Garip bir ülkede yaşadığımız kesindir.
Güçlünün güçsüzü ezdiği,
Güçsüzün güçlü karşısında linç edildiği,
Güçlünün hep haklı çıktığı,
Güçsüzün haksızlık karalı olduğu bir yapı içerisindeyiz...!
Hele hele birazcık sivrilmiş ve isminiz destanlar yazmışsa, tüm kapılar açılıverir önünüze.
Üç beş kişiyle en büyük siz. En güçlü siz olursunuz sözde!
Halbuki, 1950’li yıllarla 2015’li yılları hep karıştırırız.
Dünyanın şekli şemali değişiyor ama bizler geçmişte kalmayı bir marifet sayıyoruz.
İleriyi göreceğimize, nedense hep geriyi düşünüp dururuz.
Zaten sorun tam da bu noktada başlıyor.
Geleceği düşünmeyen toplumlar, “Ali cingöz” oyunlarıyla meşhurdur.
Kafalar hep farklı yönde işleyip, çıkar en büyük emek olur.
Bu yüzden doğru dürüst bir baltaya sahip olamamışız.
Bakınız! Sadi Erkut amcayı (1980’li yıllarda İngiltere’de tanımıştım. Müthiş bir insan) vuranların TMT mensupları olduğu İngiliz arşivlerinden kanıtlandı. Gerçi Sadi amca o dönemde bizlere kendilerini hangi TMT mensupları vurduğunu bile söylemişti.
Tıbkı, son şike olayında SERDARLI ve ÇETİNKAYA’nın tavrı gibi TMT de bu olayı kabullenmemiş, basın ve gizli kaynaklarıyla bu insanlara zorbalık yaparak anti-propoganda ile itibarsızlaştırmak istemişti. Ancak BAŞARAMADILAR.  Gün geldi gerçekler ortaya çıktı.
Hangi hileliği yaparsan yap, hangi pis işe bulaşırsan bulaş, ister adam vur ister şike yap, gün gelir her konu er veyahut geç aydınlığa çıkar. Önemli olan toplumun algısı ve temiz olup olmamandır.
SERDARLI-ÇETİNKAYA maçı organize ve çok ciddi araştırılması gereken bir konudur. Boyutu büyüktür. Konuyu ister mahkemeye taşı, istersen dünkü gibi yok bir saat, sabahtan akşama kadar basın toplantısı yap. Toplum SERDARLI-ÇETİNKAYA maçı için notunu vermiştir. Bunu kimse değiştiremez. Gerisi yalnızca ACINDIRMA, MERHAMET ve LEKE temizleme operasyonudur. Ama bu leke yüz yıllarca bu iki camianın üzerinde kalacaktır. