Ferdi Sabit Soyer

Ferdi Sabit Soyer

Yol Ayrımı

A+A-

Evet, Kıbrıs 'ta ciddi bir yol ayrımına doğru sürükleniyoruz.

Bu yol ayrımına bizi sürükleyen esas, 20. yüzyıldan devraldığımız ve soğuk savaş dönemi ile beslenen mantıktır.

Bu dar milliyetçi mantık; 20. yy içinde o şartlarda gelişen gerek milliyetçi hareketlerin gerekse de soğuk savaşı yaratan sınıf mücadelesinin, dünyayı böldüğü koşullarda gelişti.

Bu savaşı kazanmak adına, Türkçe ve Elence siyaset yapmakta bunun bir parçası oldu.

Sonuç itibarı ile anti- komünist söylemlerle de birleşen bu mantık, bu topraklarda hem toplumların içinde, hem de toplumların arasında ciddi bölünmelere ve çatışmalara yol açtı.

Kafalarımız buna göre koşullandı.

Toplumların içinde sağ sola, sol sağa  dönük, çok ciddi bir düşmanlaşma ile baktı.

Yıllarca kahveler, kulüpler dahi bir birinden ayrıldı.

Ayni ana dili konuşanlar, birbirini öldürüseye düşman gördü.

Buna, bu topraklarda, farklı dini ve ulusal değerler taşıyan Kıbrıslı iki toplumun birbirini düşman görmesi de eklendi.

Çok canlar yandı. Acılar çekildi.

Belli bir aşamadan sonra, demokrasi, hukuk devleti ve farklılıkların demokratik birliği gibi kavramlar ve anlamlar gelişti.

Sağın solla, solun sağla yarışı ve tartışması birbirini yok etmek temeli üzerinden sürmeme eğilimine girdi.

Diyalog arayışları gelişti.

Demokrasi ve hukuk devletinin kurumlaşması için umutlar yeşerdi.

Bu temel, iki toplum arasında birbirine bakışı da etkiledi.

20.yy sonuna doğru, soğuk savaşın da sona ermesi ile Kıbrıs'ta iki toplum arasında ortak bir çözüm umuduna dönük çok önemli fırsatlar doğdu.

2000 yılından sonra, 2002- 2004 dönemi, bu yeni umudun büyümesini getirdi.

Biz Kuzeyde coşku ile sarıldık, demokratik birliğe, Federal çözüme.

Toplumumuz içinde de çok ciddi bir ortak değer üredi.

Sağ sol değerlere bağlı toplum kesimleri, ortak değerde buluşmanın demokratik dinamiğini üretti, bunu yaşadı.

Büyük halk hareketleri, bir cam, bir  çerçeve kırılmadan bu demokratik dinamiğin yansıması  oldu.

Toplumumuz kendi geçmişi ile ciddi bir yüzleşmeye girdi.

Sonuç umulan gibi olmadı. Çözümü yakalayamadık.

Nedenleri  üzerinde bu yazıda duramayız.

Evet çözüm olmadı.

Ama toplumun ilişkilerinde farklı zeminler doğdu.

Ancak bu boşluğu yaşayıp, yeniden bunu, çözüm ve demokratik birlikle doldurmak arayışı içindeyken, günümüzde, dünyada, soğuk savaşın hemen  sonrasında gelişenin tersine süreçler oluşmaya başladı.

Orta Doğu kimlik, dini farklılık üzerinden çatışmaların içine düştü. Yürek burkan acılar yaşamaya başladı.

Ukranya, Afrika, başka bölgeler ayni acıyı, misli ile yaşamaya başladı.

Şimdi dünyada, Avrupa'da ırkçılık, kimlik ve dini farklılıklar temelinde yeni olumsuz dinamikler gelişmeye başladı.

Bütün bunlar, bu küçük adayı da etkiliyor.

Adanın Kuzey ve Güneyinde  en geniş kitleleri yakan ekonomik sıkıntılar yaşanıyor. Bu acıyı artırıyor, öfkeyi besliyor, geleceği karartıyor. İnsanların umudunu törpülüyor.

Şimdi gaz konusu devreye girdi.

İşte bu aşamada şimdi yol ayrımındayız.

Ya, 20. yüz yıldan miras aldığımız dar milliyetçi yaklaşımlarla, adada yaşadığımız yarım asrı aşkın ayrım ve bunun yol açtığı anlamsız düşmanlık temelinin yol açtığı acıları her gün yeniden üreterek, bunun yarattığı zihinsel ve fiili bölünmeyi derinleştireceğiz. 

Bu derinleşen  ayrımın dipsiz kuyusunda, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar olarak insani, demokratik özelliklerimizi tam boğacağız. Ortak yurdu, ortak temelden daha da uzaklaştıracağız.

Böylece yarım yarım kalarak, kimlik kimlik, egemenlik egemenlik derken, kişiliksiz , kimliksiz ve ortak yurdun üzerinde asla ortaklaşa egemen olamayacağız. Böylece bu yurdun egemeni, bizden başka herkes olacak.
Ya da 21. yy içinde, gerçekten farklılıkların demokratik birliğini, Federal çözümle taçlandırarak, İslam inancında olan Kıbrıslı Türklerle, Hıristiyan inancında olan Kıbrıslı Rumlar olarak, 21. yy da bir çıldırma noktasına sürüklenmek istenen dünyaya dönük, ciddi bir kardeşlik, dostluk ve insani olanın güzel örneğini sunacağız.

Bu yalnız bize dönük bir güzellik olmayacak.

Anadolu toprağına, Yunanistan toprağına dönük olarak da bir güzellik örneği olacak.

Avrupa'da, Orta Doğu'da dinler ve kimlikler arası nefret ve kin ekmek isteyenlerin de yollarına ciddi bir bariyer olacak.

Evet yol ayrımındayız.

Ya 20.yy'dan devraldığımız acı ve bölünmenin yol açtığı derinlikte boğulacağız.  Ya da, 21. yüz yılı, demokratik birliğin, halkların dostluğunun ve farklılıkların bir arada yaşayabileceği bir güzelliğe gitmek için, o derinleşen yarığın üzerine, Federal çözüm temelinde, güçlü bir köprü kurmayı başarıp,  çok daha insani ve demokratik bir ortamda yaşayacağız.

Evet, görüşmelerin kesilmesi, başlaması tartışmasını, bu yol ayrımını düşünüp ele almalıyız.

Bu yazı toplam 2357 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar