1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Yolsuzluk ve alışkanlık
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Yolsuzluk ve alışkanlık

A+A-

Hükümet programı da okundu… Bugün Meclis’te tartışılacak. Programa baktığınızda ‘nedir bu!’ diyebileceğiniz bir şey bulmak güç.

Bütün maddeler de akılcı, yapılması ve uygulanması gereken maddeler… Bazılarına öncelik verilmesi gerekirken bazıları orta ve uzun vadede uygulanabilecek konular…

Öncelik verilmesi gereken konular derken, insanımızın da ilk planda duyarlı olduğu konular var ki şu anda Yenidüzen web sitesinde de devam eden anket sonuçlarına göre dün itibarıyla birinci sırada Yurttaşlık, Muhaceret, Nüfus Politikaları ile ikinci sırada Yolsuzlukların Soruşturulması var. Eğitim, Laiklik ve Üniversiteler ise üçüncü sırada 4’lü hükümetin hemen el koyması gereken konular sıralamasına girdiler.

Tabii ki geçmiş dönemlerden gelen yurttaşlık ve muhaceret politikaları birçok kişiyi oldukça rahatsız eden bir hal aldı. Gerekçesiz, neredeyse her gün keyfivari bir şekilde vatandaş yapılanların sayısı arttıkça ve bu artış toplum geleceğine ipotek koyma durumuna gelince Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan ve nereden gelirse gelsin geleceğini bu topraklarda gören insanımızı oldukça endişelendirir duruma geldi. Bir de hakkı olanın yerine haksız olana bu hakkın tanınması ayrı bir gerilim ortamı yaratır oldu. Bu durumun öncelikle kontrol altına alınması ilk öncelik gibi görünüyor toplumda…   

Ve ikincisi de yolsuzluklar konusu… 4’lü koalisyon hükümetinin programında bu konu şöyle yer almış; “Kıbrıs Türk halkının siyaset kurumuna ve siyasetçilerine güveninin azalmış olması demokrasimiz açısından gurur duyulacak bir olgu değildir. Siyaset kavramının yolsuzluk, usulsüzlük, hukuksuzluk, partizanlık gibi kavramlarla birlikte anılır ve siyasetin sorunlara çare üreten değil, sorun yaratan bir faaliyet olarak algılanır hale gelmesi ciddi bir meseledir ve siyasete duyulan güvendeki aşınmayı durdurmak için çalışmak bu hükümetin başlıca görevleri arasındadır.”

Evet, önemli bir konudur ve mutlaka ki siyasete duyulan güveni tekrar kazandırabilmek için elden ne geliyorsa yapılmalıdır. Ancak hükümet bunu yaparken halkımız da kendinde bazı düzenlemeler yapmalı ve siyaseti, siyasetçiyi oy uğruna yolsuzluk, usulsüzlük yapmaya zorlamamalıdır. Tabii ki bu da yine karşılıklı yapılabilir bir durumdur. Siyasetçi, siyaseti daha zengin olmak için bir basamak olarak görme yanılgısından uzaklaşırken, kanun dışılığı zorlayanlara tepki göstermeli, vatandaş da bu alışkanlığını artık sonlandırmalıdır. “Şimdi bizim dönemimiz” şartlamasından vazgeçmelidir çünkü bu “bizim dönemimiz” olgusu sonsuza kadar devam edebilecek bir yıkımdır.

4’lü ‘Toplumsal Uzlaşı’ koalisyonuna zaman tanınmalı ama Başbakan Tufan Erhürman’ın sürekli söylediği “Halkla Birlikte Yöneteceğiz” cümlesinden hareketle de hükümete gerekli olan baskı, takip ve denetim yapılmalıdır.

Halk, sivil toplum takibini yapmalı, hükümet de bu takip ve denetimi sürekli sırtında hissedip çalışmalıdır.   


Harnıp ambarları

foto-006.jpg

İki gün önce Tatlısu tarafında idim… Deniz kenarındaki harnıp ambarlarını tekrar görüp tekrar düşünürken bu bölgelerin ve bu tarihin turizme ve eğitime kazandırılmasının nasıl olabileceğini hayal ettim. Eğitim derken, ülkemizin gerçek tarihini, sadece savaşlar değil, yaşam biçimleri, ekonomisi, ticareti, sosyal hayatıyla öğretilmesinden söz ediyorum. Turizmde ise bu gibi tarihi değerlerin gerçekmiş gibi tekrar yaşatılmasından faydalanılabilir. O yıkılmaya yüz tutmuş ambarların restore edilerek, içine birkaç torba harnıp konularak ve yine denizin üstüne çıkmaya direnen iskelenin tamamlanarak bir mavuna benzeri teknenin temsil edildiği bir mizansen çok güzel olurdu. İki tane işlevsiz yel değirmenin milyonlarca turisti Yunan adalarına çekmesinin yanında çok işlevsel bir yatırım olurdu. Araştırmacı, arkeolog Tuncer Bağışkan abimiz de bu harnıp ambarlarını adres kıbrıs dergisinde şöyle anlatıyordu; “Akatu’nun deniz kenerındaki Nerades (Neraies) koyunda Akatu köyü Sotiros kilisesine ait iki eski harnıp ambarı ve Ayios Nicholas kilisesinin yanında ise diğer bir harup ambarı bulunmaktadır.  İngiliz sömürge döneminde bölgenin harnıpları bu ambarlarda toplanıp torbalara doldurulurlardı.  Bu torbalar koyun açığında bekleyen yük gemilerine mavnalarla taşındıktan sonra alıcı ülkelere taşınırlardı.”

Kaynak: https://www.yeniduzen.com/akatu-tatlisu-ile-cevresinin-tarihi-gecmisi-80384h.htm


Tebrik ve bayrak

Yunanistan Başbakanı Çipras, Kıbrıs’ın güneyindeki seçimlerin ardından Anastasiadis’i arayıp ilk tebrik eden Avrupalı lider olduğunu söylemiş gazetecilere… Bu cümleyi okurken gülümsedim. Hatta yanımda birileri olmasa kahkahayla gülecektim ama yapamadım. Sanki başka türlü olurmuş gibi… Anastasiadis’in zafer kutlamalarında bu tarafta da benzeri olduğu gibi Yunan bayrağı dışında bayrak görülmezken ilk tebrik eden olmakla övünmek oldukça ironiydi!..


Kiralık plaka

Hani kiralık arabaların plakaları yeniden değişip de eskisi gibi kırmızı plaka olacak ya!.. İşte o zaman kiralık arabaların trafikte normal plakalar yanında ne kadar çok olduğunu daha rahat görebileceğiz… Bu da kiralık plakaların gümrük gibi vergilerden düşmek için yine popülist politikalar hatırına! önüne gelene dağıtıldığının açık resmi olacak. Zaten beyaz plaka değişikliği bu resmin görünmesini engellemek için değil miydi!?

Büyüklüğün belli bir ölçüsü yoktur. Yükselten ya da alçaltan şey kıyaslamadır. Nehirde büyük görünen bir gemi denizde küçüktür.

Seneca

Bu yazı toplam 1988 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar