Yüzünde gülümseme, elinde poşeti ve ÖZGÜRLÜK
Cezaevindeki sayım işlemi yapılmadan dün saat 08:11’de serbest bırakılan Kanatlı, “gülümseyerek” elinde bir poşet ve paltosuyla özgürlüğüne yeniden kavuştu. Sayım yapılmadan erkenden imza attırılarak tahliye edilmesine anlam vermeyen Kanatlı’yı kapıda sad
Didem MENTEŞ
Vicdani ret hakkına dayanarak 2009 yılında “seferberliğe gitmeyen” ve Askeri Mahkeme tarafından verilen 500 TL para cezasını ödemeyerek, 10 gün hapis yatmayı tercih eden Murat Kanatlı cezaevinden tahliye oldu. Cezaevindeki sayım işlemi yapılmadan saat 08:11’de serbest bırakılan Kanatlı, “gülümseyerek” elinde bir poşet ve paltosuyla özgürlüğüne yeniden kavuştu. Sayım yapılmadan erkenden imza attırılarak tahliye edilmesine anlam vermeyen Kanatlı’yı kapıda sadece YENİDÜZEN karşıladı ve görüntüledi.
Yakınlarını aramak için fırsat bulamadan tahliye edilen Murat Kanatlı, cezaevi yakınındaki YENİDÜZEN binasına gelerek hem dostlarına ulaştı, hem sabah kahvesini yudumladı, hem de cezaevi sonrası ilk röportajını YENİDÜZEN’e verdi.
“Bu mücadele Salih Askeroğlu’na adanmalı”
Kanatlı, verdiği mücadelenin ‘yeni’ olmadığını vurgulayarak, bu mücadelenin 1993’te ilk vicdani retçi Salih Askeroğlu’na adanması gerektiğini söyledi.
Kanatlı, “cezaevi kapısının önünden içeri giren ilk ben değilim 21 sene önce Salih’i içeriye gönderdik. Bizler onun ayak izleri üzerinden devam ediyoruz. Zaten cezaevine girdiğimde ilk ziyaretçim Celal arkadaş olmuştu ve ben onun şokunu yaşadım. Çünkü 21 sene önce cezaevine Salih’i ziyaret etmiştim. Camın diğer tarafında Salih vardı, öbür tarafında ben. O konuşmayı yapmıştık. Tam 21 yıl sonra tersi oldu, ben içerdeydim, arkadaşlarım dostlarım benimle birlikteydi. O yüzden ‘düşünce özgürlüğünden’ içerde olanlar sayılınca Arif Hasan Tahsin Hoca hatırlanır ama Salih de düşüncelerinden dolayı bir barış aktivisti bir vicdani retçi olarak askere gitmeyi ret ettiği için cezaevine konmuştu. Onu unutmadan 21 sene önce başlattığı mücadelede biz onun mücadelesini ufak bir şekilde daha ileriye taşıdık. Salih’i yat etmeden bu mücadele bir noktaya gelmez” şeklinde konuştu.
“Şov yaptık eleştirilerini asla kabul etmiyorum”
Cezaevindeyken birçok tartışma olduğunu, farklı düşüncelerde insanların da yorumlar yaptığını söyleyen Murat Kanatlı, herkesin düşüncesine saygı gösterdiğini ifade etti. Askeri emeklisi derneklerinin ve 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın yaptığı açıklamalara değinen Kanatlı, Anayasa Mahkemesi’nin okuduğu karar metnindeki açıklamaları Talat’ın ve dernek üyelerinin doğru yorumlamadıklarını savundu. Anayasa’nın 74’üncü maddesine atıfta bulunulduğunu ancak kararın içeriğinin iyi okunmadığını savunan Kanatlı, “74’üncü madde askerliği düzenleyen maddedir ama aynı zamanda Anayasa’nın 23. ve 24. maddeleri de düşünce ve vicdan özgürlüğüdür… Bunlar üvey evlat değildirler. Bu yüzden biz her zeminde bu tartışmaları yapmaya hazırız dedi.
Yaşanan süreci ‘şov’ olarak nitelendiren görüşleri de eleştiren Kanatlı, bu yorumlara asla saygı duymayıp kabul etmeyeceklerini, bu mücadelenin Haziran 2011’den beri devam ettiğini vurguladı.
Haziran 2011’den yasal beri değişiklik olması konusunda defalarca açıklamalar yaptıklarını aktaran Kanatlı, vicdani ret ile ilgili olarak bütün koşulları zorladıklarını dile getirdi. Kanatlı, ‘şov’ yapmak istenseyidi ilk günden AİHM’e başvurabileceklerini ancak önce iç hukuk yıllarını tüketmeye çalıştıklarını söyledi.
“Bizden diz çökmemizi istediler, bunu yapmadık”
Kanatlı: “Anayasa Mahkemesi’ne gittik, mahkemenin kararını bekledik. Anayasa Mahkemesi kararı bize çok açık bir şekilde AİHM’e gitme hakkı tanımasına rağmen gitmedik. Yeniden Askeri Mahkemesi’nin kararını bekledik. Onunla da yetinmedik ve istinafa gittik. Biz bunu iç hukuk yoluyla tüketmeye çalışıyoruz ve iç dinamiklerimizle bunu değiştirmeye çalışıyoruz. Bütün bu süreçlerde bu düzenlemeleri yapması gereken Meclis’in ceremesini, biz 10 gün özgürlüğümüzün kısıtlanarak yaşadık. Ama bunu ‘şov’ olarak nitelendirenler var. Neyin şov olduğuna bakarsak aslında haksız olduklarını görürüz. Bizim itiraz ettiğimiz ve özgürlüğümüzün kısıtlanmasına neden olan Haziran 2011’den beri süren bir süreç var ve en son noktada bizden talep edilen bütün emeğimizi, süreci sıfırdan çarpmamız ve teslim olmamız, boyun eğip diz çökmemiz istendi. Biz bunu yapmadık, bu mücadeleyi bir adım daha öne çıkardık. Haziran 2011’den beri tüm değişimleri yapmayanları değil, bizi şov olarak nitelendirmeleri haksızlıktır. Diğer eleştirileri kabul ederiz ama bunu ‘şov’ olarak nitelendirenleri kabul etmemizin imkanı yoktur”
“Askeri Mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin kararını yok saydı”
Kanatlı, istinafa Askeri Mahkeme’nin verdiği cezaya değil kararını içeriğine itiraz ettikleri için başvurduklarını söyledi. Kanatlı, “bazı şeyler yanlış anlaşıldı biz istinafa 10 gün hapisliği götürmedik. En baştan itibaren ‘takdir mahkemenindir’ dedik. Bu yüzden istinafın 15 Nisan’da olması bir sorun değildir. 15 Nisan’daki davada Askeri Mahkeme’nin okuduğu kararın içeriğine itirazımız olacak. Bize göre Anayasa Mahkemesi’nin kararının çok gerisinde bir karar üretildi. Askeri Mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını yok sayarak, askeri bir kurum gibi hüküm vermiştir, biz buna itiraz ettik. İtiraz etmeyi de sürdüreceğiz” dedi. “Umarız iç dinamiklerle bu değişiklikleri yaparız” diyen Kanatlı, halen bu süreci iç dinamiklerle çözebileceklerine inandıklarını ama yine de AİHM’e başvuru sürecini de başlattıklarını söyledi. Murat Kanatlı, Anayasa’nın seferberliği zorunlu kılmadığını, ‘çağrılabilir’ ifadesine yer verdiğini söyledi.
“Anayasa değişikliği gerekmiyor”
Kanatlı, “Anayasaya göre seferberliğe askere çağırmayabilir de… Bir otorite karar verdi ve şimdi seferberliğe çağrılıyoruz. Bu nedenle birileri seferberlik Anayasal bir zorunluluktur dediğinde, bu hatalıdır. Diğer bir konu 74. Maddedir. Anayasa Mahkemesi, tamamen yasa koyucunun değerlendirme ve takdirindedir diyor. Yani yasa koyucu bu işi yapacak. Bundan sonrası okunmuyor. Herkes Anayasa değişikliği gerekiyor diyor. Anayasa değişikliği gerekmiyor. ‘Bu noktada yurt ödevini silahlı kuvvetlerle yetkilendirmiş Anayasa’nın 74. Maddesi dikkate alınmalıdır’ diyor. Anayasa Mahkemesi kararın da diyor ki ‘ 74. Madde burada dururken dahi bu düzenleme yapılabilir’. Bu nedenle bu tartışmayı Anayasa değişikliğine bağlamak da haksızlıktır. Eğer bu iş yapılmak isteniyorsa yapılabilir, Anayasa Mahkemesi kararı buna imkan vermektedir.
“Yargıç, bir erkek annesi olarak anlayışlı tavır geliştirebilirdi”
“Askeri Mahkemesi’nin kararına hem kurumsal hem de kişisel olarak itirazları olduğunu belirten Murat Kanatlı, kararı okuyan Askeri Mahkeme Kıdemli Yargıcı Fügen Ulutekin’e sitem etti. Kanatlı, şunları söyledi: “Fügen Hanım oğlan annesidir. Biz kendisinden bir anne olarak, diğer gençlerin annelerinin yürekleri avuçlarında 1 yıl veya 15 ay askerlik yapan çocuklarını beklemelerini sorununu hissedeceğini düşünürdük. Biz en azından askerlik sorunundan yurt dışına kaçmak zorunda kalan gençlerin sorunlarını hissedeceğini düşünürdük. En azından erkek çocuk annesi olarak bu süreçte, bu kadar uzun sürede tartışılan bu konuyu daha anlayışlı tavır geliştireceğini düşünürdük. Hükmüne hiçbir itirazımız yoktur ama içeriğine yönelik olarak savaş koşullarının sürdüğüne vurgu yapan bir karar vicdansız olmuştur.”