Yuka Blend Street Festival /2018
Geçtiğimiz hafta inanılmaz bir festivale şahit oldu Eski Lefkoşa sokakları. Bizler de tabii...
Filiz Uzun
Geçtiğimiz hafta inanılmaz bir festivale şahit oldu Eski Lefkoşa sokakları. Bizler de tabii... Benim gibi hem sokaklarda olmayı, hem müziği, hem dans etmeyi hem de sanatın her dalına aşık insanlar için unutulmayacak bir hafta oldu. Yaz aylarının bitmek üzere olduğu şu günlerde yaza veda valsi gibiydi festival.
“Yuka Blend Street Festival” adıyla 10-16 Eylül tarihlerinde üçüncüsü gerçekleşen festival, diğer yılların aksine Uray Sokaktan dışarıya çıkarak Surlariçi’nin her yerini kaplayan, inanılmaz bir programla bizlere adete dünya festivallerini aratmadı.
Bilindiği üzere KKTC’de festivalden bol bir şey yoktur. Zeytin festivali, Harnıp festivali , Medoş lalesi festivali gibi her kasaba, her köyün kendine has geleneksel, kültürel tatlarının, danslarının ve müziklerinin sergilendiği festivaller oldukça çok yapılmaktadır. Ve evet bu kadar fazla olmasa da bu festivaller olmalı, her toplum, barındırdığı kültürünü gelecek nesillere aktarmak için yapılmalıdır da.
Ancak KKTC olarak izole bir toplum olmaktan çıkıp dünyalı olmak, dünyaya yüzümüzü dönmek ve tıpkı başka ülkelerdeki gibi evrensel festivallere de imza atmalıydık. Yuka Blend Festivali tam da böyle bir festivaldi. Dünyalı!
YUKA BLEND’İN DOĞUŞU
Studyo 21’in 2011 yılında kurulması ile Surlariçi’nde değişim/dönüşümün de ilk adımı atılmış olur. Bu tarihlerde şimdilerde adını sıkça duyduğunuz “Değişim Süreci” adı verilen bir proje ile tam da değişime sebep olan “Yuka” bitkileri ekilir Uray Sokağa, Engelsiz Dans kulubü, LTB Başkanı Mehmet Harmancı ve Uray Sokak sakinleri tarafından. Yuka’nın iki anlamı var Studio 21 ekibi için ve bu nedenlerle festivalin adı da Yuka Blend olur.
Yuka, sıcak, kuru ve çorak bölgelerde yetişen, bulunduğu ortama uyum sağlayabilen bir bitkidir. Tam da KKTC’ye uygun değil mi? Sokaklarına Yuka bitkisi, bize ise Yuka Blend festival. Yukanın bir diğer anlam ve önemi ise tatlı bir “Mamut”tur. Bir araştırma sonucu Sibirya’da 39.000 yıllık 6-11 yaşlarında bir Mamut bulunur ve adına Yuka denir. Yuka adlı bebek Mamut, yeniden doğuşu ve büyümeyi sembolize eder. Tıpkı Uray sokakta tohumları atılan Yuka ruhu gibi.
Blend’in türkçe karşılığı ise, harmanlanmak ve uyumdur ki “Yuka Blend” Yuka adındaki eski bir Mamut gibi Lefkoşa adında eski bir şehrin dünyayla uyumunu sembolize eder.
Yuka Blend; değişim, dönüşüm, uyum, birleşim ve en mühimi de salt sevginin harmanlanmış halidir.
DANS & STUDİO 21’İN ÇOCUKLARI
“Çocuklar” yazdım çünkü studio 21’in ilk kurucularının ruhları çocuk ve 80 yaşlarında bile çocuk kalacaklarından eminin. Studio 21, farklılıkların bir arada uyum içinde yaşayabileceği toplumsal ortak bir bilinç yaratmak ve insanlara değişimin gücünü anlatabilmek amacıyla 2011 yılında kurulmuş hayatın tüm renklerini kucaklayan bir insiyatiftir.
Bu insiyatif ve studio 21 gökten zembille inmedi tabii ki... Bu fikri ortaya atan ve bu felsefenin yayılmasına, çoğalmasına ve sadece Uray Sokak sakinlerinin değil “Yuka Blend” ruhunun tüm dünyaya yayılmasına vesile olan insanlar var. Her ne kadar kendi isimlerinin bir önemi olmadığını söyleseler de benim için var. Bu güzel insanları hepimizin tanıması ve bilmesi gerekmektedir.
Derviş Zeybek; Ben Derviş’i yıllar yıllar önceden tanıyorum. Adı gibi tam bir Derviş. Her insan bu dünyaya bir misyonla gelir felsefesinden yola çıkarsak Derviş’in misyonu “Sevgiyle dokunduğu her yeri değiştirip dönüştürmektir” bana sorarsanız. Sımsıkı sarılabilen, sıcacık sevgisini ve hoşgörüsünü herkese akıtabilen biridir. O bir dans eğirmeni. Bildiklerini paylaşmayı sevdiği kadar asla ön planda olmayı tercih etmeyen biridir. Bizim toplumun pek de alışık olmadığı birşeydir bu aslında. Hiçbir şey yapmadığı halde başkan olmak, öncü olmak isterken birçok insan.
