1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Yunanistan’ın “Çapulcuları” İktidar Yolunda mı?
Yunanistan’ın “Çapulcuları” İktidar Yolunda mı?

Yunanistan’ın “Çapulcuları” İktidar Yolunda mı?

Yunanistan’ın “Çapulcuları” İktidar Yolunda mı?

A+A-

 

İlksoy Aslım
[email protected]

Giriş

25 Ocak’ta Yunanistan’da milletvekilliği seçimleri var ve ülke 2014 Mayıs’ından, yani SYRIZA’nın %26.6 oy alarak birinci parti olduğu Avrupa Parlamentosu seçimlerinden beri dünyayla birlikte şunları tartışıyor: SYRIZA, Yunanistan’da hükümete gelebilir mi? PASOK’un solunda olan bir parti halkın oyuyla hükümet kurabilir mi?

Dünyanın dört bir yanında sermaye ve emek güçleri iki ayrı duyguyla SYRIZA’nın yükselişini izliyor. Uluslararası sermaye sınıfı SYRIZA konusunda net bir karara varabilmiş görünmüyor ve iki görüş tartışılıyor. Birinci grup “hayır SYRIZA hükümete gelmemeli” derken, ikinci grup ise “hükümete gelmelerine müsade edelim, sonra onları da ‘dünya gerçekleri’ ile tanıştırırız” diyor. Dünya emek güçleri ise SYRIZA’nın anti-kapitalist bir program önermemesine rağmen, onun hükümete gelerek Avrupa’ya örnek olabilecek bir başlangıç yapmasını arzuluyor. 25 Ocak’tan sonra Yunanistan’da kimilerin arzuladığı, kimilerin ise görmek istemediği “yeni bir dünya”ya adım atılır mı bilinmez ama direnen, boyun eğmeyi reddeden bir halkın hikâyesini izlemek ve dersler çıkarmak önemlidir diye düşünüyorum.  

Yunanistan’da Nereden Nereye

Yunanistan 1974 yılında temsili demokratik sistemle yönetilmeye başladıktan sonra hükümette hep merkez sağ ve merkez sol partiler bulundu. Bugünkü hükümette de merkez sağ ve merkez solun, yani Yeni Demokrasi ile PASOK’un koalisyonu var. Yunanistan’daki hükümet, cumhurbaşkanlığı için hiç bir aday yeterli oy sayısına ulaşamayınca erken seçim kararı almak zorunda kaldı. İlginçtir, cumhurbaşkanı seçimleri süresince bizlere tanıdık gelen söylemler Yunanistan’da da bolca kullanıldı: “Cumhurbaşkanını seçemezsek Yunanistan’ın Avro Bölgesindeki durumu felaket olacak”; “Cumhurbaşkanına oy verirken iktidara değil ülkenin istikrarına oy vereceksiniz”; “Eğer cumhurbaşkanı seçilemezse radikal sol koalisyon SYRIZA partisi iktidar olabilecek.” Yunanistan Parlamentosundaki milletvekiller yukarıda belirtilen tehdit ve telkinlere rağmen AB eski Komiseri, sağcı, Stavros Dimas’ı cumhurbaşkanı olarak seçmedi. Sonuçta, 25 Ocak’ta yapılacak seçimlerle yenilenecek parlamento, hem cumhurbaşkanını hem de yeni hükümeti belirleyecek.

Yunanistan’da yaşanan ekonomik krizden bugüne ekonomi %25 küçüldü, işsizlik %25’e çıktı. İşsizlik oranı gençler arasında %60’a dayandı. Ekonomik krize önlem olarak Troyka’nın uygulamaya koyduğu kemer sıkma politikaları sonrasında Yunanistan’da SYRIZA halkın yeni umudu oldu. Halkın tüm umutlarına karşın SYRIZA elitler tarafından “çapulcular”ın birliği olarak görülmekte. SYRIZA gerçekten de bir birlik, bir koalisyon. Kapitalist sistemi hedef almıyor. AB yanlısı çeşitli yapıları bünyesinde barındırıp AB içinde emeğiyle geçinenlerin çıkarlarını savunuyor. Kısaca SYRIZA emek eksenli bir AB’den yana ancak örneğin Avro bölgesinden çıkıştan yana değil. Üyeleri SYRIZA’nın görüşlerini çeşitli platformlarda açıklıyorlar. Bunlar arasında en kapsamlısı 15 Eylül 2014’te yayınlanan Selanik Manifestosu. Program fazla radikal sayılmaz. Şu anki en belirgin hedefi Troyka’nın Yunanistan’da yürüttüğü ekonomik programa karşı alternatif üretebilmek.

Sistem içinde çalışmalarına rağmen SYRIZA’ya yön verenler oldukça zeki ve birikimli kişiler. Örneğin, Yunanistan’daki ekonomik krizden çıkabilmek için önerdikleri program, daha önce uygulamaya konulan ve Almanya ekonomisini ayağa kaldıran programın günümüze uyarlanmış hali. 1953 yılında toplanan Londra Konferansında Almanya’nın borçları yeniden yapılandırılmıştı. SYRIZA da 1953’teki “Avrupa Borç Konferansı”nın bir benzerinin toplanmasını öneriyor. Planın mantığı şu: Borçları ödeyebilmek için dış ticaret fazlası vermeli. Bunun sağlanması için de Yunanistan’ın borçlu olduğu ülkeler onunla daha fazla ticaret yapmalı. Böylece çift taraflı bir kazanç sağlanacak ve Yunanistan kazandıklarıyla borçlu olduğu ülkelere olan borcunu ödeyebilecek. Ekonomisi iflas etmiş Almanya’yı ayağa kaldıran model SYRIZA’nın elindeki önemli argümanlardan biri. Troyka bugüne kadar böylesi bir paketi görüşebileceğinin sinyalini vermedi. Bakalım seçim sonrasında SYRIZA’nın kazanması durumunda Troyka nasıl bir tavır gösterecek.

Uluslararası Sermaye Sınıfı ve SYRIZA

Uluslararası sermaye sınıfı açısından SYRIZA bir tehdit olarak algılanıyor. Tehditin birinci boyutu kısa sürede kitleselleşmesiyle ilgili. 2009 Ekim ayında %4.9 alan SYRIZA, Mayıs 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde %26.6 oy alıp birinci parti oldu. Altı yaşında olmadan Yunanistan’ın birinci partisi olan SYRIZA’nın etkisi ülkeyle sınırlı kalıp “muhafaza” edilebilse çok fazla sorun olmayabilirdi. Ancak görünen o ki, sermaye sınıfının uluslararasılaşması tamamlanırken emek sınıflarının da aynı süreci yaşayıp uluslararasılaşması riski mevcut. SYRIZA’nın neoliberal politikalara karşı olduğu ve hiç bir şekilde neoliberal politikaları savunan partilerle işbirliği içinde bulunmayacağı hususu 3-4 Ocak 2015 tarihinde toplanan kongresinde Alexis Tsipras tarafından açıklanmıştı. Cumhurbaşkanlığı seçimi haberi duyulduğu anda tarihi bir düşüş yaşayan Yunanistan borsası finans çevrelerinin yüreğini ağzına getirmişti. Şimdi ise neoliberal politikalara karşı olan bir parti iktidarı daha da sarsıcı sonuçlara yol açabilme riskini taşımakta.

Selanik Manifestosu, yoksulları savunan, onlara bedava elektrik, gıda ve ulaşım kolaylığı sağlamaya çalışan oldukça yumuşak bir program. Ekonomi uzmanları bu programın uygulanmasının çok yüksek maliyet getirmeyeceği konusunda hemfikir. Demek ki uluslararası sermaye sınıfı açısından SYRIZA ekonomiye getireceği yük açısından değil ama, yaratabileceği siyasal etki nedeniyle tehlikeli. Seçimler yoluyla durdurulamazsa seçim sonrasında gündeme getirilecek politikalarla enerjisi yok edilmeli ve “kötü örnek” olması engellenmeli. Çünkü SYRIZA’nın Yunanistan’da hükümete gelmesi İspanya’da Pademos, Portekiz’de Sol Birlik’in yolunu açabilir. Bu nedenle geçtiğimiz günlerde İspanya Başbakanı Mariano Joy Yunanistan’daydı. Tabii şimdiki hükümete destek vermek için. Muhafazakâr güçler, neoliberal politikaları uygulayanlar saflarını sıklaştırıyorlar tüm Avrupa çapında. Ancak Joy’un tavrı hemen karşıtını yarattı ve 2014 Martı’ndaki seçimlerde önemli başarı kazanan Pademos’un sözcüsü Pablo Iglesias 22 Ocak’ta SYRIZA’nın son mitinginde ona destek vermek için miting alanında olma kararı aldı. Yakın zamana kadar ülke sınırları içinde yapılan yerel politika yaşanan birçok örnekte olduğu gibi sınırlar ötesine taşınmış oldu.  

Hükümete gelirse SYRIZA’nın işi kolay olacak mı? Belli ki kolay olmayacak. Onca kemer sıkma politikasına rağmen Yunanistan ekonomisi 2015 yılında 20 milyar Avro’ya ihtiyaç duyuyor. SYRIZA’nın bunu bulabilmesi hiç kolay olmayacak. Ancak Doğan Tılıç’ın aktardığına göre finans çevreleri için de işler kolay değil. Tılıç, Nicos Poulantzas Enstitüsü araştırmacılarından Marica Frangakis’in çalışmasından elde ettiği bilgiyi bizlerle paylaşıyor ve durumun AB ve finans çevreleri için de kolay olmayacağını anlatıyor: “Eğer AB ve finans çevreleri SYRIZA ile masaya oturmaz ya da otursalar bile pazarlıkla yeni bir programı kabul etmezlerse, yalnızca Yunanistan’ı değil Güney Avrupa’da yükselmekte olan solu AB’den uzaklaştırmış, aşırı sağın da önünü açmış olacaklar.” Uluslararası sermaye sınıfı görüldüğü gibi bir seçim yapmak zorunda. AB’yi aşırı sağa teslim etmek veya sosyal politikalara geri dönme... Zor bir seçim ve üçüncü bir seçenek bulabilmek kolay değil, hele neoliberal politika uygulayan dünya için baskıcı politikalar bir zorunluluk gibi... Ayrıca ulusal sermayelerin yirminci yüzyılda faşizmi tercih edebildikleri unutulmadı, en azından insanlık unutmadı.

Sermayenin Avrupa’sı ile emeğin Avrupa’sı 25 Ocak’ta Yunanistan’da hesaplaşıyor. Bakalım bu mücadeleyi kim kazanacak. SYRIZA kaybetse bile insanlık kaybetmiş olmayacak. Tarih, yenilenlerin pes etmeyip yeniden ayağa kalktıklarını, mücadeleye devam ettiklerini ve yeni başarı öyküleri yazdıklarını anlatan hikâyelerle dolu.
Onuru için direnen halkların mücadelesi ancak selamlanır. Selam olsun, kolay gelsin.

Bu haber toplam 1395 defa okunmuştur
Gaile 302. Sayısı

Gaile 302. Sayısı