Fehime ALASYA

Yarım yüz yıldır yastık-yorgan ve şilte diken yorgancı Mahmut Yağmur, 16 yaşında eline aldığı iğneyi halen daha bırakmadığını anlatıyor.

“Benim kahve kültürüm çok yok, en fazla 10 dakika oturup dostlarla sohbet ediyorum, fazlası bana zarar, hal böyleyken de emekli olamıyorum…” diyen Yağmur, artık işlerin eskisi gibi yürümediğinden dert yanıyor…

Geçmişte yaşananları anımsatan Yağmur, “50 yıldır bu işi yapıyorum, 12 kardeşiz, aslen Türkiye göçmeniyim, annem tüm kardeşlerimi sanata yönlendirdi, ben de bu sanata geldim. İlk iğneyi 16 yaşında elime aldım, o günden beridir bırakmadım. 1979'da Gönyeli’de dükkân açtım, on yıl orada çalıştım, tüm ahbaplarım dostlarım Gönyelili, halen orada yaşıyorum. Eskiden çok güzel iş vardı, eskiden gelin olacak her kıza 5-6 yorgan dikilirdi, sabahlara kadar çalıştığımı bilirim. Yaklaşık 25 yıldır da burada Lefkoşa Bandabuliya’nın yanındayım. Kızım avukat, bu işi 40 yıldır kimseye alıştıramadım, bu güzel sanat benimle birlikte ebediyete göçecek...” diyor…

“KAYTARMAYACAKSIN, ÇALIŞACAKSIN, TUTUMLU OLACAKSIN”

Meslek sırlarını ADRES okuyucularıyla paylaşan Yağmur, “Kaytarmayacaksın, çalışacaksın, tutumlu olacaksın, o zaman ekmek yersin. Bir aile güzel bir şekilde bu işten geçinebilir. Ben kızımı böyle okuttum” diyor.  

“SATEN DAHA RENKLİ VE DAHA DAYANIKLI OLDUĞU İÇİN ÇOK SIK KULLANILIYOR”

El yapımı, pamuklu yastık ve yorganlara daha fazla orta yaş üzerindeki kitlenin talep gösterdiğini anlatan Yağmur, günümüzde çok sık kullanılan elyaf yastığın zararlarına da değinmeden geçemiyor. “Ben kimsenin işini kötülemiyorum, tıp insanlarının söylediklerini anlatıyorum” diyen Yağmur, pamukta yapılan yastık ve yorganların kullanımıyla ilgili de bilgi aktarıyor.

Yağmur, şöyle devam ediyor:

“Eski, yaşlı insanlar halen daha talep gösteriyor. Elyaf kanser yapan bir maddedir, sırf daha ucuz olduğu ve yıkandığı için tercih ediliyor ama çok sağlıksız. Yaptığım işlere su değmezse, rutubet yemezse 100 sene kullanabilirsiniz. Üstelik pamuk yastık veya yorgan, bel ve boyun ağrısı da dâhil pek çok hastalığa iyi geliyor, engelliyor.

Her boyda yastık, şilte ve yorgan dikiyorum, bunun yanında eskileri de yeniliyorum. Kimi yorgan renkleri veya kumaşları değişken oluyor, ücreti de buna göre değişiyor. Saten daha renkli ve daha dayanıklı olduğu için en sık kullanılan odur… Dilediğin her kumaşla yapılabilinir.  Bir günde iki tane yorgan yapabiliyorum, desenli bir yorgan ise üç günde bitebilir.”

“BU SANAT ÖLMESİN...”

Mesleğini hiç kimseye alıştıramadığından yakınan Yağmur, hiçbir çocuk veya gencin bu işe merak salmadığını, öğrenmek istemediğini anlatıyor. “Ben gelin size alıştırayım bir sanatınız olsun dediğim halde gelen olmadı, sadece kaç para vereceksin diye soran oldu… Önce sevmek ve benimsemek gerek, zaten para ardından gelecektir” diyen Yağmur, devlet eliyle de bu sektörün desteklenmesi gerektiğinden söz ediyor.

Yağmur, “Yorgancı, tenekeci, ayakkabıcı gibi meslekleri teşvik için bir şeyler yapılmalı. Örneğin vergi alınmasın, bir şekilde çözüm bulunsun ve bu sanat ölmesin. Sanat okulları var, oralarda ders olarak koyabilirler. Yurt dışında olsak bizi devlet baş üstünde tutacak ama bizim ülkemizde böyle değil. Bu sanat ölmesin...” diyor…