
“YÖDAK’ın tespitine göre kuruluş ve işleyiş tüzüğü Resmi Gazete’de dâhil yayımlanmadı”
CTP milletvekili Özuslu, YÖDAK’ın KSTU’ya ilişkin raporunu Meclis’e taşıdı...
Lema GÖZAY
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Sami Özuslu, dün gerçekleşen Meclis Genel Kurulu’nda ‘Yüksek Öğrenim ve Eğitim’ konulu gerçekleştirdiği konuşmasında, Kıbrıs’ın kuzeyindeki yüksek öğrenim alanının ve eğitimin son derece denetimsiz bir şekilde devam ettiğini belirterek, “Şimdi adeta yüksek öğrenim nasıl kurtulur konulu düşünceler ve çalışmalar gerekecek” dedi. Güncel süreçte üniversitelerin ciddi sıkıntılarla boğuştuğuna dikkat çeken Özuslu, “Üstelik rolü olmadığı süreçlerle ilgili sıkıntılarla boğuşuyor” ifadelerini kullandı.
CTP vekili Sami Özuslu, konuşmasında ‘sahte diploma’ soruşturmasının Kıbrıs’ın kuzeyindeki Yüksek Öğrenim kurumlarına olan etkisini değerlendirdi. Özuslu, Kıbrıs’ın kuzeyindeki Yüksek Öğrenim Kurumları’nın ‘sahte diploma meselesi’ nedeniyle maruz kaldığı ve kamuoyunun bilmediği durumlara dikkat çekerek, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından iki senedir, KKTC üniversitelerine ‘yeni bölüm açma izni’ vermediğini ancak Yüksek Öğrenim Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) ‘ndan alınacak izinle yerel ve 3. Ülke vatandaşı öğrencilere hizmet vermeye yönelik açabileceğini ifade etti. Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) üzerinden bilgi veren Özuslu, ‘en az 15 yeni bölüm açma girişiminin’ sonuçsuz ve belirsiz kaldığını belirterek, “DAÜ’nin ‘sahte diploma’ meselesine ilişkin bir vukuatı yok” dedi.
“Kurunun yanında yaşta yandı, vukuatı olmayan üniversitelerde de öğrenci sayısı azalıyor”
Sahte diploma meselesi sonrası yüksek öğrenimde gelinen noktayı ‘kurunun yanında yaşta yandığı’ ifadeleriyle değerlendiren Özuslu, devlet ve vakıf üniversitesi olan DAÜ ve beraberindeki üniversitelerin ‘denetimsizlik’ nedeniyle sonuçsuz ve belirsiz bir sürece maruz kaldığını ifade etti.
3. ülkelerin Kıbrıs’ın kuzeyindeki ‘KKTC’ üniversitelerini “kara listeye aldığını ve listesinden sildiğini” aktaran Özuslu, yabancı öğrenci akışının durduğunu belirterek, ilgili ülkelerden örnekler vererek sözlerine şu şekilde devam etti: “Ürdün ve İran, iki yıldır sağlıkla ilgili fakülte ve bölümlere öğrenci göndermiyor. Umman iki ay önce benzer bir karara imza attı ve Kuzey Kıbrıs’a sağlık alanında öğrenci göndermeyeceğini bildirdi. Fas, Birleşik Arap Emirlikleri şu anda net olmasa da benzer bir sonuca doğru gidiyor. Kazakistan’da KKTC üniversitelerini listelerine almıyor. Bunlar bende ki bilgiler”
“Gollifa dağıtırcasına üniversite açtırdığı bir ülkede elbet ki bunlar olacaktı”
DAÜ’nin meclis gündeminde çok defa tartışıldığını ve bütçesine ayakta durabilmesi adına kaynak aktarıldığını anımsatan Özuslu, “Sendikalarla oturup önemli kararla üretildi ve bu süreç devam ediyor. Ama diğer taraftanda öğrenci kaybetmeye, öğrenci sayısını arttıramamaya, 3. Ülkelerden gelen öğrencileri arttıramaması, DAÜ açısından ve genelde üniversite açısından son derece tehlike olarak karşımızda duruyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de 19 Mart Sivil Darbe girişimi ve anti-demokratik süreçlere işaret eden Özuslu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması üzerinden çıkarılan tartışmanın Türkiye’den buraya gelen öğrenci akışında sebebiyet verebileceğini belirterek, “Üniversite sayısını bu kadar enflasyonist bir şekilde arttırırsanız, bir bakanın 16 üniversiteye açılma izni verecek kadar kendine hâkim olamayışı veya gollifa dağıtırcasına üniversite açtırdığı bir ülkede elbet ki bunlar olacaktı” dedi.
