1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Yurttaşlık için karar zamanı
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Yurttaşlık için karar zamanı

A+A-

Kıbrıs Yüksek Anayasa Mahkemesi’ne yürüyoruz sabahın ayazında…

“Karma evlilik” mağduru Kıbrıslı Türk çocuklar, Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği alamıyorlar.
Ana yurtları Kıbrıs olduğu halde...

Kıbrıs Cumhuriyeti yönetimi bir karar verecek.
Bu ülkeyi “yurt” kabul eden çocukları ayrımsız kucaklayacak yoksa dışlayacak mı?

***
Avukat Nicoletta Charalambidou eliyle Eda Hançer Akkor için açılan “emsal” dava dün sonuçlandı, şimdi gözlerde açıklanacak kararda…
10 yıllık bir süreç bu…
Az değil…

Yüksek Mahkeme’ye taşınan davanın konusu şu:
“Etnik kökene dayalı ayrıcalık sonucu insan hakları çiğneniyor. Kıbrıslı çocukların yurttaşlık hakkı elinden alınıyor. Bu durum Avrupa Birliği’nin kuruluş ilkeleri ve değerlerine de aykırıdır.”

Eda Hançer Akkor, Lefkeli bir annenin, Adanalı bir babanın kızı…
Babası 1975’te adaya geldi, 1977’de evlendi...
Üç kızı oldu.
Eda 1978’de Lefkoşa’da doğdu.
Kıbrıs’ta büyüdü, evlendi, eşi de Kıbrıslı…
Oğlu da Kıbrıs’ta doğdu.

Eda, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden doğum belgesi aldı, ancak kendisine kimlik ya da pasaport verilmedi. Oğlu için doğum belgesi aldı, kimlik başvurusunda bulunmadı.
Yüzlerce benzer hikaye var.

Yurttaşlık hakkı için 2015’te İdare Mahkemesi’ne başvuru yaptı.
5 yılın sonunda “Her ülkenin vatandaşlıkla ilgili kendi kuralları vardır” denilerek dava reddedildi.

Bu kez Yüksek Mahkeme’ye başvurdu.

Üzerinden neredeyse 5 yıl geçti.
İşte dün bu dava da sonuçlandı.


***
Kıbrıs Yüksek Anayasa Mahkemesi, Ledra Palas barikatından yürüme mesafesinde… Bu sürece destek veren sendika ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile birlikte duruşmaya gidiyoruz.

Basın da dahil 25, 30 kişiyiz.
Kıbrıs Rum medyası da davaya ilgi gösteriyor.

Yüksek Mahkeme binasına x-ray cihazlarından kontrolle giriyoruz, ceketlerimiz ve çantalarımız taramadan geçiyor, havaalanında yolcu salonuna girer gibiyiz…

Mahkeme binası gibi 1 numaralı salon da son derece modern, sanat merkezini andırıyor, yaklaşık yüz kişi kapasiteli ve uzun yıllar sonra bu kadar konforlu koşullarda bir duruşma izliyorum.

Yargıç kürsüsü adeta bir sahne gibi özel ışıklandırılmış, ahşap dekor ve akustik ortam sağlayan yapı dikkat çekiyor.

Bu mahkeme ortamı, alışkın olmadığımız ölçüde yüksek bir standart, ciddiyet ve düzen içeriyor. Bu ortamı gördükçe, adanın kuzeyinde altyapının nasıl bir köhneliğe mahkûm edildiğini daha net kavrıyorum.

Elbette bu koşullar medeniyete yetmiyor. Çünkü tüm duruşma boyunca Yunanca konuşuluyor. Bu dava doğrudan bir Kıbrıslı Türk’ü ilgilendiriyor. Duruşma salonunu dolduranlar, polis ve avukatlar dışında neredeyse tümüyle Kıbrıslı Türkler…

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki ana dili olduğu hatırlanmıyor, bu davada bile... En azından bir Kıbrıslı Türk’ün davasında, böylesi emsal ve önemli bir duruşmada, mutlaka Türkçe çeviri olması gerekirdi. Olmadı. Bunun hem bir ayrımcılık, hem de yargı sürecinin açıklık ilkesine ters olduğunu düşünüyorum.

O uzun uzun konuşmaları, yargıç ve avukat arasındaki tartışmaları anlamak istiyorum, anlamıyorum.

Umarım bu dava tutanaklarının çevirisi yapılır, yayınlanır.
Tarihe geçer.

***
Yargıç, kararı açıklamak üzere davayı tamamlıyor.
Avukat Nicoletta Charalambidou’nun beklentisi en geç 7 ay içerisinde kararın açıklanması…

Bu sonuç her durumda önemli…
Olumsuz bir sonuç çıkarsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolu açılacak. Pozitif bir sonuç olması halinde bu kez binlerce insanın yurttaşlık yolu açılacak.

***
“Kıbrıs Cumhuriyeti” kimliği için karanlık bir “piyasa” oluştu.
Pek çok insan çaresizlikle “aracılara” 5-6 bin euro ödemeler yaparak sorununu çözmeye uğraşıyor.
Kimi başarılı oluyor.
Kimi olamıyor.

Kıbrıs’ta doğmuş üçüncü kuşak çocukları bile dışlayan, adaletten uzak bir sistem var.
Öylesine bir ortam oluştu ki insanlar doğum yapmak için karnı burnunda yurt dışına uçuyor, ada dışında evleniyorlar.

Bir diğer haksızlık, Kıbrıs’la çok az ilgisi olan ve tümüyle yurt dışında doğmuş, yaşamış çocuklara yurttaşlık verilirken, burayı memleket bilen binlercesi dışlanıyor.

“Kıbrıs Cumhuriyeti” yurttaşlığı yalnızca seyahat, eğitim ya da menfaat belgesi değildir. Bir aidiyettir. Hem Avrupa Birliği üyeliğidir hem de ortak yurt hayalinin tapusudur.

Dilerim ki bu mücadele, insan haklarının ve yurtseverliğin zaferiyle sonuçlanır.
Kıbrıs kazanır.

img-1671.jpg

 

 

Bu yazı toplam 4443 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar