1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Yılda 700 YENİ KAYIT”
“Yılda 700  YENİ KAYIT”

“Yılda 700 YENİ KAYIT”

Ülkedeki kanser vakaları sayısı gün geçtikçe artarken, doktorlar halen kanserle ilgili bir politikanın olmadığına işaret ediyor,  vakıflar ise bilinçli olmanın önemine değiniyor.

A+A-

Ülkedeki kanser vakaları sayısı gün geçtikçe artarken, doktorlar halen kanserle ilgili bir politikanın olmadığına işaret ediyor,  vakıflar ise bilinçli olmanın önemine değiniyor. Bu hastalıkla mücadele eden aileler ise yaşanmışlıklarını anlatarak, daha fazla duyarlılık istiyor

 'HALEN KANSER POLİTİKASI YOK' Tabipler Birliği Başkanı Özlem Gürkut, ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alan kanserle ilgili ülkenin bir politikası olmadığını ve kanseri engellemeye yönelik yasaların uygulanmadığını belirtti.

Kıbrıs’ın kuzeyinde her yıl 700’e yakın kişinin Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne ve derneğe “yeni kayıt” yaptırdığını ifade eden Kanser Hastalarına Yardım Derneği Başkanı Raziye Kocaismail, bu yıl, erkeklerde 250 civarı prostat kanseri, kadınlarda ise 200 civarı yeni meme kanseri görüldüğünü belirtti.

Bilinçlenmenin önemine işaret eden Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı Koordinatörü Övgü ince ise, sağlıklı beslenme ve kansere ilişkin toplumun eskisine oranda daha bilinçli olduğunu belirtti.

Fehime ALASYA

Ülkedeki kanser vakaları sayısı gün geçtikçe artarken, doktorlar halen kanserle ilgili bir politikanın olmadığına işaret ediyor,  vakıflar ise bilinçli olmanın önemine değiniyor.

Bu hastalıkla mücadele eden aileler ise yaşanmışlıklarını anlatarak, daha fazla duyarlılık istiyor.

Her yıl 700 civarında yetişkin ‘yeni kayıt’ olarak Doktor Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ başvururken, bu yıl erkeklerde 250 civarı yeni prostat kanseri, kadınlarda ise 200 civarı meme kanseri kaydı yapıldığı öğrenildi.

Kıbrıs’ın güneyinde ise her yıl yaklaşık 3 bin yeni kanser vakası saptandığı belirtiliyor…

Tabipler Birliği Başkanı Özlem Gürkut, ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alan kanserle ilgili olarak ülkenin bir politikası olmadığını ve kanseri engellemeye yönelik yasaların uygulanmadığını işaret ederken, 4 Şubat Dünya Kanser Bilinçlenme Günü’nde YENİDÜZEN’e konuşan aileler ise daha fazla duyarlılık istiyor.

 


Kanser Hastalarına Yardım Derneği (KHYD) Başkanı Raziye Kocaismail:

“Kadınlarda akciğer, erkeklerde prostat kanseri çok yaygınlaştı”

Kıbrıs’ın kuzeyinde her yıl 700’e yakın kişinin Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne ve Kanser Hastalarına Yardım Derneği’ne (KHYD) “yeni kayıt” yaptırdığını anlatan Dernek Başkanı Raziye Kocaismail, erkeklerde bu yıl 250 civarı prostat kanseri, kadınlarda ise 200 civarı yeni meme kanseri görüldüğünü belirtti.

Kocaismail, prostat kanserinin yıllardır önde giden meme kanserini geçtiğini, erkelerdeki akciğer kanserinin dahi üzerinde seyrettiğini kaydetti.

Bu durumu kadınlardaki bilincin giderek yayınlaşmasına bağlayan Kocaismail, “Erkekler sağlığa çok önemsemiyor, kadınlar daha duyarlı, rutin kontrollerine önem veriyor, ertelemiyor” dedi. 

Akciğer kanserinin kadınlarda da artık ön sıralara geçtiğini anlatan Kocaismail, bu durumda sigara tüketimi ile ilgili çalışmaların hız kazanacağını anlattı.

