1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Yurdunu sevmeliymiş insan...1
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Yurdunu sevmeliymiş insan...1

A+A-

 

Türkiye’den REPORTARE, şair Neşe Yaşın’la çok geniş bir röportaj yayımladı. Ulvi Yaman ve Sinan Dirlik’in yaptığı bu geniş röportajın tümünü http://www.reportare.com/roportajlar/uzun-roportajlar/49-n/58-yurdunu.html?showall=1&limitstart=
web adresinden okuyabilirsiniz. Biz bu önemli röportajın kısa bir bölümünü sayfalarımıza aktarıyoruz…

“Yurdunu sevmeliymiş insan… Bu şiir dilden dile dolaşmış, şarkı olmuş, öfke olmuş, çaresizlik olmuş, isyan olmuş Kıbrıslı'nın dilinde... İsterseniz devam etmeden önce kendinizi Neşe'nin dizelerine teslim edin bir kaç dakikalığına... İlerleyen sayfalarda tanıyacağınız bir kadının ilk merhabası olsun bu: "yurdunu sevmeliymiş insan"...

Bir Kıbrıslı ile, hele ki barışı şiirleştirmiş bir Kıbrıslı kadın şair ile konuşurken şurup kıvamında akan sohbet bizi oradan oraya götürdü. Kıbrıs sorunundan kadın ve cinsiyet sorunlarına, edebiyattan aşka uzanan keyifli bir sohbet çıktı ortaya. Karşımızda şair duygusallığında bir kadın olunca eh biz de bir miktar çeki düzen verdik kendimize. Nasıl desek... Hımmm... Biraz "İngiliz şıklığında", oldukça "steril" ve nezih bir röportaj oldu...
Kendisini seviyorduk, sohbetimizden sonra daha da çok sevdik... Eminiz siz de bu küçük dev kadını okurken aynı duyguları paylaşacaksınız...
Keyifli okumalar...

Sinan: Hoş geldin
Neşe
Yaşın: Hoş bulduk.

Sinan: Senin meşhur dizelerinle başlamak istiyorum: Hangi yarısını sevmeli insan? Hangi yarısını sevmeli Neşe?
Neşe Yaşın:
Eğer bu soru, cevabı olan bir soru olsaydı zaten böyle sorulmazdı değil mi? Bu şiir insanın içini acıtan bir soruya dair… Bir yanıtı yok bu sorunun. Yanıtı yok çünkü seçememek üzerine, tercih edememek üzerine sorulmuş bir soru bu…

Sinan: Hayatımız biraz da bu “seçememekler” üzerine kurulu galiba değil mi?
Neşe Yaşın:
Evet, Kıbrıs’taki bu trajik durum; ikiye bölünme, ayrılık, baktığın zaman aslında hayatın çok daha geneline ait bir şey… Zaten benim şiirlerimde böyle bir şey var. Belki bilinçli olarak yapmadığım bir şey ama, yazdığım bir aşk şiirinde bile politik bir alegori oluyor. Çünkü aslında her şey iki kişi arasında başlıyor. Bir mikrokozmos! Tıpkı bir dna hücresi gibi!

Sinan: Aşk da politik o halde?
Neşe Yaşın:
Aşk da politik evet. İki kişi arasındaki ilişki daha büyük ilişkilerin bir modeli. O yüzden de ben aslında farkına varmadan yapıyorum bunu. İnsanlar bana bunu sonradan söylüyorlar ve bazen şaşırıyorum gerçekten. Her şeyde bir politik alegori buluyorlar…  Mesela yalnızlıkla ilgili bir şiirim vardı, “hüzün damlası” diye…  “Şükrana adanmış kuzu/incecik ağlamış” diye bir dize var mesela…  Kıbrıs’ı falan düşünmemişim bunu yazarken, tamamen yalnızlık üzerine bir şiir bu…  Birisi geldi,  “ya ne müthiş bir şey yazmışsın sen” dedi. Sonradan ben de düşündüm… E doğru? Şükran zaten anlamlı bir kelime… Kıbrıs’ta bir politik ideolojinin adı şükran.  E kuzu da hani, Kıbrıs küçücüktür, kuzucuktur yavru vatan falan ya? Bunu politik bir alegori gibi okumuşlar…

Ulvi: Ben Kıbrıs kadar politik bir yer görmedim. Mesela Türkiye’de hiç kimse bu kadar politikayla ilgilenmez. Hayatın, günlük yaşamın her yerini politika bu kadar doldurmaz. Bu biraz da ondan mı acaba? Her şeyin altında bir politik gönderme aramanın nedeni bu mu?
Neşe Yaşın:
Belki de ondan.  Bu bir zamanlar daha da kötüydü. Hatırlıyorum mesela,  biz bir dönem feminist çalışmalar başlatmıştık. Bir parti başkanı dedi ki “Kıbrıs için fazla lüks bunlar”… Bizim malum bir Kıbrıs sorunumuz var ve her şey bu sorunun içine girmiş. Hatta bir politikacı arkadaşımız, ünlü bir politikacı,  “ben her şeyi Kıbrıs sorunuyla açıklayabilirim” diyordu mesela… Herhangi bir şey söylüyorsun,  işte bunun nedeni şundan şundan dolayı Kıbrıs sorunuyla ilgilidir! Ama aslında gerçekten çok ilgisiz bir konu bile olsa… Hani “çay neden tatsız?” sorusuna  “bu çayın tatsız olmasının nedeni Kıbrıs sorunudur” deyip ondan sonra bunu Kıbrıs sorununa bir biçimde bağlamayı başarıyordu ve çok gülüyorduk…  Yani isterseniz her şey ama her şey Kıbrıs sorununa bağlanabilir Kıbrıs’ta…

Ulvi: Gerçekten var ama böyle bir şey… Kıbrıs’ta Kıbrıs dışında bir şey konuşabildiğimizi hatırlamıyorum. Konumuz ne olursa olsun, insanların dönüp dolaşıp geldiği nokta Kıbrıs sorunu.
Neşe Yaşın:
Köln’de bir konuşma yapmıştım. “Biz aslında Kıbrıs sorununu çok seviyoruz. Bakın işte siz de beni Köln’e davet ettiniz, iyi yaptınız. Kıbrıs sorunu olmasaydı bizi buralara kim çağırırdı” demiştim şaka yollu.  Bir gün çözülse, o günü hayal ediyorum mesela… İnsanlar büyük bir sessizlik içinde…

 

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 3231 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar