Başbakan Özgürgün'ün kendi aklıyla hareket ettiğini düşünmüyorum!
"Yüklen" dediler Akıncı'ya, yüklendi.
Birileri kışkırttı.
Yüz buldu, astar istedi.

*  *  *

- “Memleket elden gidiyor, masada elimizde ne varsa veriyor”, havası yarat dediler...
Kelimeleri denkleştiremedi.
Üslubu tutturamadı.
Ölçüyü kaçırdı.
Çözüm ihtimaline henüz başlangıç bu!

*  *  *

Tam da "panik havası" yaratılmak isteniyor.
İnsanların korkularını tetikleyerek, çözüm sürecini infilak ettirmektir hedef....
Kıbrıs’ı bir “yurt” değil “rant” görenleri uyandırmak.
Kıbrıs'ın kuzeyinde % 80 'Rum malları' üzerine kurulu bir yapı olduğunu unutturmak istiyorlar...
- “KKTC’de ne varsa aynen kalacak, adı da çözüm olacak” tavrı bu!
- Yalan cennet, vaadi!
Böylece “imkansızı iste, statükoyu koru”  yolunda yürümeye devam edecek..
“Vilayet” çözümü içselleşecek!
Aslında, bir çözümle "bilinmez"in ortadan kalkacağını söylemek yerine, yarını "karanlık" göstermek istiyorlar...
Bugün çok aydınlıkmış gibi !
Daha fazla mülke "bizim" diyeceğimiz hakikatini itiraf yerine, Kıbrıs'ın bölünmüş ezberi üzerinden, elli senenin çaresizliğine razılar.

*  *  *

Psikolojik bir saldırı bu!
Bundan sonraki her adımda "acaba" sorusunu tetiklemek istiyorlar.
Çoğu zaman başarılı olmuştur bu!
- Parti toplantısına bayrak asmadılar, bunlar Rumcu" demişlerdir...
İlgili ilgisiz her toplantıya bayrak çekilmiştir!
Sağcısı solcusu...
- İnsanları gemiye doldurarak evlerine gönderecekler, denmiştir.
Yurttaşlık dağıtımında eşik düşmüş, kriter ortadan kalkmış, meşrulaşmıştır düzen...
- “Masada her şeyi veriyorlar” diyorlar ya...
Niye?
Çünkü çözümün “al ver” olduğunu biliyorlar.
Masayı kilitlemek niyetleri...
Bu bataklık kurumasın diye, ellerinden geleni artlarına koymayacaklardır...
Çünkü bu düzen, mutlu bir azınlığın “gül bahçesi”dir...
Yeni kuşaklara, sadece, diken!