Yüreği insan olanlar
- “Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim. Olmalı zaten. Olmazsa insan olmaz yüreğim” - ( Ahmet Arif )
Dünyanın neresinde bir çatışma varsa, bunu Kıbrıs’a yansıtarak, “Bizi de öldürecekler” diyenlerin zihniyetidir savaş!
Bir insanlık dramını kendi köhnemiş dünyasına ve yolculuğuna malzeme yapanların ve korku siyasetiyle koltuk tutanların gelecek inşasında yeri olamaz.
Savaş çığırtkanlığıyla savaşı kınadıklarını sanıyorlar. İnsanları acılar üzerinden kışkırtıyor, hedef gösteriyorlar...
Parçalanan coğrafyaları, masum insanların ölümünü, çocukların gözündeki yaşı görüp de “o nedenle barış” dememek, iyi insan düşü değildir. Kendi varlıkları için bir “düşman”a sarılıyor, “düşmanlıkla” suluyorlar kirlettikleri hayatı...
“Kan sevici” bir hastalık olsa gerek bu!
Filistin-İsrail meselesi Kıbrıs’tan bile daha eski bir çatışma sanırım... Yurt sevgisini yerine etnik kimlikleri tutuşturdukları için ısrarla... Kendi yurdunda yurtsuzluğun hikayesini yazdıkları için... “İki devletli çözüm” de kabul edilmişti bir ara... Barış dilinden uzaklaştıkça, savaş hiç bitmedi... Tapınmacı siyasetin acısıdır aslında çekilen... Fetihçi ve yayılmacı hırsların azabı...
Kıbrıs böyle olmayacak.
Barışacak çünkü, illaki barışacak...
Liderlere inat tabanda çoğalıyor bu bilinç...
Bir tarafın güvenliğinin diğer tarafın korkusu olmayacağı bir empati büyütüyor yurtseverler...
Bölündükçe ve uzaklaştıkça kanayacağımız, yalnızlaşacağımız, eksileceğimiz daha iyi anlaşılıyor.
Kıbrıs’ın milliyetçilik öncesi zamanları anımsanıyor yeniden...
Ortak bir yurt yaratmanın haysiyetiyle örülüyor tuğlalar...
Yüreği insanlar olanlar, nerede olursa olsun barışı düşlüyor.