Yitenlerin ardından küflü masallar
Şimdi ölenlerin ardından yeniden bildik masallar okuyacak, küflü gerçeğimizi haykıracak, neleri yapamayacağımızı bir kez daha anlatacağız.
Yeniden öleceğiz sonra!
En yakınımıza geldikçe ölüm, öfkemizi iyice bileyecek, çürümüşlüğümüzü yutkunacağız.
***
İkisi de 20’li yaşlarda gençler öldü, yalnız, yapayalnız ve dağınık...
Kendi kendilerine devrildiler, hayatın kıyısından öteye...
Sustu saatler...
***
Mesela tam da şimdi “sürüş eğitimi”ni konuşabiliriz, yeniden!
Ne “yapmayacağımızı” yeniden anlatabiliriz.
Çok yakında yeni yasaların, tüzüklerin, yönetmeliklerin hazırlanacağını anlatabiliriz.
Onların da “nasılsa uygulanmayacağını” yazabiliriz, bir köşeye...
***
“Gece sürüşü de istiyorum” demiştim, şoför okuluna, çünkü biliyordum, tüzükte var.
Yok, sürdürmedi.
Sınav dediğin de bir müfettişin başında bekleyen seksen kişinin on dakikada ehliyet almasından başka neydi?
Ana yola çıkmadan, park etmeden, lastiği patlasa ne yapacağını bilmeden, çembere girmeden, karanlığı bilmeden, on beş dakikalık iş!
***
Eğitimsiz ehliyetlerin ve hatta eğitimsiz diplomaların verildiği bir yerde, çocuklar elini kolunu sallayarak ve hiçbir yeterlilik gözetilmeden üniversiteye de gidebiliyorsa...
Bu öfke kime?
***
Biliyorum, hepimiz, tüm yoklukların, yoksunlukların ve yetersizliklerin, tüm eksiklerin ve aptallıkların farkındayız.
Çözüm yollarını da biliyoruz, hatta, bilmeye dair bizden iyisi yok (!)
Tek farkımız var dünyadan, biz çözmüyoruz.
Çözümsüzlüğü çözüm diye dayattıkları beyinlerimiz infilak ediyor birer birer...
Fırsatçılığın ve kayırmacılığın fasit dairesinde dönüp dururken, etrafından dolanıyoruz yasaların, kriterlerin; bir bahane üreterek, suçluyken haklı oluyoruz genelde!
***
Geliniz, yeniden ve daha güçlü bir sesle küflü masallar okuyalım, kaybedilen hayatların ardından...