Derviş Zeybek Surlariçi Uray Sokak’ta kendi için tuttuğu studyosunda dans dersleri ile başlar bu serüvene ve ilk öğrencileri olan Hasan Genç, Bekir Şimşek, Yüksel Özvurulmuş ve Harun Kutlu ile yola çıkar. Yüksel daha sonra aralarından ayrılsa da ben onun da çok güzel bir çocuk olduğunu ve bu ekibe katkı koyduğunu biliyorum. Bu gençler hem studio 21 hem de Yuka Blend’in kurucuları, emekçileri olurlar. Elbette bu ekibe daha sonraları birçok genç katılır ve Studio 21 kocaman bir aile olur.
RESPECT (SAYGI)
Onlar dans eden gençlerden çok daha fazlasıdırlar. Her birini tek tek tanıyorum. Tüm güzel özelliklerinin yanında bana sorarsanız inanılmaz saygılı ve sevgi doludurlar. En çok kullandıkları kelimedir zaten “respect” (saygı). İlk zamanlar tanıştığımızda hocalarına olan saygılarını gördüğümde hayret etmiş, hayranlık duymuştum. Çünkü son dönemlerdeki eğitim hayatında bir öğretmene bu denli saygı duyulduğuna tanık olmamıştım. Bu saygı sadece öğretmenlerine değil, iyi dans eden, sanatını, işini iyi yapan herkese. Çevreye, hayvana, doğaya, insana da. Derviş Zeybek onlara dokundu, onlar da başkalarına, başkaları ise dünyanın bir çok yerinde yaşayan yolu sevgi, saygı ve sanat olan herkese.
Hasan Genç; Hala dans ediyor ve yetenekli genç arkadaşlarına ders veriyor. Okulunu bırakmak zorunda kaldı, çalışıyor. Yakında askere gidecek.
Harun Kutlu; GAÜ Sahne Sanatları bölümünde okuyor. Hem çalışıp hem okuyor. Dansa da gösterilerine de devam ediyor.
Bekir Şimşek; GAÜ Sahne Sanatları bölümünü bitirdi. Master yapmaya hazırlanıyor. Elbette dans etmeye devam ediyor. Bir çok gencin de ilham kaynağı.
YAŞAM VE EĞLENCE ALANI
2016’da ilki yapılan Yuka Blend festivali bir günlük bir festivaldi. Ada’nın güney ve kuzeyinden sanatçıların katıldığı canlı graffiti performansları, Dj’ler ve çeşitli atölye çalışmaları, standlar ve tiyatro/dans gösterileri yapıldı.
2017 yılında Yuka ruhu büyüyüp çoğalmaya başladı ve Lefkoşa Türk Belediyesi işbirliği ile gerçekleştirildi. Bu festivale 80 sanatçı katıldı. 20 binden fazla kişi de festivale konuk oldu. Yine canlı graffiti performansları, canlı müzik, danslar, gösteriler ve standlar Surlariçi’ni renklendirdi.
Yapılan bu etkinlikler sayesinde halkın Surlariçi’ne bakışı değişti. Bir zamanlar yürümeye korkulan sokaklar bu dönüşüm sayesinde yüzlerce insanı ağırlayan, festival olmadığı zamanlarda da dolup taşan, her türlü sosyal ve kültürel aktivitenin yer aldığı, bir çok gencin yaşam ve eğlence alanı haline dönüştü.
YUKA BLEND STREET (SOKAK) FESTİVAL 2018
10-16 Eylül 2018 tarihlerinde gerçekleşen bu yılki festivalin dopdolu bir programı vardı. Festivale katılanlar gördüler ki istenilirse başarılabiliyor. Bu festivale katkı koyan tüm gençler bize; emek, birlikte çalışma ve inanmanın nasıl sonuçlar doğurduğunu gösterdiler. Barış ve dünyalı olmak için, sınır kapılarının açılmasından çok kafalardaki sınırların kalkmasına ihtiyaç olduğunun ispatı oldular.
Evet kafadaki sınırlar kalkmadan hiçbir şey yapılamaz. Hepimiz bu dünyanın çocuklarıyız ve her rengin, her ırkın, her dilin, her kültürün ayrı ayrı güzellikleri vardır. Önemli olan tüm farklılıklarımızla bir araya gelebilmek ve birlikte güzellikler ortaya çıkarabilmektir. Yerel güzelliklerimizin unutmadan evrensel bir boyuta geçebilmek. İşte tam da bu festival böyle bir festivaldi.
HAVA, SU, ATEŞ, TOPRAK
Bu yılki festival “Hava, Su, Ateş ve Toprak” elementleri kapsamında gerçekleşti. Yedi günlük festival boyunca her gün bir elementin ışığında programlandı aktiviteler. İlk iki gün Hava, sonraki iki gün Su, Cuma ve Cumartesi Ateş ve Pazar ise Toprak temalıydı programlar.