Ülkede hala kanser hastalarının durumuna dair istatistikî bilgi içeren çalışanların bulunmadığına değinen Kocaismail, çalışmaların ‘seçim yoğunluğu ve yasaklarına’ takıldığını ifade etti.

“İstatistikî bilgi içeren çalışanlarımız yok”

Yetişkin kanser hastaların sayısı ve bilgilerine dair sağlıklı kayıtların bulunmadığına dikkat çeken Kocaismail, bu yöndeki çalışmaların seçim yasakları ve seçim dolayısıyla yürütülen yoğun çalışmalara takılacağını işaret etti.

Kocaismail, şöyle devam etti: “Şu anda kayıt tutmakta ilgili merci kim olacak bilmiyoruz. İvedilikle yapılmasını isteyeceğiz. Ama sanırım bu da seçim yasakları ve yoğunluğuna takıldı. Sanırım seçimden sonra buna odaklanılacak. Hükümette ise hangi parti isterse olsun bu itiraz edilmeyen, ivedilikle çözülecek olan bir konudur.

Şu anda sayıyı biliyoruz ama kategorilerini bilmiyoruz. İstatistikî bilgi içeren çalışanlarımız yok. Bunu tüm yönüyle ele alamıyoruz, hastalar hangi bölgeden, çalıştıkları ortam nasıl, kadın-erkek oranlarındaki artışı gibi istatistikleri görmemiz gerek ama maalesef göremiyoruz…”

“Artık kadınlarda da akciğer kanseri ön sıralara oturdu”

Toplumdaki bilincin yayılmasından eğitime kadar birçok yönüyle ve daha sıkı çalışmalarla ele alınması gerektiğini anlatan Kocaismail, günlük yaşamdan örneklerle durumun vahamiyetini ortaya koydu…

Kocaismail özetle şunları dile getirdi:

“Her yıl 700 civarında yeni hasta kayıt oluyor. Erkeklerde prostat, kadınlarda meme kanseri çok yaygın. 170-200 meme kanseri kadın vakası her yıl yeni kayıt alıyoruz.

Prostat kanseri ise bu yıl kadın hastalarda öne geçmeye başladı. Erkekler sağlığını çok önemsemiyor, kadınlar daha duyarlı, rutin kontrollerine önem veriyor, ertelemiyor. Geçmiş yıllara göre prostat kanseri çok yaygınlaştı.

Artık bu yönde çalışmalar yapacağız. Geçmiş yıllarda akciğer kanseri daha yoğundu. Ama bu oran değişti. Artık kadınlarda da akciğer kanseri ön sıralara oturdu. Bunda da sigara tüketmemenin önemi yeniden gündeme getirilecek. Gençler bundan nasıl uzak duracak çalışmalar yapmalıyız. Ağaç altında köşe bucaklarda sigara içen öğrenciler görüyoruz, artık bu öğrenciler bakışlara da aldırmıyorlar, çekinmiyor, korkmuyor...

Erkekler de 200-250 civarında yeni kanser vakası çıktı.”

Erken teşhis çok önemli…

Kadınların erkeklere kıyasla daha bilinçli olduğunu, bunun da giderek yayıldığını anlatan Kocaismail, bu bilincin erkeklerde daha düşük olduğu için prostat kanseri vakalarının arttığını kaydetti. Tüm bu kanser çeşitlerinin erken teşhiste kurtarılacak olan hastalıklardan oluştuğunu belirten Kocaismali, “Bu yüzden bilinç yayılırsa, hasta sayısı düşerse bu bizim başarımız olacaktır.” dedi.

 


Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı Koordinatörü:

“Toplum bilinçlendikçe duyarlılık da artıyor”

Toplumdaki bilincin geçmiş yıllara kıyasla arttığını belirten Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı Koordinatörü Övgü İnce, bununla birlikte duyarlılığın da geliştiğini kaydetti.

Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı’nda şu anda 79 kayıtlı üye çocuk bulunduğunu ifade eden vakıf Koordinatörü İnce, onlara maddi manevi her türlü destek vererek yanlarında olmaya çalıştıklarını belirtti.

