YILIN 3. ÇEYREK ENFLASYONU AÇIKLANDI. PAHALILIK DEVAM EDİYOR
İstatistik Kurumu, Eylül ayı enflasyonunu, yüzde 3.27 olarak açıkladı. Aralık ayına göre, 9 aylık enflasyon da, yüzde 63.64 oldu. Bu bağlamda, yıllık enflasyon ( Geçen Eylül’ den bu Eylül’e) yüzde 81.22’ ye ulaştı.Bu trend devam ettiği taktirde, yıl sonuna kadar, çok daha yüksek enflasyona ulaşma riski de mevcut.
Yıllık bazda, gıda enflasyonu yüzde 71.98, Sağlıkta yüzde 90.64, eğitimde yüzde 113.81 olarak gerçekleşti. Ayrıca bu ay, ana harcama grupları itibariyle bir önceki aya göre en yüksek artış yüzde 17.89 ile eğitim ana grubunda gerçekleşti.
Türkiye’de ise, Eylül ayı enflasyon oranı yüzde 4.75, yıllık enflasyon oranı yüzde 61.53 olarak gerçekleşti. Aralık ayına göre 9 aylık toplam enflasyon ise, yüzde 49.86 oldu.
Ayni para birimi kullanmamıza rağmen, Türkiye’ den çok daha pahalı olduğumuzu yıllık enflasyonlar arasındaki yüzde 20 civarındaki fark net olarak göstermektedir.
Ülkemizde, mal ve hizmetlere yapılan zamlar devam ediyor. Döviz kurlarındaki yükseliş, pahalılığı ve enflasyonu tetikliyor. Bu durum, halkı perişan etmiş durumdadır.
Son dönemde, Elektrik, akaryakıt, gaz başta olmak üzere, gıda, ilaç, eğitim ve tüm mal ve hizmetlere yapılan zamlar, enflasyonu daha da yükseltiyor.Enerji fiyatları artınca girdi maliyetleri de artınca, sektörler de zor duruma düşüyor, böylece onlar da ürettikleri mal ve hiametlere zam yapıyor.Böylece piyasadaki pahalılık ve enflasyon kısır döngü içinde yükselişe devam ediyor.
Öte yandan, 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarını kapsayan açlık sınırı da, Eylül ayı sonunda, aylık 17 bin 74 TL’ ye yükseldi. Asgari ücret ile açlık sınırı arasındaki fark da, 1324 TL’ye çıktı.
Gıda harcamalarına bile yetmeyen asgari ücretle, dar gelirliler, elektrik, kira, akaryakıt,su, telefon, temizlik, sağlık v.b diğer harcamalarını nasıl ödeyecektir? Temmuz ayında asgari ücret belirlendiğinde, açlık sınırının biraz üstündeyken, geçen sürede, gelen zamlarla birlikte, asgari ücretin satın alma gücü erimiştir.
Böylesine yüksek enflasyon dönemlerinde, yapılması gereken, 6 ayda bir yapılan maaş artışlarını, 2-3 ayda bir yapmaktır. Hükümet, 2024 yılından itibaren maaş artışlarını 4 ayda bir yapacağını açıkladı.Yeterli değil ama, umarım, hayata geçirirler.
Keşke Hükümet, ülkede dövizle fiyatlanan mal ve hizmetler gibi, vatandaşın gelirlerini de istikrarlı para birimine endeksli muhasebe sistemine geçirmek için adım atsa..Alın size köklü bir çözüm önerisi..
Maliye gelirlerinin düşeceği, maaşları ödeyemeyeceği kaygısıyla, Hükümet, kdv, fon indirimlerini ve gümrüklerde kur sabitlemesini yapmamaktadır.Bu yapılmazsa, piyasa nasıl ucuzlayacaktır?
Yapılan okkalı zamlar, enflasyonu yükseltmekte ve kamu çalışanlarına, emeklilerine, sosyal sigorta emeklilerine yapılan hayat pahalılığı ödeneğini artırmakta ve böylece bütçe açıklarını da büyütmektedir.
Bütçe açıklarını, yapılan gereksiz geçici istihdamlar, bürokrat değişimleri, dış seyahatlar ve ek mesai giderleri de de artırmaktadır.Bütçe yetmediği için, Hükümet, ek bütçe yapmak zorunda kalacaktır.
Hayatı ucuzlatmak ve enflasyonu dizginlemek için, Hükümet, akaryakıt, elektrik zamlarını halka daha az yansıtmalı, gerekli kdv, fon indirimlerini ve ithalatta kur sabitlemesini süratle yapmalıdır.
Yaşanan yüksek enflasyon ve satın alma gücünün düşmesinden dolayı, maaş, emekli maaşları, ve asgari ücrete yapılan artışlar anlamını yitirmekte,yoksullaşma artmakta ve dar gelirlilerin borçları günden güne çoğalmaktadır.
Hükümet, pahalılık, enflasyon ve yoksullukla mücadele, bütçe disiplini, sürdürülebilir ekonomik büyüme, işsizlik, eğitim, sağlık ve elektrik sorunlarını çözecek politikalara öncelik vermelidir.
Plan veya programı olmayan bir Hükümet, okyanusta, pusulası olmayan bir gemiden farksızdır.Ülkemizde yaşanan birçok sorun, bunları çözecek plan ve program yapılmadığı için, çözümsüz kalmaktadır.