“Türkçe bölümlere yabancı öğrenci kaydedildi, YÖK onaylı olmayan bölümlere TC’liler kaydedildi”
Özuslu, YÖDAK tarafından Kıbrıs Toplum ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi (KISTU) ile ilgili uzunca bir süredir hazırladığı rapora işaret ederek, bu raporun Cumhuriyet Meclisi’ne ve beraberinde Başbakanlık ile Cumhurbaşkanlığı’na da iletildiğini belirtti. İlgili raporun Ulusal Birlik Partisi (UBP) milletvekili Emrah Yeşilırmak ve beraberinde çok sayıda insanın diplomasının sorgulandığı kurum olan KISTU ile alakalı hazırlandığına dikkat çeken Özuslu, ilgili rapordaki önemli noktalara işaret ederken, polisin soruşturma kapsamında el koyduğu bazı belgelere de YÖDAK’ın erişemediğinin altını çizerek şunları söyledi:
“Mahkeme huzuruna çıkarılan gerek üniversite yetkilileri gerekse bu konu ile ilgili suçlanan insanlar vardır. Bunlarla beraber geçen hafta gelen ‘dokunulmazlığın kaldırılması talebi’ vardır. Bu üniversiteyle ilgili Ocak ayında biten ve dağıtımı yapılan raporda, YÖDAK’ın tespitine göre kuruluş ve işleyiş tüzüğü resmi Gazete’de dâhil yayımlanmadı. Yüksek Öğretim Yasası’na aykırılık tespit edilmiş, mütevelli heyetinin oluşumu da dâhil. Yönetim Kurulu tarafından yasaya aykırı kararlar alınmış, mevzuata aykırı olarak öğretime başlama izni olmadan bazı programlara ve YÖK’ün onayı olmayan bazı programlara Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı öğrenci kaydı yapılmış. YÖK izni olmadan YÖDAK’ın izni ile bölüm açabilirsiniz ama YÖK’ün izni yoksa o fakülteye o bölüme TC yurttaşı öğrenci alamazsınız. Almışlar diyor YÖDAK. Öğretim üyesi sayısı asgari öğretim üyesi koşullarını karşılamıyor, denetimin yapıldığı dönem 2024 dönemidir. Bazı belgelerde polisin el koyması nedeniyle YÖDAK tarafından görülemedi. Lisans ve yüksek lisans programlarında görev alan akademik personel sayısının ve unvanlarının asgari koşulları sağlamadığı tespit edilmiş, akademik yükseltme ve atamalarda mevzuata aykırılık tespit edilmiş ve nitekim bazı profesör ve doçent unvanlarını da YÖDAK’ın uyarısından sonra okul yönetimi iptal etmek durumunda kalmış. Akademik personellerinin ders yükünün asgari sınırların üzerinde olduğu tespiti var ve müfredat yürütülmesinde eksiklikler var diyor YÖDAK. Tez ve ders dosyalarında, sınavlarda ve ölçme değerlendirme süreçlerinde eksiklikler ve mevzuata aykırılıklar var. Yatay ve dikey geçişlerde mevzuata aykırı işler yapılmış. Doktora öğrencileri mevzuatta öngörülen süreden daha kısa sürede mezun edilmiş. Türkçe bölümlere yabancı öğrenci de kaydedilmiş. Aynı isimde birden fazla bölüm açıldığını görmüş, ”
Özuslu, İlgili okulla ilgili YÖDAK tarafından hazırlanan raporda en olumlu notun fiziki alt yapı ve tesislerin ve ihtiyat sandığı yatırımların tamam olduğu şeklinde bulunduğunu belirtti.