Hem tedavi süreci hem de bu süreçten sonra çocukların topluma kazandırılmasını amaçladıklarını ifade eden İnce, “Elimizden geldiğince ihtiyaçlarına yetişmeye çalışıyoruz. Bakış açımızda hem tedaviye başlama süreci, hem sonrası çocuğun topluma kazandırılması en büyük amaçlarımızdan biridir. Çocukların her türlü maddi yardımına, yurt dışında tedavi görüyorlarsa ev kira yardım desteği konularında ailelerine yardımcı oluyoruz. Üniversiteye giden çocuklarımıza da eğitim, destek bursu veriyoruz, gitmeyenlere ise dıştan eğitim, her ay dershane veya ihtiyaç doğrultusunda özel ders desteği veriyoruz. Tedavi süreci uzun olduğu için bu desteğimiz eğitimlerinde de sürüyor, vakıf olarak aile ve çocuğun her zaman yanındayız.” şeklinde konuştu.  

“Yardım ederken sorgulayıcı olunmalı…”

Bilinç konusunun önemine her açıdan değinen İnce, öncelikle yardım bağışında bulunan hayırsever vatandaşların daha bilinçli ve sorgulayıcı olması gerektiğini işaret etti. Makbuz karşılığı yardım yapılması gerektiğini anlatan İnce, şüpheli durumlarda ilgili dernek veya kaymaklığa haber verilmesi gerektiğini ifade etti.

“Toplum yavaş yavaş bilinçlendikçe hastalara karşı olan duyarlılık da artıyor”

Çocukluk çağı kanserlerinin çok hassas bir konu olduğunu kaydeden İnce, bilincin arttıkça duyarlılığın da yaygınlaştığını dile getirdi.

Yapılan çalışmalardan da özetle bilgi veren İnce, şöyle devam etti:

“Okullarda, eğitimler, seminerlerle destek vermeye çalışıyoruz. Çeşitli afiş, slogan veya yarışmalarla bilincin yayılması için çaba sarf ediyoruz. Bilincin yayılması için tüm bunlar çok önemli. Genç nesillerin bilinçlendirilmesi çok önemli…

Maske neden takılmalıdır? Konusu çok önemli, bunu korunmak için takıldığını anlatıyoruz. Bu konuda bilinç yayılmaya başladı.

Çocuklar artık maske mikroplardan korunmak için diyor. Eskiden kanserin K’si bile kullanılmazken, günümüzde artık insanlar bunu konuşuyor. Sağlıklı beslenme kanser konuşlarında artık halkımız çok daha bilinçli. Eskiden ailelerde korkular vardı. Kanser ‘amansız hastalık’ vb çeşitli terimlerle nitelendiriliyordu. Bunlar hem hastaları hem de hasta yakınlarını üzen ve kullanılmaması gereken kelimelerdir. Burada da basın yayın organlarına büyük iş düşüyor. Toplum yavaş yavaş bilinçlendikçe hastalara karşı olan duyarlılık da artıyor.”

 


Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut:

“Kanserle ilgili politika yok”

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut, ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alan kanserle ilgili olarak ülkenin bir politikası olmadığını ve kanseri engellemeye yönelik yasaların uygulanmadığını belirtti.

Dünya Kanser Günü vesilesiyle yayınladığı bildiride Gürkut, “Hala güncel kanser verilerimizi oluşturacak, bu veriler ışığında ülkemize ait kanser politikaları geliştirecek, tarama programları yapacak, eğitimler verecek bir birim oluşturulamamıştır” dedi. 

Gürkut, Cumhuriyet Meclisi’nden Kanserin Bildirimi Zorunluluğu Yasası geçmesine rağmen yasada atıfta bulunulan  “Kanser İzleme Denetleme ve Eğitim Merkezi” için Sağlık Bakanlığının teşkilat yasasında düzenleme yapılmadığını bu nedenle kanser verilerinin güncellenmesi veya kanser politikası oluşturacak Merkezin faal olmadığını vurguladı.

Tütün ve Tütün Ürünlerinin Zararlarından Korunma Yasası yürürlükte olmasına rağmen uygulamada ciddi sorunlar yaşandığına dikkat çeken Gürkut, “Kapalı alanlarda tütün ve sigara kullanımına devam edilmekte, denetim ve yaptırım eksiklikleri yaşanmaktadır” dedi.

Sağlıklı beslenme  ve hareketli yaşam tarzı edinme sadece kanserde değil kalp damar hastalıkları, diyabet gibi önemli diğer kronik hastalıkların azaltılmasında önemli olduğunu kaydeden Gürkut, bunun için toplumun tüm kesimlerinin işbirliği içinde çalışılması gerektiğini vurguladı.

Gıda güvenliğindeki eksikliğe de işaret eden Gürkut, “tarladan çatala” denetimin halen sağlanamadığını da vurguladı.

Karaciğer kanserine neden olan Hepatit B Virüsüne karşı ve rahim ağzı kanserine neden olan Human Papilloma Virüsüne (HPV) karşı koruyucu aşı uygulamalarına bütün vaatlere rağmen henüz başlanamadığını belirten Gürkut, “Ülkemiz insanının özellikleri ve durumuna en uygun, bilimsel verilere dayalı erişkin aşılama programını oluşturulmuş,  uygulamaya geçirmek üzere Sağlık Bakanlığı’na takdim etmesine rağmen uygulamaya geçirilmemiştir” dedi.

Risk grubunun taraması yapılamadı

Toplumdaki tüm risk grubunu oluşturan bireylerin taramasınahala daha başarılamadığını kaydeden Gürkut, “Kanser erken tanısına yönelik kullanılan cihazlarda yetersizlik veya yoğunluk nedeni ile tarama amaçlı başvuran bireylere ise ya hiç hizmet verilememekte veya çok uzun zaman sonraya randevu verilmektedir” dedi.

Gürkut, ayrıca dünyada ve Kuzey Kıbrıs’ta en sık görülen kanserlerden birisi olan akciğer kanserine yönelik, risk grubunu oluşturan kişilerin taranması için Sağlık Bakanlığı’nı çalışma yapmaya çağırdı.

Erken tanı cihazları için bağış kampanyası başlatıldı

KTTB tarafından kanser erken tanısında ve tedavide kullanılan cihazların devlet hastanelerine alınması amacıyla bağış kampanyası başlatıldığını kaydeden Gürkut, geliri kampanyaya bırakılacak olan 
Neriman Atai’nin“Hikayem” isimli kitabın tüm kitapçılarda satışta olduğunu; Dr. Gülsen Bozkurt ve Prof. Dr. Erol Baysal’ın  Talasemi Sendromları isimli kitapları ve Mehmet Barışsever’in  Kıbrıs’ta Sıtma  Mücadelesi Mehmet Aziz ve Arkadaşları adlı kitabın da KTTB’de satışa olduğunu kaydetti.

Gürkut, Telsim ve Turkcell hatlarından YARDIM yazıp 5882’e SMS atarak bir defaya mahsus 10 ₺ bağışta bulunulabileceği; Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası ve Türkiye İş Bankasında bağış hesaplarına da bağış yapılabileceği kaydedildi.

Dünyada kanser

Kanser tüm dünyadaki ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer aldığını kaydeden Gürkut, “2018 yılında dünyada 9.6 milyon insan kanser nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Dünyada gerçekleşen her altı ölümden birisinin nedeni kanserdir. Kansere bağlı ölümlerin yüzde 70’i düşük-orta gelirli ülkelerde gerçekleşmiştir” dedi. 

Dünyada görülen kanser vakalarının üçte birinin yaşam tarzındaki hatalara bağlı olduğuna işaret eden Gürkut bunların, fazla kilo, yetersiz meyve ve sebze tüketimi, yetersiz fiziksel aktivite, tütün kullanımı ve alkol kullanımı olduğunu ifade etti.

Gürkut, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sırasıyla en sık görülen kanser vakalarının, Akciğer kanseri (2.09 milyon vaka), meme kanseri (2.09 milyon vaka), kolorektal kanserler (1.8 milyon vaka), prostat kanseri (1.28 milyon vaka) ve mide kanseri (1.03 milyon vaka) olduğuna işaret etti.

