1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Yükseköğretimde Nereye Koşuyoruz?
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Yükseköğretimde Nereye Koşuyoruz?

A+A-

Gençler, artık diploma sahibi olmanın nitelikli bir yaşam ve saygın bir meslek için yeterli olmadığını çok iyi biliyorlar. Öte yandan KKTC gerçeğinde üniversite mezunlarının eğitim aldıkları alanda bir meslek sahibi olmaları da giderek zorlaşıyor.

Bu nedenle de gençler artık ne okuyacaklarından çok, okuyacakları programın özelliklerine, onlara katacağı becerilere, staj ve uluslararası projeler gibi fırsatlara ve dahil oldukları programlara önem veriyorlar.

Şu sıralar liseden mezun olan öğrencilerimin yükseköğrenim programlarına tercih yapma zamanları. Bildiği gibi gençlerimiz en genelde 3 farklı biçimde yükseköğrenim programına kayıt yaptırabiliyorlar. Bunlardan birinci burs ve sıralama sınavlarını sonuçlarına göre KKTC’deki üniversitelere, GCE-A Level Sonuçlarına göre Türkiye’deki ve AB üyesi ülkelerdeki üniversitelere ve  ÖSYM tarafından yapılan YKS sonuçlarına göre TC üniversitelerine…

2024 YKS sonuçlarına göre ülkemizden katılan geçlerin sırası nedense açıklanmadı.  Ne var ki; Yüksek Öğrenim ve Dışilişkiler Dairesi Müdürü sevgili Behcet Çelebi, bu sıralamanın açıklanmamasının önemli olmadığı esas olanın sınav sonucunda alınan puanın önemli olduğunu dair bir açıklama yaptı. Bu açıklamanın tatmin edici olmadığı gibi öğrencilerin sağlıklı tercih yapmaları bakımından da sıralamanın son derece önemli olduğunu vurgulamak isterim.

Sevgili Behçet Çelebi açıklamasına şöyle sürdürdü: “Ben, ÖSYM’ye neden sıralamayı göndermediniz diyemem, yani ÖSYM bir yerde bir aksaklık görmüş olabilir. İster göndersin ister göndermesin sıralamanın bir önemi yoktur”. Oysa bana göre YSK’ye ülkemiz liselerinden giren öğrencilerin sıralaması bilinmesi istatistiki veri oluşturma açısından da son derece önemlidir. “Kaç öğrencimiz sıfır çekti, kaç öğrenci gerçekten yüksek performans sergiledi, fen alanında, matematik alanında ya da sosyal bilimler alanlarındaki durumuz nedir?” gibi sorular yanıtları ile hiç mi ilgilenilmiyor. 

 

Gelelim, ülkemizdeki üniversitelere:

Felaket tellallığı yapmak istemem. Umarım yanılırım. Ancak “sahte diploma” olayının ülkemizdeki tüm yükseköğretimi olumsuz etkileyeceği gün gibi ortadadır. Onlarca soruşturma, onlarla mahkeme, tutuklama, kamu vicdanını yaralayan uygulama film gibi yaşanırken, bahse konu üniversitenin eğitim hayatına hiçbir şey yokmuş, her şey gayet normalmiş gibi devam etmesi en hafif deyimiyle akılımızla dalga geçmektir.  

Ancak gerçekten yükseköğretim gailesi olan gençler her şeyi öğreniyorlar, yaşananları ve yaşanması muhtemel olayları görebiliyorlar. İşte bu yüzdendir ki; Hazır bulunuş düzeyi yüksek, üst kademedeki öğrenciler bizim üniversitelerimizi tercih etmeyecek. Hatta birçok üniversitelerimiz kimi programları sıfır çekecek. Yani Türkiye’den hiçbir öğrencinin tercih etmediği veya yerleşemediği programlar olacak.

Yükseköğretimin gerçek sorunlarını daha yüksek sesle ve daha kararlılıkla ortaya koyacak değerlendirmelere ihtiyaç var. Çünkü

  • Bütün üniversiteler birbirinin benzeriymiş gibi görüyoruz. Yani “aynılaştırma” sorunumuz var. Akşamdan sabaha kurulan apartman üniversiteleri, UK-ENIC denkliği, ABET akreditasyonu olan DAÜ ile bir tutabiliyoruz.
  • Üniversitelerimizde kurumsallaşma, özerklik ve denetim sorunu var.
  • Üniversitelerimizin araştırma-geliştirme çalışmalarını yükseltme sorunu var.
  • Öğrenci kabul koşulları sorunu var. Dahası böyle bir dert yok.
  • Öğretim elemanların özlük hakkı sorunları var. Üniversiteleri patronlarının bir sözü ile işe başlayıp, yine bir sözü ile işten atılabiliyorlar.

 

Lafı dolandırmadan söyleyeyim;

Üniversiteleri, gelir getiren bir meta olarak görmeyen, bilimsel temellere dayanan, açık ve şeffaf, amacı anlaşılır ve "veriye dayalı" bir yükseköğretim politikasına ihtiyacımız var.

diploma-002.png


Anlayan Gülmece

Cerrah ile Tamirci

Dünyanın en ünlü kalp cerrahının arabası bozulur. Arabasını tamire götürür. Tamirci arabanın motor kapağını açmış uğraşırken aniden ve kalp cerrahına dönerek:

-  Size bir şey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile açacağım bir bakışta problemin nerde olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım. Söylesenize nasıl oluyor da siz milyonları kazanırken ben gündeliğe çalışıyorum.

Bunun üzerine cerrah tamircinin kulağına eğilerek:

-  Bunların hepsini motor çalışıyorken ve egzoz deliğinden yapmayı denesenize!


Okumuş muydunuz?

Hakları ve istekleri ellerinden alınan gençler, onların yerine daha gizli ve tehlikeli olanlarını koyar.

J. J. Rousseau

Bu yazı toplam 891 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar