YÜZÜĞÜ ELE GEÇİREN KÖTÜLÜK
Kederle ilişkilendirdiğimiz bazı şeyleri biraz da bir ezberden dolayı öyle algılıyoruz. Pek çok olumsuzluk hayatın doğal akışı içinde başımıza gelen ve içinde yeniliklerin tohumunu taşıyan birer aşama yalnızca. Hayatın içinde sonsuz dönüşüm potansiyeli var.
Bizden önce yaratılmış bir dilin, bazı kavramlar ve kavrayışların içine doğuyoruz. Çocuklukta “neden?” diye sorardık aklımızın almadığı şeyler için. Sonraları “neden?” diye sormanın ayıp, uygunsuz hatta tehlikeli olduğunu öğrenmeye başladık. Genel kabul, ya da çoğunluk kabulünden yana olmamız en münasip olandı. Büyük öğreti oradaydı ve devletler, aileler, bilumum kurumlar bize onu aktarmakla mükellefti. Hayatı değiştirenler henüz sorulmamış soruları soranlardır. Şairler ise henüz sorulmamış, soru olarak bile formüle edilmemiş şeyleri cevaplarlar. Makul, sağduyulu insanların kabul edemeyeceği cümleler kurar kimi zaman şairler. Önceden verili dili tersyüz edip ayarını bozarlar. “Neden?” diye soran çocuk içlerinde gizlidir onların ve yanıtı bir bilgeye verdirirler.
Zamanın ruhu oradadır ama şairler teslim olmazlar ona. Başka çağlara doğru uzanmak isterler, mahkûm oldukları konumdan kaçıp yeni düzlüklere, manzaranın daha iyi görülebileceği tepelere çıkmak ya da yeraltında gizli olanı keşfetmeye çalışmaktır onların işi. Var olandan çok tasavvur edilebilecek olanla ilgilidir onlar. Papa’nın şairlere “hayal kurmamıza yardımcı olun” diye çağrı yapması tevekkeli değil.
Şairlerle iş tutmak çetindir diğer yandan da. Ayarı bozuk olan, haddini aşan ile uğraşmak demektir bu. Tam da bunu yapar bazı şairler. Ayarın ve haddin sınırını zorlarlar. Yepyeni bir düşünme sistematiğidir onları cezbeden. Ele avuca sığmayanı, ehlileşmemiş olanı kapmaya çalışırlar. Göğe bakarken önlerindeki çukura düşebilirler ama göğe bakan birine de ihtiyaç vardır feci şekilde.
Şair olmak böylesine zorken, dünyanın şiir mirası onca badireden sonra kalıcılaşabilmiş, bugüne ulaşmışken şiir de popülerleşip zamana yenik düşebilir mi? Her şeyin pazara çıktığı, sahtenin sırıtarak var olabildiği bu hakikat sonrası çağda şiir kendini koruyabilecek mi? Geçmişin dünyayı yeniden yorumlayıp değiştirmeye çalışan şairleri nerede? Teknolojinin her yeri ele geçiren kimi kez anti insan tavrı karşısında şair ne yapacak? Linç kültürü ve mikro iktidar savaşları şairleri nasıl etkiliyor? Bu ve buna benzer sorular kafamda hep.
Hep birlikte izliyoruz dünyayı yeniden dizayn etmek isteyen yeni tip liderlerin saçmalıklarını. Zenginler için onları daha da zengin yapabilmek için bütün planlamalar. Yoksullar, yeteneksizler oradan oraya sürülüp yok edilebilir. Üstün ırkın çıkarları için her türlü düzenleme yapılabilir. Tanıdık geliyor değil mi?
Böylesi bir dönemde olası felaketlerin önünü kesmek için neler yapabiliriz? Bu soruyu cevaplandırıp harekete geçmek için öncelikle bir araya gelip yeni bir dünya hayal etmek ve hedefe kilitlenmek önemli. Yaratıcı düşünceler ile aşabiliriz ancak sorunları. Olanı biteni izleyip yakınmak, ağrıyan kalbimizi dostlukla, sanatla, bazı güzelliklerle avutup sakinleşmeye çalışmak şimdilerde en fazla yaptığımız.
Bu gidişten memnun olmayanlar olarak öylesine kalabalığız ki. Şairin sözünü ettiği büyük insanlığız biz. Büyük insanlık küçük bir azınlığın hizmetinde şu anda. Kandırılmış, manipüle edilmiş kitleler kendi çıkarlarına ters politikaların destekleyicisi durumda.
Bu kötü gidişata dur demek için çırpınanlar, doğru yolu göstermeye çalışanlar bir devasa kumpasın içinde devlere karşı savaşan parmak çocuklar gibi görünüyor. Oysa büyük insanlığın gerçek çıkarı bu parmak çocukların söylediklerinde.
Kötülük evlere sızarken odasına çekilip hayaller kuran çocuklar vardır her zaman. ‘Neden?’ sorusu ile baş başa kalmış çocuklardır bunlar. Onca adaletsizliği ve yanlışı içi kaldırmayan çocuklar. Mahkûm oldukları hayatlar içinde birer çaresizlik sembolüdürler belki ama hayalleri engelleyemez kimse.
Zenginler daha da zenginleşmek için bütün düğmelere basıyorlar. Dünyanın küçük bir azınlığı mutlu olsun diye strateji ve planlamalar yapılıyor. Gazze Rivierası bir espri mi yoksa güçlü bir alarm sinyali mi? Durumun ne kadar vahim olduğunu görmeliyiz artık. Yüzüğü ele geçiren kötülük dünyayı mahvetmek üzere.