Her yolun bir başı, bir de sonu vardır. Ama yola çıkmayan yol alamaz. O yüzden yolda olmak lazım.
Yolda yürürken ‘yoldaş’ edinmek lazım…
Yolunu şaşıranlara ‘doğru yol’u göstermek lazım…
Yoldaşlarını ‘yarı yol’da bırakanları unutmamak lazım…
Hem ‘yolcu’ yolunda gerek zaten…
Bir de gitmek isteyenlere ‘yol vermek’ gerekir.
Ne demişler?
‘Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz!..’

*  *  *

Her seçim bir ‘gel-git’ yaratır.
Gelen de olur, giden de…
Gönül arzu eder ki ‘gelenler’ hep iyiler, ‘gidenler de hep ‘kötüler’ olsun.
‘Seçim’ derken, her türlüsü… Sadece siyasi seçimler değil.
Ama şimdi genel seçim zamanı… Dolayısıyla her laf dönüp dolaşıp oraya geliyor.
Bu seçimde ‘iyi oynayan’ kazanacak mı?
Parti bazında da, şahıs bazında da…
Seçmen toplumsal değil bireysel davrananlara, kendi küpünü doldurmakla meşgul olanlara, politikayı rant kapısı görenlere ‘yol’ verecek mi?
O zaman ‘Yolcudur Abbas…’
Bağlasan durmaz!..

*  *  *

Daha seçime zaman var.
Ama ‘yolcu’ da yolunda gerek.
Şimdiden kimin geleceğini bilmek zor…
Ama ‘kimin gideceği’ni bilmek o kadar zor olmasa gerek.
Seçmen bazen öyle yapar: ‘Kimi seçeceğine’ değil ama ‘kimi seçmeyeceğine’ çok önceden karar verir.
Bu kararı çoğunlukla siyasetçi sezmez, fark etmez, anlamaz, duymaz, görmez, bilmez.
Zira ‘sessiz çoğunluk’un kararıdır o… Adı üstünde, ‘sessiz’...
O nedenle görünür değildir.
‘Dipten gelen dalga’ misali…
Farkına varmadan kimse, bir vurur, pir vurur!
İşte o zaman ‘Yolcudur Abbas’…
Bağlasan durmaz!..

*  *  *

Seçimleri bilmem ama, ‘kahve falı’ma baktım: Bir ‘yol’ çıktı.
Yani ‘yolculuk’…
3 vakte kadar…
Buradan uzaklara…
Binlerce kilometre öteye…
Bu dünyanın bir başka kıtasına yol var.
‘Demir alma vakti gelmiş’ demek ki ‘bu zaman’dan…
‘Meçhul’e doğru gitmeyecekse de ‘sessiz gemi’, kalkacak bir şekilde ‘o liman’dan.
Ve bakalım ne zaman dönecek ‘sefer’inden…

Not: ‘Yalan haberle mücadele’ konulu bir program çerçevesinde, çeşitli ülkelerden meslektaşlarla beraber üç hafta süreyle ABD’nin çeşitli eyaletlerinde olacağımdan düzenli yazılarıma ara veriyorum. Sağlıcakla kalın.