Kimileri meşhur “anket”e dair “şişirme” sonuçlara içerliyor.
Fark ettiniz mi bilmem, son birkaç ayda, en ciddi "yükselme"yi Ersin Tatar yaşadı (!)
Uçtu.

***

Memlekette kaos büyüdükçe, o yükseliyor!
Pandemi patlıyor, yükseliyor!
Hastanelerde yer kalmıyor, yükseliyor!
Özel jetli amcalar yengeler gümrüksüz, denetimsiz ülkeye giriyor, karantinayı umursamıyor, yükseliyor!
Kamera kayıtları siliniyor, yükseliyor!
Hekimler isyan ediyor, ada yarısı yalaş bulaş dökülüyor, yükseliyor!
Okullar gece açılıyor, sabah kapanıyor, yükseliyor!
Esnaf kepenk açmıyor, kapıyor, yükseliyor!
Vaka sayısı nüfusla oranlandığı zaman korku büyüyor, yükseliyor!

***

Toplum “acıdan haz duyuyor” adeta,  öyle diyor “çubuk” grafikler…
"İnsan neden her şeyi yıkmaya, paramparça etmeye düşkündür, sorarım size" der ya Dostoyevski!
Yıktıkça, paramparça ettikçe düşkünlük mü artıyor ne!

***

Anketler şişerken, bizim hayatlarımız sönüyor.
Çok daha endişeliyiz artık!
İyice içe, içimize, içeriye kapalı..

***

Gerçekten de işin "skorunda" falan değilim.
Bu ülkede “yolunacak kaz” keşfetmiş birileri, gelmiş, yoluyor.
Üzüldüğüm “şişen” anketler değil…
Bu "gösteri" yüzü suyu hürmetine harcanan milyonlar.
Çünkü insanlar işsiz...
Hele gençler...
Üniversite okumak için dört sene ödedikleri parayı geri verseniz, aldıkları diplomayı anında iadeye hazırlar.

***

Öyle bir “düzen” ki!
Tam da “gel, bizi kurtar” diyelim diye kurgulanıyor.
Hep bir “kurtarıcıya” muhtaçlık üzerinden oynanıyor oyun!
Kimse de öyle kendi ayaklarımız üzerinde durmamızı istemiyor.
Kocaman bir palavra bu!
Bir yerlerden kaynak akıyor, sırf o şişirilmiş anketlerle algı operasyonları yapılabilsin diye…
Görünüz işte “proje” de istenmedi son ekonomik pakette!
“Al, dağıt” dediler resmen!
“Al, dağıt, seçimi kazan ve sözümüzden dışarı çıkma!”

***

Evimizden dışarı çıkamaz olduk böylece…