Tütün kullanımı en önemli neden

Tütün kullanımının en önemli kanser nedeni olduğunu, kansere bağlı ölümlerin yaklaşık olarak yüzde 22’sinden sorumlu olduğunu kaydeden Gürkut, “Yani kanser nedeniyle ölen her beş kişiden biri tütün kullanımına bağlı olarak hayatını kaybetmektedir” dedi.

Gürkut, kansere neden olan enfeksiyonlar (Hepatit, Human Papilloma Virüs yani HPV gibi) düşük ve orta gelirli ülkelerde görülen kanserlerin yüzde 25’inden (4 kanser vakasından 1’i) sorumlu olduğunu, 
düşük ve orta gelirli ülkelerin her beş tanesinden sadece bir tanesinin kanser politikaları geliştirecek yeterli veriye mevcut olduğunu belirtti.

Kıbrıs’ın güneyinde de artış var;

Yılda 3 bin yeni vaka

Öte yandan Kıbrıs’ın güneyinde ise her yıl yaklaşık 3 bin yeni kanser vakası saptandığı belirtiliyor…

Kıbrıs Sağlık Bakanı Konstantinos Yoannu, yakın geçmişte yılda yaklaşık 3 bin yeni kanser vakası saptadıklarını açıklamıştı.

Kıbrıs’ın güneyindeki Alihtia gazetesinde çıkan habere göre, Yoannu Proton Tedavisi Yöntemi konulu bir panelde yaptığı konuşmada, son yıllarda kanser vakalarında gözle görülür bir artış eğilimi kaydedildiğini, bunun gerek kanser hastalarını, gerek ailelerini gerek Sağlık Sistemi’ni gerekse ülke ekonomisini olumsuz etkilediğini söylemişti…

 


Kanserle mücadele eden çocuk sayısı da azımsanamayacak kadar fazla… Çocuk Onkoloji Bölümü’nde YENDÜZEN’e konuşan anneler, daha fazla destek istedi.

8 yaşındaki Muhammet Emin Sungur’un annesi Hacer Sungur:

“Çocuğu bırakıp işe gitmek zorunda kaldığı zamanlar oluyor…”

Kemik ve yumuşak doku kanseri nedeniyle bir yıldır Dr. Burhan Nalbanatoğlu Devlet Hastanesi’nde tedavi gören oğlunun kimi zaman yanından ayrılarak çalışmak zorunda kaldığını anlatarak, çalışan annelere devletin ödenekli izin konusunda çeşitli kolaylıklar yapılması gerektiğini belirtiyor.

Oğlunun hastalığının nasıl ortaya çıktığını anlatan anne, en çok da yurt dışındaki tedavi için geçirdikleri sürelerde zorlandığını anlattı.

Anne Sungur, “Bir gün okuldan eve ayak ağrısı ile geldi, doktora gittik, ayağı şişmişti. Kemik üzerine yerleşen bir kanserdi. Önceleri erkek çocuğudur, çok hareketlidir ne olacak diye düşündük aldırmadık ama çok geçmeden gerçeği öğrendik. Bizi acil Türkiye’ye gönderdiler. Bu bir yıllık sürede birkaç kez İstanbul’a gittik. Kimi zaman 1 hafta kimi zaman bir ay orada kaldık. Orada ameliyat oldu. İstanbul’da ben ve oğlum yalnızdım. Bir küçük çocuğum daha var, o da 1 buçuk yaşında…” dedi…

Eşi Esentepe Belediyesi’nde çalışan Sungur, bir yandan da ekonomik sıkıntılar çektiklerini ve bu süreçte çalışmak zorunda kaldığını da anlattı. Sungur, şöyle devam etti:

“Küçük oğlumu bakıcıya bıraktım. Bir yıldır hastanede tedavi görüyoruz, burası benim evim gibi oldu. Bu süreçte bana eşim ve kız kardeşim destek çıkıyor. Eşim belediyede çalışıyor. Maaşları düzensiz, ekonomik durumumuz kötü, çalışmak zorundayım. Bir aile yanında temizlik yapıyordum, beni idare ettiler, yine de ara ara işe gidip geliyorum. Çocuğumu bırakıyorum, gitmek zorundayım. Küçük oğlumla geçiremediğim zamanları ise hiç dile getirmiyorum…” diyor.

