1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Yıllarca geleneksel yapı içinde kalarak, oraya ait olmadığımı anladım”
“Yıllarca geleneksel yapı içinde kalarak, oraya ait olmadığımı anladım”

“Yıllarca geleneksel yapı içinde kalarak, oraya ait olmadığımı anladım”

Kuşkusuz sahnede izlediğim en etkili kadın oyunculardan biriydi Güneş Kozal. “Bir Hatıra Bir Siz” oyunu ile ilk kez izleme fırsatı bulduğum sanatçı, beni adeta kendine kilitlemeyi başardı. Oyunu oynamıyor adeta yaşıyordu.

A+A-

Simge ÇERKEZOĞLU

Kuşkusuz sahnede izlediğim en etkili kadın oyunculardan biriydi Güneş Kozal. “Bir Hatıra Bir Siz” oyunu ile ilk kez izleme fırsatı bulduğum sanatçı, beni adeta kendine kilitlemeyi başardı. Oyunu oynamıyor adeta yaşıyordu. Alışkın olduğumuz tiyatro yapısının çok dışında, çok daha çağdaş ve gerçekçiydi. Aynı oyun defalarca izlenebilir, her seferinde farklı duygular yakalanabilirdi... Kasım ayı boyunca her Cumartesi Arabahmet Kültür Evi’nde sahnelenecek oyun, mutlaka izlenmeli. Ben mutlaka yeniden izleyeceğim...    

 

“Akademi ve sahnenin karıştığı hayatın içine düştüm”

Güneş Kozal tiyatroya olan ilgisinin hayli geçmişe, çocukluğuna dayandığını anlatıyor. bu tiyatro sevgisi, merakı kendisini alanında doktora yapmaya kadar ilerletiyor.

“80’li yıllarda Kıbrıs’a birçok ekip geliyordu. Devlet ve belediye tiyatrosunun oyunları, şiir dinletileri... Özellikle annemle bu aktivitelere katılırdım. Tüm bu izlediklerim, dayanamayıp tanıştıklarım oldu. Müşvik Kenter de bu kişilerden biriydi. Bir Garip Orhan Veli oyununu izlemiş, hiç unutmam, ardından kendi başıma kulise gitmiştim. Yıllar sonra Bakırköy Belediye Tiyatrosuna başladığımıda Müşfik Kenter orada genel sanat yönetmeniydi. Onunla yeniden birarada olmak çok heyecanlıydı. Beni hatırlamıştı. Bu şekilde birçok şey izleme fırsatı bulduğum için, sanırım içime ateş düştü. Böylece Lefkoşa Belediye Tiyatrosu gençlik ekibindede bulundum. Babaannemin evi ile tiyatro karşılıklıydı. Benim çocukluktan bu yana tiyatro binası zaten oyun alanımdı. Böylece hazırlanıp Bilkent Üniversitesi’ne gittim. Tiyatro okudum. Yetmedi, eksiklik hissettim, yüksek lisans yaptım. Zaman içinde kurum tiyatrosunda çalışmak istemediğimi anladım. Dünyada bundan başka bir tiyatro yapıldığını fark ettim. Bu arada doktora yapmaya da karar verdim. Bir taraftan oyun çıkarıyor, bir yandan da doktora yapıyordum. Akademi ve sahnenin karıştığı hayatın içine düştüm. Tüm bunlar mesleğe dair merakımdan oldu.”

 

“Kendime eski düzenin içinde yer bulamadım”

İstanbul, Bakırköy Belediye tiyatrosunda çalıştıktan sonra aslında bir kuruma ait olmadığını farkettiğini söyleyen Güneş Kozal, bu durumu şöyle izah ediyor. 

“Kurumda çok kalıplar ve yerine getirmek zorunda kaldığınız sorumluluklar var. Toplumun üzerine bir kültür inşaa etmek gerekiyor. Özellikle Türkiye’de tiyatro yapıyorsanız klasikleri ve Türk dünyasını bildirmekle yükümlüsünüz. Oysa bağımsızlaştığınız zaman çağınıza ait şeyleri daha kolay ortaya koyabiliyorsunuz. Ben kendime eski düzenin içinde yer bulamadım. Orada çok geleneksel, tutucu bir düzen vardı. Yıllarca geleneksel yapının içinde kalarak, aslında oraya ait olmadığımı anladım.”

 

“Bir Hatıra Bir Siz Kasım ayı boyunca her hafta Arabahmet sahnesinde”

Akademisyenlik iğne ile kuyu kazmak demektir diyor Kozal, insanın alanında derinleştikçe derinleşmesi en dibe inmesi gerektiğini anlatıyor. Kıbrıs’ta yeni yeni projelerde yer almaya başlayan sanatçı, Bir Hatıra Bir Siz’deki performansı ile izleyenleri çokça etkilemeyi başarırken, isminden hayli söz ettirdi. Benim için unutulmaz bir oyundu. Yeniden izlemek için sabırsızlanıyorum.

“Bir Hatıra Bir Siz sahne üzerinde adada yaptığım ilk proje oldu. Yedi yıl aradan sonra, kendimi sahneye atabildim. Kendimi gerçekleştirebildim diyebilirim. Projenin devamı geldi. 26 Ekim’de Mağusa’da sahnelenecek. Kasım ayı boyunca da her Cumaertesi gecesi Arabahmet Kültür Evi’nde sahnelenecek. Ardından daha geniş kadroyla, yeni bir oyun projemiz var.”

 

“Oyunda gerçek dediğimiz şeyin içinde kalmaya çalıştım”

Bir Hatıra Bir Siz oyununun kendisinde bıraktığı etkiyi de doğrusu merak ediyorum.

“Bir Hatıra Bir Siz kendime, oyuncu olarak meydan okumaydı. İlk defa hayal ettiğim şeyi deneme fırsatım oldu. Sahne üzerinde conservatif şekilde çalışırken hep en mükemmele ulaşmak, kontrolsüz şeylerin önüne geçmek, hep kontrollü olmak zorundaydım. Ne söylediğimi ne yaptığımı her zaman bileyim, gerçek bir karakterin derinliğine ineyim, onun her şeyini bileyim, hatta o olmaya soyunayım gibi, duygu vardı. Aslında sahne üzerinde yaptığımız ilizyona dönüşüyor. Bir Hatıra Bir Siz, ses anlatı performansı olduğu için, bazı izleyenler onu Sevim Burak karaktyeri gibi algılamasına rağmen, aslında orada tek bir karakter hatta karakter biler yok. Sürekli anıların, anların bir bedene mussalat olmuşluğu ve oradan konuşulmuşluğu var. Tabii nerede ne söyleyeceğimi, nereye gideceğimi çalıştık. Bunun yanında o mealde başka bir şey bana gelirse de oyun onu bırakmama olanak sağladı. Benim her an bir halin içine girmeme neden oldu. Aslında ben de bilir bilmez noktada oyunu oynadım, gerçek dediğimiz şeyin içinde kalmaya çalıştım. Dışarıdan gelen etkiyi, kendimden gelen etkiyi değerlendirmekle ilgili o bedenin, o ruhun, o halin bende yarattığı etkiyi değerlendirmemle ilgili fırsatı sundu. Oynadığım hiçbir oyun biribirine benzemedi. Hepsinde çok farklı detaylar, başka anlar var. Hep bir canlı an, oyuncuda hep bir diken üstünde olma hali olan bir oyun. Tam aradığım, doktora tezimde de tartıştığım buydu. Sahnede de bunu gerçekleştirme fırsatı buldum.”

1-297-001.jpg

“Sofra filmi hakkıyla yapılan proje oldu”

Son projesi yönetmenliği Uygar Erdim’e ait bir kısa film, Sofra. Güneş Kozal filmde, başrolde Kıbrıslı bir kadın karakteri canlandırıyor.  

“Uygar Erdim 101. Oda ismi ile bir seslendirme tiyatrosu yapmıştı. Biz de bu süreçte Osman Ateş artacılığı ile tanıştık. Mezun ve mezun olmak üzere olan öğrencilerimizle çalıştık. Çok güzel bir metindi, beni çok etkiledi. Adada böyle birinin olması beni çok mutlu etti. Onun zihninde hep bir hikaye vardı. Savaştan bahsetmeyen, insan üzerinden savaşı anlatan bir hikayeydi bu... Sonuçta bu hikayeyi kısa film olarak metne döktü, bana geldi. Bir kadının kurduğu sofra üzerinden ilerleyen bir konusu var. Çok etkileyici hikaye... İnsanın kalbine dokunuyor. Elbette yapım aşaması zorlu geçti. Profosyonel çekim yapabilme bağlamında hiç kolay değildi. Görüntü, ışık, ses olarak çok içime sinen bir proje oldu. Hepimizin de içine sindi, hakkıyla yapılan proje oldu. Güneyden de oyuncuların olduğu iki toplumlu bir film ve ilk gösterimi 13 Ekim’de Limasol’da Uluslararası Kısa Film Festivali’nde yapıldı. ”

 

“Kendimi Kıbrıs gerçekliğine taşımak, hayatımın en zor işiydi”

“İstanbul’da dizi ve reklamlarda oynamıştım. İki de filmde rol almıştım. İlk kez bir kısa filmde oynuyorum. Bu kadar ağır ilk ana rolüm. Genelde yan rollerde oynamıştım. Televizyon, dizi çok da tercih ettiğim bir şey değildi. Sahnede olmak her zaman benim tutkumdu. Bu kısa film beni çok heyecanlandırdı. Çok özel bir kadının rolünde, Kıbrıs ağzı ile bu rolü oynadım. Kıbrıslı bir kadını canlandırıyorum. Tabii ki gündelik hayatımda Kıbrıslıyım. Öyle konuşuyorum ama sahnede resmi Türkçe’yi en mükemmel şekilde kullanmam lazım diye kodum var. O nedenle öncesinde çok prova yaptık. Ben fazla düzgün konuşuyordum. Kendimi Kıbrıs gerçekliğine taşımak, hayatımın en zor işiydi.”    

1-299-001.jpg

Bu haber toplam 2270 defa okunmuştur