Festivalin açılışı Bedesten’de çok da sakin bir şekilde yapıldı. Çok sevdiğim iki dostumun Derviş Zeybek ve Mete Hatay’ın yorumları ile anlatıldı Yuka Blend festival. Kısacık bir konuşmaydı. Az konuşma çok aktiviteli bir festival olacağı belliydi. Üstelik hiçbir siyasi yapmadı açılışı da. Festivalin güzel yanlarından biriydi. LTB Başkanı tüm etkinliklere katılsa da ön planda olmadı tıpkı festivalin diğer organizatörü Derviş Zeybek gibi. Açılışta Studio 21 dansçıları Hasan Genç, Bekir Şimşek, Harun Kutlu ve diğer dansçılar dans etti. Gece Jazz müzikle devam etti.
İlk 4 gün boyunca dünyanın birçok ülkesinden (20’den fazla ülkeden) festivale katılan sanatçılarla Kıbrıslı sanatçıların birlikte canlı Graffiti performansları sergilendi.
Surlariçi’nin birçok sokağında, mekanında canlı müzikler, dans gösterileri, birçok Dj’in performansları, resim sergileri, heykel yapımı, çeşitli çocuk aktiviteleri gün boyu devam etti.
Cuma ve Cumartesi akşamları Ateş elementinden de anlaşılacağı gibi ateş gibi etkinlikler vardı. Gülşah İlgin ve Barış Köse’nin Surlariçi’nin çeşitli yerlerinde sergiledikleri ateş dansı performansları görülmeğe değerdi. Cumartesi öğleden sonra birçok DJ’in performanslarından sonra birçok grup ve sanatçının yer aldığı canlı müzik konserleri ile Büyükhan ve LTB park yerine kurulan konser alanlarında inanılmaz anlar yaşandı.
Toprak elementin simgelendiği Pazar programı için “Chill Sunday” denilerek düşük frekanslı müziklerle kapanış yapıldı.
MERCAN DEDE VE SUFİ MÜZİK VE SEMAZENLER
Pazar akşamı festivalin kapanış gecesinde konuk sanatçı Mercan Dede vardı. Performansını severek dinlediğim bir sanatçı olan Mercan Dede öncesi sevgili DJ Mete Hatay’ın performansı vardı. Sufi inancına gönülden bağlılığıyla bilinen ve esasen bir Neyzen olan sanatçının kurduğu ekibi ile yaptığı müzikler tek kelimeyle şahaneydi. Yerel müziği evrensel boyutlarda sunan ve bizleri büyüleyen sanatcıya Derviş Zeybek ve diğer iki semazen eşlik ettiler. Mistik bir akşam oldu. Ruhumuza iyi geldi.
YUKA BLEND’İN ARDINDA KALANLAR
Bizim gibi az gelişmiş ülkelerde değişim en korkulan şeylerden biridir. Belki de bu yüzdendir hala az gelişmiş ülkeler arasında sayılmamız. Tüm değişimler sancılı olur ama sonuç her zaman şaşırtıcı ve çoğunlukla da güzel olur.
2011 yılından beri Surlariçi’ndeki değişim/dönüşümü fark etmeyen ve hatta sevmeyen yoktur sanırım. Yuka Blend festivalleri bu değişimin önemli etkenlerindendir.
Bu yılki festivalin ardından belleklerde unutulmaz anılar kaldı ilk önce. Hala konuşulan şahane etkinlikler ve müzik ziyafetleri yaşadık doya doya. Ruhumuz şenlendi adeta. Sokakların ruhu da şenlendi bizim kadar. İnanılmaz eserler kaldı sokak duvarlarında. Açık sanat müzesi gibi. En az bizim kadar yurt dışından bu festivale gelenlerin akıllarında da güzel anılar kalmıştır bana göre. Bu yıl 20 farklı ülkeden gelen sanatçılar oldu. Bence bu insanlar ülkelerine döndüklerinde en az iki kişiye bu festivalden bahsedeceklerdir. Seneye Yuka Blend festivalini hayal etmek bana acayip heyecan veriyor açıkçası. Daha çok sanatçı , daha çok ziyaretçi, daha şahane bir festival.
Bence Sevgili Derviş ve ekip arkadaşları seneye olacak olan Yuka Blend için hazırlıklara ve projeler üretmeye başlamıştır bile.
Festivalin gerçekleşmesinde büyük bir kollektif çalışma vardı. Bizzat her gün bunu gördük. Standların kurulmasından, anfilerin taşınmasına, konukların karşılanmasından, programın yürümesine, fotoğrafçısından şairine, müzisyeninden bisikletçisine kadar herkes el attı bu festivale. Kısaca herkes “elini taşın altına koydu” böyle bir festival için. Emeği geçen herkese tek tek yüz milyonlarca kez teşekkür ederim.
Fotoğraflar: Ozan Tezvaran