Yönetim Anlayışı ve Müdürlük Sınavı
Tayip Erdoğan gelecekti. Her yerde hummalı bir çalışma vardı... O kadar ki yazın göbeğinde, kırk derecelik öğle sıcağında Hamitköy çemberine palmiye ağaçı dikecek kadar... Çok gitmedi, dün baktım kurudular... Küçük palmiye fidanları sıcaktan kavrulmuş, da
Tayip Erdoğan gelecekti. Her yerde hummalı bir çalışma vardı... O kadar ki yazın göbeğinde, kırk derecelik öğle sıcağında Hamitköy çemberine palmiye ağaçı dikecek kadar... Çok gitmedi, dün baktım kurudular... Küçük palmiye fidanları sıcaktan kavrulmuş, dalları kapkara olmuştu...
Şimdi ne olacak? Belki bir yetkili, birilerini göderip söktürtecek... Kuruyacağını bile bile önce dikiyorlar, sonra söküp atıyorlar. Orta yerde, iş yapılıyor gibi bir görüntü var. Amaç ne idi? Çemberi güzelleştirmek, yeşillendirmek miydi? Olmadı; yine aynı, kupkuru. Öyle ise neden bunlar yapılıyor?
Zamansız dikmek, kurutmak, söküp atmak... “Yanlış zamanda, yanlış iş yapmak.” hergün binlercemizin geçtiği bu yolda, kara bir anıt rütiel gibi duruyor.
Kanıksıyoruz...
Yanlış, yaşamın olagelen doğrusu gibi...
Hiç düşündük mü? Neden böyle yapıyoruz? Bu davranışların arkasındaki anlayış nedir? Yönetenler nasıl bir yönetim anlayışına sahip?
Kötü kokular is gibi sinmiş yönetim anlayışına; alışmış burunları artık duyumsamaz... Hoş, güzel gelir... Olağan olur.
Kolej sınavı yapıldı. Müdürlerin çocukları biri birinci, diğeri üçüncü oldu. İkinci olan da meğer yeğenleri çıktı.
Müdürün kızı adını değiştirdi kocasıyla İngiltere’ye öğretmenliğe gönderildi.
Milletvekilinin eşi özel kalem müdürü, kardeşi noter oldu...
Kolej sınavındaki soruları çocuklar televizyonda “Biz bunları deshanede çözdüydük.”der.
Kamu Hizmeti Komisyonu’nda sınavlardan sorumlu müdürün eşi, ilkokul müdür ve müdür muavini sınavında dereceye giriyor.
Eski daire müdürlerinin, örgüt başkanlarının, ilçe başkanlarının kızları, oğulları, damatları, gelinleri... hep derece yapıyorlar. Sınavda ilk yirmiye bunlar giriyor. Öyle bir not alıyorlar ki, kriter puanları yüksek olanları bile geçiyorlar... Fark kapanır gibi değil.
Bu nasıl bir sınavdır ki, hep müdürlerin yakınları derece yapıyor!?
Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır?
Bu nasıl adalet!?
Bütün yazı sınavlara hazırlanarak geçiren onlarca öğretmen, masterliler, doktora yapanlar bilmiyorlar, başaramıyorlar... Müdür yakınları başarıyor.
Kolej sınavlarında “müdür çocuğunun” derece yapmasını kanıksayan yönetim anlayışı hayda hayda, karısını, kızını, oğlunu ilkokul müdürü yapar. Burunları kötü kokulara alışmış, duyumsayamıyor. Olağan görülüyor...
Bu yönetim anlayışı hepimizi; seni, beni, ötekini... Hamitköy çemberindeki palmiyeler gibi kurutacaktır. Toplumsal gelişmenin önündeki asıl engel partizanlık ve adaletsizlikdir.
Bu pis kokulara burnumuzun alışmasına izin mi vereceğiz? Yoksa medeni yuttaşlar gibi hem kendimize, hem de başkasına yapılan haksızlıklar karşısında duyarsız kalmayıp tepki mi göstereceğiz?
Gerek hukuk, gerek sivil toplum örgütleri aracılığıyla adaletin tecellisi için mücadele edilmesi gerekmektedir. Bu konuda birinci görev Kamu Hizmeti Komisyonu’na düşmektedir. İlkokul müdür ve müdür muavini sınavında meydana gelen bu anormallik raslantı sonucu mu? Yoksa sorular dışarı mı sızdırıldı. İlk yirmiye girenlerin soru bazında hataları, doğruları karşılaştırmalı olarak incelenmelidir. Eğer aynı ise sınav iptal edilmelidir.
Doğru zamanda, doğru iş yapılırsa toplum kazanır.
Hamitköy çemberine palmiyeler doğru zamanda dikilseydi, şimdiye bir insan boyunu geçecek yem yeşil olacaktı, gelecekte meyve verecekti. Oysa yanlış yönetim anlayışından dolayı kurudular.
Adaleti merkeze alan yönetim anlayışı da, toplumun gelişmesinde yegane unsurdur.