1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Yıl 2016! – Cinsiyet Kotası nedir, ne değildir?
Yıl 2016! – Cinsiyet Kotası nedir, ne değildir?

Yıl 2016! – Cinsiyet Kotası nedir, ne değildir?

Yıl 2016! – Cinsiyet Kotası nedir, ne değildir?

A+A-


Çiçek Göçkün Bayramoğlu
[email protected]

2015 yılında kabul edilen Siyasal Partiler Yasası (i) ile siyasal yaşamımıza katılmış olan en önemli değişikliklerden bir tanesi de  partilerin bundan böyle hem genel hem de yerel seçim adaylarını belirlerken her cinsiyetten en az %30 aday belirlemeleri gerekliliğini ortaya koyan 27. ve 28. madddelerdir. Cinsiyet kotası olarak adlandırıldan bu uygulama, ülkemizde çeşitli siyasi partiler ya da örgütler tarafından tüzükleri gereği veyahut gönüllülük esasına dayalı  uygulanmış olmakla birlikte bu şekilde bir yasal zorunluluk haline yeni geliyor. Bu uygulamaya aşina olan partiler için yürürlüğe geçirmesi daha kolay olacak olan bu yöntemin, bunu daha önce denememiş olan siyasi partiler için en basitiyle ‘farklı’ bir deneyim olacağı aşikardır. Peki cinsiyet kotası, ya da kota nedir? Neden ihtiyaç duyulur? Amaçlarına nasıl ulaşır? Kotalar kalıcı mıdır? Kota uygulamaları ayrımcılık yaratır mı? Bu sorular özellikle bu alanda çalışmış/çalışan insanların mütemadiyen karşılaştığı sorulardır, ve kota deneyiminin doğal bir parçasıdırlar. İnsanların deneyimlemedikleri ve  bilmedikleri  uygulamalar her zaman merak konusu olmuştur.

Kota bir çeşit geçici özel önlemdir. Uygulanan toplum içerisinde dezavantajlı olduğu inanılan grupların siyasi temsil oranlarını artırabilmek ve aslında bulundukları toplum içerisindeki gerçek demografik oranlara yaklaştırabilmek için ilgili grup mensuplarının desteklenerek temsiliyete ulaşmalarını kolaylaştırmayı sağlar. Kota bir kaç farklı yöntem ile uygulanabilir. Bunlardan biri seçim ile gelinecek organda baştan belirli sayıda sandalyenin bir gruba ayrılmasıdır. Bunun bizim için en yakın örneği 1960 Anayasası ile kurulmuş olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar için belirlenmiş olan milletvekili sayılarıdır.  Başka bir kota örneği ise yukarda bahsettiğimiz Siyasal Partiler Yasası’nda tercih edildiği şekli ile seçim listelerinde belirli bir aday oranının mecburi bırakıldığı uygulamalardır. Bahsettiğim iki örnekten de anlaşılabileceği üzere aslında kota sadece cinsiyet kotası olarak değil o toplumun ihtiyaçları doğrultusunda başka grupların da dezavantajlarını azaltmak amacıyla da uygulanabilmektedir.

Siyasette cinsiyet kotasına ihtiyaç duyulmasının sebebi ise toplumsal cinsiyet rolleri sebebi ile siyasete teşvik edilmemiş veya bu rollere dayalı kurumsallaşmış seçmen önyargısı ile karşılaşan kadınların nüfusun yüzde ellisini (%50) temsil etmelerine rağmen bugün parlamentolarda bu oran yüzde yirmiiki (%22) civarında seyretmesidir. (ii)   Ülkemizde ise bu durum daha da içler acısıdır. Bugün KKTC Cumhuriyet Meclisi’ne baktığımızda kadın milletvekili oranının %8 olduğunu gözlemliyoruz. Bu temsiliyet sorunu dünya üzerindeki varlıkların nüfusun yüzde birinin (%1) kontrolünde olması gibi büyük bir sorundur.

Yasal olarak kadınların siyasete katılmasının önünde herhangi bir engel bulunmamakla birlikte temsil oranlarında oldukça düşük rakamlarla karşılaşmamızda toplumsal cinsiyet rollerine dayalı beklentiler açıklayıcıdır. Kadınlara yüklenen çocuk bakımı, ev işleri, yaşlı bakımı gibi görevler vücut dinginliği ve zaman gerektiren bir faaliyet olan siyasete katılacak zaman ve enerjiyi bulmakta zorlanmalarına sebep olur. Bu sebeple kadınların siyasi parti toplantılarına, örgütlenme çalışmalarına katılımı dolaylı olarak kısıtlanır. Bu gibi çalışmalarda yer alamayan kadınlar görünür olamadıkları için bu sefer de seçilebilirlik konusunda erkeklerin maalesef gerisinde kalırlar. İşte cinsiyet kotası kadınların sosyal koşulların kendilerine dayattığı zorunluluklardan kaynaklı eşitsizliği azaltmak ve kadınların siyasi temsiliyete erişebilmesi ve bununla birlikte görünür olabilmeleri için kullanılan bir araçtır. Başka bir deyişle kota kadınlar ve erkeklerin yarışa eşit başlayabilmesini sağlar. Bu perspektiften bakıldığı zaman kota ayrımcı ya da kadınları kayırıcı bir yöntem değil aksine cinsiyetler arası eşitsizliği gören ve bu eşitsizliği düzeltici bir uygulamadır. KKTC Meclisince kabul edilmiş Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi sözleşmesi 4. maddesinde bu gibi geçici özel önlemlerin ayrımcılık olmadığını belirtmiştir.

Yukarıda da belirtildiği gibi kota geçici bir özel önlemdir. Geçici özel önlemden kastımız kota ile elde edilmesi temenni edilen eşitliğe ulaşıldığı takdirde bu mekanizmaları kullanma yönünde bir ihtiyacın ortadan kalkacağıdır. Cinsiyet kotasında amaç toplumsal cinsiyet eşitliğidir. Bunun başarılabilmesi için kota tek başına yeterli bir önlem değildir. Toplumsal dönüşümün de beraberinde gelebilmesi için toplumsal cinsiyet eşitliğini baz alan diğer politikaların da yürürlüğe konması gerekir. Ve bu politikaların üretilmesi içinse kadınların siyaset üretilen alanlara erişebilmesi lazımdır. Kadınların siyasette bulunduğu ülkelerde azınlıklar ya da engelliler gibi dezavantajlı gruplara yönelik çalışmaların daha fazla yapıldığı veya ülkemiz gibi yoğun çatışma geçmişi olan bölgelerde kadınların barış inşası ve uzlaşma konusunda daha yapıcı politikalar ürettikleri göze çarpmaktadır. Ayrıca, kadınların görev aldıkları yerel yönetimlerde sağlık, altyapı ve eğitim gibi alanlara yapılan yatırımlar daha fazla olmaktadır. İngiltere parlementosunda bütçe tartışmaları sırasında tampon vergisini gündeme taşıyanların İşçi Partisi’nin kadın milletvekilleri olması elbette ki tesadüf değildir. (iii)

Ülkemizde uygulanmaya başlayacağı şekli ile seçimlere yönelik kota uygulaması partilerin hazırlayacağı aday listelerine yönelik bir kota uygulamasıdır. Yani partinin kendi yönetim organları için herhangi bir zorunluluk getirmemektedir. Fakat şimdiye kadar değinilen noktaları göz önünde bulundurduğumuzda kotanın bütünlüklü bir etki yaratması için sadece halkoylamasına gidilen seçim listelerinde değil ilgili partilerin hangi siyaseti yürüteceğine dair karar üretilen yerlerde de kadın temsilini destekleyici kotalar bulunması gerektiği anlaşılacaktır.  Bugün KKTC Meclisi’nde temsil edilen dört partiden sadece Cumhuriyetçi Türk Partisi’nde tüzük gereği cinsiyet kotası uygulanmaktadır. (iv) Bu partilerin merkez yönetim kurulu ve parti meclisi gibi organlarını incelediğimizde bu organlarda bulunan kadınların oranı CTP MYK ve Parti Meclisinde tüzükte belirlenen minimum oran olan yüzde otuzda kaldığını, bunun TDP MYK ve Parti Meclisinde de yaklaşık yüzde otuz olduğunu görüyoruz. (v) Bu durum UBP içinse çok daha düşük. UBP Genel Yönetim Kurulunda hiç kadın üye bulunmuyor (vi) ve parti meclisindeki kadınların tüm parti meclisine oranı ise yüzde oniki (%12). (vii) Bu bilgiler ışığında kotanın tüzükte yer aldığı hallerde bile tüzükle öngörülen oran azami oranmış gibi muamele görmekte ve belirlenen miktarın üzerine çıkılamamaktadır. Dolayısıyla, kotanın geçici önlem olması özelliğini kaybetmemesi için aslında bu yöntemin doğrudan hedeflenen rakama endeksli olarak uygulanması gereklidir. Böylece daha kısa sürede istenilen demokratik ve eşitlikçi kültüre ulaşılabilir. Yani kısacası yüzde otuz yeterli değil, yüzde elli gereklidir.

Kısaca özetlemek gerekirse kota nüfusun yarısını oluşturan kadınların hak ettikleri oranda siyasi temsile ulaşıp uzun vadede hem kadınların maruz kaldığı toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini ortadan kaldırıcı siyaset üretilmesine katkı koymak hem de yaşadıkları ülkelerin daha demokratik ve kapsayıcı ülkeler olmasını sağlamak amacıyla tercih edilebilecek geçici özel bir önlemdir.  Ancak bu önlemin geçici olabilmesi nasıl uygulandığı ve başka hangi toplumsal cinsiyet eşitliği yöntemleri ile birlikte kullanıldığına bağlıdır. Nüfusun yarısını oluşturan bir grubun siyasette yarıdan az temsil edilmesinin kabul edilebilir olmadığı gibi, bu yönde yol açıcı özel yöntemlerin kullanılmasını sorgulamak veya gereksiz bulmak da aynı derecede kabul edilemez ve çağ dışıdır. Çünkü yıl 2016’dır. (viii)

 

 

Notlar
(i) Siyasal Partiler Yasası  49/2015
(ii)  http://www.ipu.org/wmn-e/world.htm (10/05/2016)
(iii)  http://www.theguardian.com/uk-news/2016/mar/16/mps-plan-budget-rebellion-against-tampon-tax (10/05/2016)
(iv)  CTP Tüzük Madde 49
(v) Toplumcu Demokrasi Partisi’nin 2015 yılında gerçekleştirdiği tüzük kurultayından önce bu partide de cinsiyet kotası uygulanmaktaydı.
(vi)  http://ubpkuzeykibris.com/haber_detay.asp?haberID=297
(vii)  Demokrat Parti için ilgili bilgilere ulaşmak mümkün olmadığından yer verilememiştir.
(viii)  Kanada Başkabakanı Justin Trudeau bakanlar kurulunun yarısını kadın bakanlardan oluşturmasının ardından aldığı ‘‘Neden?’’ sorusuna ‘‘Çünkü yıl 2015’’ diye yanıt vermiştir. (https://news.vice.com/article/because-its-2015-why-justin-trudeau-pushed-for-gender-parity-in-his-cabinet)

Bu haber toplam 20075 defa okunmuştur
Gaile 369. Sayısı

Gaile 369. Sayısı