“Devlet bu tarz işlerle ne aileleri ne de personelleri yıpratmamalı”

Çocuk Onkoloji Bölümü’nden, oradaki doktor ve hemşirelerden memnuniyet getiren Sungur, ilaç temini konusunda bazı sıkıntılar yaşandığını belirtti.

Sungur, “Burası evimiz gibi, doktorlar, hemşireler çok iyi. Bazen ilaç bulmakta zorlandıklarını duyuyoruz. Devlet bu tarz işlerle ne aileleri ne de personelleri yıpratmamalı.” dedi.

“Herkes duyarlı olmalı”

Ailelerin, kanser hastası çocuklar konusunda kendi çocuklarını bilinçlendirmesi gerektiğine dikkat çeken Sungur, “Biz de bu işin içine girmeden önce neler yaşandığını, çocuklara veya aileler nasıl davranılacağını bilmiyorduk. Nasıl konuşulacağını bilmiyorduk. Acıyor, acılı ifadeler kullanıyorduk. Bu çok yanlış. İnsanlar çocuklarımıza doğru yaklaşmıyor. Herkes duyarlı olmalı.” şeklinde konuştu.


“Sürekli psikolojik destek, düzenli aktiviteler şart…”

2014 yılının Mayıs ayından beridir 10 yaşındaki kızı Nefes ile mücadele veren Nihal Cesuroğlu, yıllardır yaşadıklarından esinlenerek birçok önemli konuyu dile getirdi.

Almanya, Amerika, Türkiye gibi ülkelerde de zaman zaman tedavi gören küçük Nefes, üçüncü kez nükseden Nöroblastom tedavisi için Nalbantoğlu Hastanesi’nde Amerika ile birlikte yürütülen tedavisini sürdürüyor. Annesi Nihal Cesuroğlu, altı aylık bu sürecin ardından 2 yıl da koruyucu tedavi görecek olan Nefes için yıllardır seferber olmuş durumda.

Nefes’in şu an okula devam edemediğini ifade eden Anne Nihal Cesuroğlu, “Sanırım uzunca bir süre de kendi okuluna devam edemeyecek. Saçları yeniden döküldü, maske ile dolaşmak durumunda. Artık aklı kesiyor, bu halde görünmek istemiyor, düşüncesiz yorumlara tepki gösteriyor. Bu onu üzüyor.” diyor.

Nefes’in hastane bünyesindeki eğitime devam edeceğini kaydeden Cesuroğlu, bundan duyduğu memnuniyeti dile getiriyor.

“Sürekli psikolojik destek, düzenli aktiviteler şart…”

Hastanede olması gereken bazı konulara dikkat çeken Cesuroğlu, “Hastanede sürekli bir psikolojik destek, düzenli aktiviteler, etkinlikler olmalı. Aileler talep etmeden kapıyı çalıp çocukların-ailelerinin düzenli olarak hatırını çalan psikologlar olmalı. Buradaki anneler sabaha kadar uykusuz kalıyor, yoruluyor, ama gündüz de tüm gün çocuklarıyla oyun oynamak için canını dişine takıyor. Burada olan yardımcılar, oyun ablaları olsa çocuklarla ilgilenecek, çocuklar sıkılmayacak, anneler biraz dinlenecek. Çocuklarımız tüm gün telefonda ve televizyonda vakit geçiriyor, çok fazla seçenekleri yok. Artık oyun çağında değiller, sıkılıyorlar… Saraçoğlu elinden geleni yapıyor ama yeterli değil.” diyor.

“Bürokrasiyi aşmak gerçekten güç…”

Ülkedeki en büyük sıkıntılardan birinin de bürokrasi olduğuna değinen Cesuroğlu, “Kimi zaman evrak götür getirleri, kimi zaman ilaç temini için çeşitli girişimler, kimi zaman kurul işlemeleri derken aileler bu git gellerle de yıpranıyor. Bürokrasiyi aşmak gerçekten güç…” şeklinde konuştu.  

Bu haber toplam 3317 defa okunmuştur