1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. “Yürü Arkandayız”
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

“Yürü Arkandayız”

A+A-

UBP – DP azınlık hükümetinin icraatları, siyasi nitelikleri ve siyasette varlık nedenleri ile uyumlu.

Girne emirnamesinde kendi yatırımına özel değişiklik sözü alan Kaya Grubu’nun başkanı Burhanettin Kaya’nın basında çıkan açıklamasında hükümet kendisine “yürü, arkandayız” demiş, o da yürüdü… Halkın bu konudaki yasadışı girişime gösterdiği ısrarlı ve örgütlü tepki ve direnç sonucunda, hükümet Kaya Grubu’nun arkasından kaçtı; Burhanettin beyi, Timurlenk’in huzurunda yalnız kalan Nasrettin Hoca gibi tek başına bıraktı. Kaya Grubu bu yatırımı projelendirirken yasalara aykırı olduğunu mutlaka biliyordu ki projesini götürüp göstermiş, anlatmış ve ‘yardım’ istemişti. Kendisine “yürü arkandayız” diyen de, herhalde, bir ‘dayanak’ nedeniyle bu sözü vermişti… Sonuçta, ne olduğu bir türlü anlaşılamayan ‘dayanak’ Kaya Grubu’nun talebini yerine getirmeye yardımcı olamadı ve “arkanızdayız” diyerek yasa dışı iş yapmaya kalkışan hükümet toplumsal tepki ve hukuk süreci nedeniyle duvara tosladı.

Bu hükümet, yurttaşlık dağıtımına hız verdi, Başbakan Yardımcısı “dağıtacağız” dedi… O kadar pervasızlar ki yurttaşlık dağıtırken yasayı da ‘dağıttılar’. CTP’nin başlattığı hukuk süreci nedeniyle gene duvara tosladılar. Bunlar, 2003 seçimlerine giderken de aynısını yapmışlar, bin beş yüzden fazla kişiye yurttaşlık vermişlerdi; CTP’nin mahkemeden aldığı ara emri ile önce pervasızlıklarına yasal pranga takıldı, sonra da hukuk süreci ile iptaller yapıldı. Yurttaşlık dağıtmak histerisi onların gözünü her zaman kararttı; yasaları bile takmadılar…
UBP – DP azınlık hükümeti seyrüsefer harçları konusunda gerekli yasal değişiklikleri yapmadan, yasa gücünde kararname ile yeni bir uygulama başlattı. Yöntem yasalara aykırıydı, hukuk yürütmeyi durdurdu… Makam araçları, ihalesiz ve kurallara aykırı bir yöntemle yenilenmeye kalkışıldı, konu hukuk sürecinde bekliyor, takıldı. Toprak Ürünleri Kurumu’nun mali sorunlarını aşmak için bu hükümet ithal ürünlere fon koydu, yasalara aykırıydı; hukuk süreci başlayınca hükümet kararını geri çekti. Ancak uygulandığı dönem için birçok şirket ve kişi hükümetin yasa tanımaz tavrı nedeniyle mağdur edildi.

Karpaz’da görev yapan bir öğretmen, kurallara aykırı olarak, merkeze nakil edildi… Hukuk bu pervasızlığa da geçit vermedi. Öğretmen de Üçüncü Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun torunu ve Sayıştay Başkanı’nın kızı…

Dedenin de ama babanın konumu çok önemli, Sayıştay Başkanı… Sayıştay, devletin kurumlarının yasalara uygun işleyişini denetleyen kurum, başındaki insanın böyle bir olaya taraf olması hafife alınamayacak bir durum; camide ‘imam – vatandaş espirisi’ni anımsatan bir durum…        

Ombudsman uyarıyor, Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi Başkanlığına yapılan atama yasalara uygun değilmiş, hükümet umarsız… Daha sıralanacak çok örnekler var… Ve en can alıcı nokta: Serdar Denktaş “hukuk devleti yargı devletine dönüştü” diye şikayet ve eleştiride bulundu, İyi İdare Yasası’nı da iptal etmekle tehdit etti… Denktaş’a göre devletin hukuk düzeni olabilir ama bu düzen yargı marifetiyle günlük hayata uygulanmamalı, dolayısıyla kağıt üstünde bir hukuk devleti ona göre yeterli… Hukukun olduğu yerde yargı kaçınılmaz, yargının olması için de hukukun kaçınılmaz. Şimdi yani koskoca başbakan yardımcısına bunu anlatmak mı  gerekiyor?!.

Kimdir bu Serdar Denktaş ve bu hükümet?!... Uluslararası hukuka göre yasal olmayan KKTC için “yaşayacak, yaşatılacak” diyenler; Türkçesi yetmedi, İngilize “TRNC Forever” diyenler… Bu devleti kendilerinin kurduğunu söyleyenler… Muhaliflerini, kendilerine özgü ‘KKTC sevdası’ üzerinden eleştirenler… Kıbrıs sorununa çözüm için yapılan görüşmeleri benimsemeyenler, “Devletimizden asla vaz geçmeyiz” diyerek karşı çıkanlar, “çözümü görmektense Allah canımı alsın” diyenler, silah alıp dağa çıkacak olanlar… Kişisel ve ailelerinin servetlerinin kaynağında ‘haksız kazanç’ olanlar…

Söyledikleri ile yaptıklarının bağlantısı çok rahat görülebiliyor. Kendi ikballeri için, yasa dışı icraatlar ile yola devam etme şansını zorlamak için, uluslararası yasaların dışında bir devlet gerek, alın size KKTC… O devlette her ne pahasına olursa olsun hükümet olmak gerek; alın size azınlık hükümeti… Nereye kadar?!.. Kıbrıs sorununu çözene kadar… Çözdükten sonra kimi (sözünün eri ise, kendi isteği ile) canını tanrıya verecek, kimi (sözünün eri ise, kendi tüfeği ile) dağa çıkacak; kalanları da siyasette tükenecek, yargıda sürünecek…    
Ama bu KKTC’de yasalara aykırı icraat yapmaya inat eden UBP – DP azınlık hükümetini yadırgamamalı ancak pervasızlıklarını önlemek için de hukukun peşini de bırakmamalı… Yurtseverlerin, demokratların, dürüst ve onurlu yurttaşların ve örgütlerinin UBP – DP azınlık hükümetine vereceği mesaj:  “Yürü” yürüyebilirsen; bilesin ki “arkandayız”…

Bu yazı toplam 2738 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar