Yine kimlik tartışalım istiyorlar!
“Kıbrıslı” ifadesini kabul etmiyormuş, Tatar!
Ben ediyorum.
Adanın güneyi ve kuzeyinde önemli bir çoğunluk da böyle görüyor kendini…
Kıbrıslı…
Tatar kimdir ki “kabul etmiyorum” diyor?
10 bin yıllık tarihi onaylamak kendisine mi kaldı…
Adadaki insanların biyolojik ya da genetik kökenini mi araştırdı yoksa DNA haritalarını mı çıkardı?
Ne hadsiz, gereksiz, yersiz sözler bunlar böyle!
Kontrolü ve emri altındaki “devlet” aygıtlarına “Kıbrıs Türkü” ve “Kıbrıs Rumu” gibi bir iletişim dayatabilir.
Yine de sonuç değişmez…
“Kıbrıslıyım” der adalı çoğunluk…
Böyle hisseder…
Yıllardır “Türk” ve “Rum” üzerinden bir mühendislik yapılıyor, ellerinden gelse gökyüzünü dahi ayıracak, “Türk bulutu”, “Rum rüzgarı” diyecekler, utanmasalar…
Yine de değişmiyor, “Kıbrıslı” kimliğine dair aidiyet, bağlılık, his…
Mesele kimlik de değil üstelik…
Türk ya da Kürt olsa ne olacak, Maroni ya da Ermeni!
İnsan değil mi?
***
Kıbrıslı hem coğrafi bir kimliktir…
Hem de ortak bir kültürü anlatır.
Kıbrıs kültürünü…
Kıbrıslı bir yaşam biçimini anlatır…
Ayrıca siyasi de bir kimliktir…
Bölücü ve ayrılıkçı dayatmalara karşı gürül gürül bir akarsudur, avantacı kafaların uykularını kaçıran bir kabustur, hınç ve etnik milliyetçilikle ördükleri duvarlara karşı her daim korkularıdır Kıbrıslı…
***
Tatar kendini “Türk” olarak da tanımlayabilir “Osmanlı” da görebilir.
Başkasına niye karışıyor?
Babil kralı Hammurabi yoksa Mısır firavunu Ramses mi?
Ulus dediğin kurgu zaten…
Yurt ve yurttaşlık hakkı önemlisi; eşitlikte, adaletle, çağdaşlıkla…
Soydaşlık yerine yurttaşlığa yoğunlaşsalar keşke…
Bıraksalar bu yayılmacı anavatan milliyetçiliğini…
***
Herkes, hissettiği gibi dile getirebilir kimliğini…
Bir ötekini zorla değiştirmeye uğraşmadan…
Yıllardır Kıbrıslı kimliğiyle uğraşıyorlar.
Bir yanda Türkleştirme zorlaması, öte yanda Elenleştirme!
Bu enerjiyi, ada insanını bütünleştirmek için kullansalardı, çok daha medeni, güvenli, güzel, kaliteli hayatlarımız olacaktı.
***
Günümüz dünyasında, modern bilim ve toplum anlayışı, ırk yerine genetik, çevresel ve kültürel çeşitlilik kavramlarını öne çıkarıyor.
“Irk” kavramının hem bilimsel hem de etnik bağlamda sınırları bulanık epeyce….
Yine de genetik araştırmalara bakıldığı zaman adalı özelliğimiz çok fazla… Kıbrıs’taki toplumların genetik yapısı, tarih boyunca ada üzerinde yaşanan çeşitli kültürel, demografik ve coğrafi etkilerin bir birleşimi olarak şekillenmiş. Bu durum, Kıbrıslıların, genetik olarak birbirlerinden çok farklı olmadığını, aksine uzun tarihsel bağları yansıttığını gösteriyor.
Tabii nüfus değişiyor süratle…
Ruslar, Almanlar, İranlılar, Pakistanlılar, Türkmenler, Filipinliler her yerde…
Dedim ya…
Soydaşlık değil yurttaşlık haklarını konuşabilsek keşke…
***
Kimlik tartışmaktan yorulduk…
Kişilik istiyoruz biraz…
Bu iradesizliği kabul etmiyoruz.
Fevzi Amca
Hepimiz “amca” derdik…
Öyle derlerdi, biz de öyle dedik ve zamanla anladık bunun sebebini…
Hepinize bir akrabası gibi yakın dururdu çünkü…
Gözetirdi…
“Kadirşinas” eski bir sözcüktür ve anlamı, Fevzi amca gibi olabilmektir.
Hastanede yattığını duymuştum, gidemedim.
Zor geliyor bana artık, sevdiğim insanları, çaresiz görmek, gözlerinin içine vedalaşır gibi bakmak…
“İyi değil” demişlerdi ve o nedenle gidemedim.
Hani bazen albüme bile bakmaya korkar insan, eski fotoğraflara, bir daha yan yana gelemeyecekleri dostlara, hüzünle bakmaya…
Güneye kaçışlarımızı anımsadım, henüz barikatlar kapalıyken; dernekteki günlerimizi, hele İstanbul seyahatlerimizi, maç peşinde…
“Amca” yanımızda oldukça biz güvendeydik ve ne aç kalırdık, ne açıkta…
Güzel, keyifli, iyi bir insandı.
Futbol hakemliğini çok severdi ve önemli emek verdi bu alanda…
Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk spor yazarlarının yakınlığı için de çok uğraştı.
Ülkeyi sınırsız sevenlerden oldu…
Fevzi Beyar!
İyi ki aynı dönemde yaşadık, ortak anılarımız oldu, sevgisini hissettik.
Toprağından huzur eksik olmasın Amca…
Işığın bizimle…