesi gerektiğini belirtti.
AB’nin Türkiye’yi silahlarla beslemeye ve Türkiye ile olan ilişkilerini yükseltmeye son vermesi gerektiğini öne süren Ekologlar-Vatandaşlar İşbirliği, Türkiye’ye yaptırım uygulanması çağrısında bulundu.
Dayanışma Hareketi ise “Sultan Erdoğan’ın”, Doğu Akdeniz’deki doğal zenginliklerden kendi rızası ve onayı kaydıyla yararlanılabileceğini ilan ettiğini ve herkesi “tehdit ettiğini” öne sürerek, “Büyük Güçler’in, Türkiye’nin bu tavrı karşısında sessiz kaldığını ve Türkiye’ye, bu tavrına devam etmesi için ortam hazırladığını” savundu.
“TÜRKİYE İÇİN 3 TEST”
Bu arada, Politis gazetesi de, Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in, Güney Kıbrıs’ın “MEB”inde meydana gelen olaylarla ilgili bütünüyle farklı bir sahne oluşturmadığı sürece, Varna’da 26 Mart’ta gerçekleştirilecek olan Türkiye-AB zirve toplantısını bloke edip etmeme ikilemini önünde bulacağını yazdı.
Gazete, Rum siyasi cephesinin, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’un son yaptığı açıklamalardan memnun olsa da, Türkiye ile savaşın yeni başladığının bilincinde olduğunu ve bu çerçevede, AB’nin desteğinin ne kadar istikrarlı olduğunun da görüleceğini kaydetti.
Mart ayının, gerek enerji planları, gerekse Türkiye’nin gerçek niyetlerinin anlaşılacak olması bakımından oldukça kritik geçeceğini yazan gazete, Türkiye’nin Varna’daki konferansa kadar 3 testten geçeceğini iddia etti; bunları özetle şöyle aktardı:
“1- EXXONMOBIL şirketine ait gemilerin araştırma yapmak için gelmesi ve 10’uncu parseldeki hedeflerini belirlemesi. Herkes, Türkiye’nin bu konuda müdahale edip etmeyeceğini ve edecekse, nasıl müdahale edeceğini bekliyor.
2- Kıbrıs-Mısır arasında imzalanan, Afrodit parselinden Mısır’daki akaryakıt terminaline boru hattı inşa edilmesiyle ilgili anlama yakında resmen ilan edilecek. Bu noktada da Türkiye’den tepki bekleniyor.
3- En ciddisi de, Türkiye’nin Kıbrıs MEB’ine kendi sondaj gemisini ne zaman göndereceğidir. Türk yetkililer, sondaj gemisinin Mart ayı başında gönderilebileceği konusunda görüş belirtmişti. Böyle bir gelişmenin, Türkiye-AB yakınlaşması perspektifini sona erdireceği açıktır.”.