1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. YURT ÖDEVİ ve ‘vicdani ret’
YURT ÖDEVİ ve ‘vicdani ret’

YURT ÖDEVİ ve ‘vicdani ret’

Bir sözü kırk kez söylersen, olurmuş derler. Yok, inanmayınız, olmaz! Ama bazen “sürekli tekrarlanan yalanlar”a, söyleyenin kendisi de inanır, bu olabilir elbette. *** Mesela hepimiz, ilk okumadan ilk gençliğe kadar her sabah “

A+A-

 

 

Bir sözü kırk kez söylersen, olurmuş derler.

Yok, inanmayınız, olmaz!

Ama bazen “sürekli tekrarlanan yalanlar”a, söyleyenin kendisi de inanır, bu olabilir elbette.

 

***

 

Mesela hepimiz, ilk okumadan ilk gençliğe kadar her sabah “ant” içtik!..

- Türküm.

- Doğruyum.

- Çalışkanım!..

Günün sonunda görüldü ki, herkes “Türk” olmuyor her zaman.

Hele “doğru” hiç olmuyor.

Ne de çalışkan!..

 

***

 

Bir diğer söylem de şudur:

“Her Türk asker doğar!..”

Kuyruklu yalan!..

Eğer öyle olsa, niye “mecburi” olsun ki askerlik.

Yurt ödevi falan da deniyor ya...

Herkes de biliyor ki, “askerden yırtmak” için on takla yirmi perende atar gençler havada.

Bu askerliği biraz daha öteleyerek, bir umut beklemenin hatırına elini kaldırsan “masterli” ve “doktoralı” nüfusa çarpıyor artık parmaklar...

Okuya okuya, kör olacak yeni kuşaklar.

 

***

 

Dünkü “mecburi askerlik kalkıyor mu” haberimiz, patladı!..

Öyle kimseyi askerden soğutma falan niyetimiz yok.

Adanın da, yaşamın da gerçeği şimdilik.

Ama bir de “Avrupa Birliği” kriterleri var sonuçta.

Ve “medeniyet hedefi” ise Avrupa, bu “kriterler”den de kaçış yok kolay kolay.

“Vicdani Ret”çiler  için düzenleme istiyor Avrupa Birliği, “süre” de veriyor Türkiye’ye üstelik...

“Alternatif hizmet” üreteceksiniz, diyor, askerlik yerine.

Ve doğrusu merak ediyorum.

Türk toplumu için böylesi hassas bir konu... Hele de “savaş”ın ne yazık ki bitmediği bir ortamda...

Nereye varacak bu işin sonu?

“Kıbrıs sorunu çözülecek, askerlik bitecek” diyerek, kaç nesil, boşuna bekledi bu adada...

Bakalım kaç nesil daha sarılacak bu umuda...

 


 

Tehlikeli oyun

 

“Sür eşeği Girne’ye” diye yazdı Yılmaz Özdil!.

Oysa...

“Piri Reis”i Baf’a sürdüler...

Biz mi anlamadık acaba, meşhur “KKTC-TC Kıta Sahanlığı Sınırlandırma” anlaşmasındaki harita, güneyi göstermiyordu yoksa!

Hoş, TC Başbakanı Erdoğan yine “dünyaya meydan okuyan” bir çıkışla, “Hint Okyanusu”na kadar uzattı sahanlığını...

Bu “anlaşma dışı” bir yolculuk galiba!..

Ya da bu bir “gövde gösterisi...”

Tehlikeli bir oyun sonuçta...

 


 

Kimdir ‘yok’ hükmünde?

 

Biz “sürüneceğiz...”

Kıbrıslı Rumlar, “Piri Reis”e müdahale etse, biliyor ki, “savaş nedeni” olacak!..

Edemeyecek yani...

Biz, aferin pof pof, kendimizi kandıracağız..

Bu “oyun”, Erdoğan ya da Türkiye için “eğlenceli” gelebilir.

Ya da “ben gemici değilim, geminin yerini bilmiyorum” diyen Bakan Bağış için “gayrı ciddi” bir hal alabilir.

Ama Kıbrıs, ülkemiz bizim.

Ve bu “tehlikeli oyun”ların bedelini, biz ödeyeceğiz sonuçta.

Misafir Bakan, “Kıbrıs Cumhuriyeti” için “yok hükmünde” dese de...

Onlar, uluslararası alanda buluşacaklar yine...

Erdoğan da öyle demişti, adaya son ziyaretinde.

Sonra Trabzon’a gitmişti, “Olimpiyatlar”ın açılışına.

Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı ve gençleri “nal” gibi duruyordu karşısında.

Bizse yine “mal” gibi kalmıştık ortada...

 


 

‘Komik’ duruma düştükçe, çok daha ‘sorumsuz’ atılıyor adımlar....

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1557 defa okunmuştur