Yolsuzluk Algısı 2020
Bu yılki raporun “yönetici özeti”nde de ifade edildiği üzere, “Yolsuzluk en fazla kamuya ait taşınmazların kullandırılmasında gerçekleşmektedir” (s. 12). Bu da; bizlere, yolsuzluk algısının geçen yıllar boyunca değişmemekle kalmayıp, kalıcılaşmaya başladı
Hakan Karahasan
[email protected]
Ömer Gökçekuş ve Sertaç Sonan tarafından 2017 yılından bu yana kaleme alınan ve son olarak Gaile’nin Şubat 2021 sayısında “Yolsuzluk Raporu 2019” başlığıyla yazılan yazının üzerinden çok zaman geçmeden, aynı yazarlar Kuzey Kıbrıs’ta Yolsuzluk Algısı: 2020 Raporu adlı çalışmayı yayınladılar. Böylece, tanınmama yüzünden Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından her yıl yayınlanan Yolsuzluk Algı Endeksi’ne dahil olmayan Kıbrıs’ın kuzeyi, Gökçekuş ve Sonan yolsuzluk algısı raporu çalışmaları sayesinde var olan bu boşluğu doldurmaya çalışmaktadır.
2020 Raporu’nda, yolsuzluk ve yolsuzluğun etkilerinin Kıbrıs’la olan ilişkisinden bahseden Friedrich-Ebert-Stiftung Kıbrıs Ofisi Direktörü Hubert Faustmann’ın da ifade ettiği üzere:
“Adanın her iki tarafında da yolsuzluk toplumlar için ciddi bir sorundur. Bundan önceki üç raporda da açıkça görüldüğü üzere adanın kuzey kesiminde yolsuzluk algısı daha kötüdür. Kuşkusuz, yolsuzluğun daha az olduğu ve daha iyi idare edilen bir Kuzey Kıbrıs burada yaşayanlar için faydalı olacaktır. Fakat bu, aynı zamanda, gelecekte oluşmasını umut ettiğimiz yeniden birleşmiş bir Kıbrıs’ın siyasi, toplumsal ve ekonomik yaşayabilirliğini de artıracaktır” (s. 7).
Diğer bir deyişle, Faustmann’ın sözleri, adanın her iki yakasında yolsuzluğun ne denli ciddi bir sorun olduğunu hatırlatmakla kalmıyor, aynı zamanda mevcut çözümsüzlüğün her bakımdan toplumların zararına olduğunu ve yolsuzluğun azalmasının birleşmiş bir Kıbrıs’ta, günümüz moda tabiriyle söyleyecek olursak, siyasi, toplumsal ve ekonomik sürdürülebilirlik için olmazsa olmaz olduğunu vurgulamaktadır.
Kuzey Kıbrıs’ta Yolsuzluk Algısı: 2020 Raporu, birçok bakımdan önceki çalışmalarda ortaya konan sorunların hâlâ sürdüğünü, hatta ve hatta bazı açılardan algının gün geçtikçe daha da karamsar bir tabloya doğru dönüşmekte olduğuna dair ciddi bir uyarı sinyali olarak okunabilir demek abartı sayılmaz kanımca. 2019 yılı raporuna kıyasla, 2020 raporu da bizlere durumun pek de iç açıcı olmadığını gösteriyor. 2020 raporuna bakıldığında, daha önceki raporlarda belirtilen sorunların, son derece tutarlı(!) bir şekilde devam ettiği görülebilmektedir. Örneğin, Kuzey Kıbrıs’ta Yolsuzluk Algısı: 2019 Raporu’nda şöyle yazıyordu: “En fazla yolsuzluğun, 2017 ve 2018 yıllarında olduğu gibi 2019'da da 'kamuya ait arazi ve binaların tahsis ve kiralanmasında' ve 'teşviklerde' gerçekleştiğini söylemek mümkündür. Yolsuzluğu daha çok seçilmişlerle, onların atadığı üst düzey yetkililerin yaptığı yönünde yaygın bir kanı olduğu da görülmektedir” (s. 8). Bu yılki raporun “yönetici özeti”nde de ifade edildiği üzere, “Yolsuzluk en fazla kamuya ait taşınmazların kullandırılmasında gerçekleşmektedir” (s. 12). Bu da; bizlere, yolsuzluk algısının geçen yıllar boyunca değişmemekle kalmayıp, kalıcılaşmaya başladığını gösteriyor. Ancak tüm bunlara rağmen, ülkede gerek siyasi gerekse de toplumsal muhalefete bakıldığında, yolsuzluğun önlenmesine dair ciddi bir hareket, ses çıktığını ve değişime dair bir umut kırıntısı olduğunu iddia etmek için herhangi bir somut adım görünmediğini de ayrıca ifade etmek gerekiyor. Yolsuzluğu önleyecek kurumsal altyapının zayıf olduğunun vurgulandığı rapor, Kıbrıs’ta iş-siyaset ve yasa ilişkisi üzerine düşünmemiz gerektiğini bizlere ‘yine yeni yeniden’ hatırlatıyor.
Raporda “yolsuzluğu caydırması beklenenler başarılı değildir” ifadesi, ülkede kurumlara olan güvensizliğin ne derece ciddi bir noktada olduğunu verisel olarak aktarması bakımından önemli. 2019 raporu üzerine yazmış olduğum yazıda sosyal medyanın caydırıcı bir mekanizma olarak görülmesinin ülkenin bulunduğu noktayı göstermesi açısından ciddi bir işaret olduğunu yazmıştım. Bu yılki raporda durum değişmedi. Yapılan ankete göre; Meclis ve Başbakanlık Denetleme Kurulu ve Sayıştay’a olan güvenin sıralamanın sonlarında olması, meşruiyet krizine dair önemli bir alamet olarak okunabilir.
Sonuç olarak, mevcut durumun aslında önemli sinyaller verdiğini verilerle ortaya koymakta olan Rapor, aynı zamanda bu sorunlara dair çözüm önerileri de ortaya koyuyor. “Yolsuzluk Algısı 2019” adlı yazımın sonuna doğru yazılanlar, üzücü de olsa, geçerliliğini korumaya devam ediyor: “[mevcut durum] gerek kamu, gerek özel, gerekse de toplumsal yaşam açısından kaygı vericidir çünkü kamu kaynaklarının rant olarak dağıtıldığına dair yaygın kanı, uzun vadede bunu normalleştirirken, bireysel ve toplumsal yozlaşmanın doğallaştırılması gibi bir durumu getirmektedir, ki böyle bir yapının ne oranda sürdürülebilir olduğunun ciddi ciddi tartışılması gerekmektedir.”
Kaynakça
Ömer Gökçekuş & Sertaç Sonan. Kuzey Kıbrıs’ta Yolsuzluk Algısı: 2019 Raporu. Lefkoşa: Friedrich-Ebert-Stiftung (Vakfı), 2020.
Ömer Gökçekuş & Sertaç Sonan. Kuzey Kıbrıs’ta Yolsuzluk Algısı: 2020 Raporu. Lefkoşa: Friedrich-Ebert-Stiftung (Vakfı), 2021.