1. YAZARLAR

  2. Erdinç Gündüz

  3. Yine eşcinsellik konusu...(Ve nokta)...
Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

Yine eşcinsellik konusu...(Ve nokta)...

A+A-

 

Çok ilginç... ‘Eşcinsellik’ başlıklı son yazım şimdiye kadarki yazılarım arasında en yüksek okuyucu sayısına ulaşanı oldu.  Çok  ‘bilimsel’ bir yazı olduğundan değil.  Bunun başka  birkaç nedeni olabilir. Birincisi, konunun, kamuoyunda sandığımızdan çok daha fazla tartışılmakta olması.  İkinci neden:  Kararsızlar var. İlgili yazıları okuyup okuyup bir karara varmaya çalışıyorlar... Üçüncü neden:  Beni tanıyanlar, bu konudaki düşüncelerimi çok merak ettiler...

     ***

Eşcinseller, her toplumda olduğu gibi bizim toplumuz içinde de hep var oldu. Eskilerde de vardı şimdi de var.
Ben, Lefkoşa’da büyüdüm. Bu nedenle,  yurdun diğer yerlerindeki durumu bilmiyorum. Ama,  ben ve yaşıtlarım,  gençlik yıllarımızdaki  Lefkoşa’nın,  ‘bilinen’ (hatta ünlü)  erkek eşcinsellerini  teker teker sıralayabiliriz.  Sıralarken,  şunu da söyleyebiliriz: “Eşcinsel olduklarını herkes biliyordu. Zaten kendileri de inkar etmiyorlardı. Ama hiç kimse onları toplum dışına itmiyordu.”
Erkek eşcinseller arasında  bilinenler dışında ‘gizli’ olanlar, ‘saklananlar’ da vardı. Aslında toplum onları da biliyordu. Onları da hiç kimse dışlamıyordu. Toplumun bir parçasıydılar hep.
Bilinmeyenler, kadın eşcinsellerdi. Ama var olduklarından da hiç kimsenin kuşkusu yoktu. Ve bundan, çok fazla da rahatsızlık duyulmuyordu.  Kanunlar olduğundan falan değil.  Kıbrıslı onları,  sadece birer ‘insan’ olarak gördüğünden.

     ***

Müslümanlık yokken de, olduktan sonra da,  Ortadoğu’da ve de özellikle Araplar arasında eşcinselliğin nasıl yaygın olduğundan;  Osmanlı Sarayları’ndaki eşcinsel ilişkilerden, bu ilişkilerin, ‘büyükler’ (!) arasında nasıl bir ‘azamet’ konusu olarak görüldüğünden söz etmeyeceğim. Biraz da başka başka yerlerde neler vardı, ona bakalım.  Büyük İskender’e, Sofokles’e, Eflatun’a, Jül Sezar’a, Leonardo De Vinci’ye, Gogol’a, Çaykovski’ye, Somerset Maugham’a, Osvar Wilde’e, Marlon Brando’ya selamlarımı göndererek, işte bilmeyenlere,  tarihten, her yerde bulunamayacak,  bazı bilgi kırıntıları...
• M.Ö. 7. Yüzyıl’ın şu ünlü ‘Gılgamış Destanı’ var ya ?  İşte o destanda, ünlü ulusal kahraman Gılgamış ile ünlü savaşçı Enkidu arasındaki çok büyük aşktan da söz edildiğini biliyor muydunuz ?
• ‘Tep Savaşı’ tarihin ünlü savaşlarından biridir. Tep kentinin savunan 300 kişilik bir ordudan söz edilir hep. Buu 300 kişilik ordunun eşcinsel çiftlerden oluştuğunu biliyor muydunuz ?
• Japonların ünlü Samurai’larını duymayanınız yoktur.  Eşincelliğin bu ünlü savaşçılar arasında son derece yaygın olduğunu biliyor muydunuz ? Daha da ötesi... Samurai’lar arasında bi kadına tutulmanın ‘zayıflık’  olarak kabul edildiğini de biliyor muydunuz ?
• Dünya tarihinin en ünlü İmparatorlarından Sezar’ın Britanya Kralı Nikomedes’e aşık olduğunu biliyor muydunuz ?

***
Eşcinsellerin, bazı ülkelerde uzun yıllar çok zulüm gördükleri, hor görüldükleri de yer alır kitaplarda. Taa ki insanlar –hala bin geride olanlar dışında- gerçeği, neyin ne olduğunu  öğreninceye kadar.

Ve işte,  ‘Bilim’e önem verenler için, ‘Bilimsel’  bir rapordan net bir alıntı:

“Eşcinsel çekimler, davranışlar ve yönelimler, insan cinselliğinin normal ve pozitif bir varyasyonudur. Başka bir deyişle, ruhsal ya da gelişimsel bir bozukluğun işareti değildir.”
Bilmeyenler,  bilmek istemeyenler, kendini namus bekçisi ilan edenlere duyurulur.

Geçen yazımdaki son cümle ile kapatıyorum bu konuyu.
‘Çağdaşlık önce kafadadır. Bir başka yerde değil.!

Bu yazı toplam 3270 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar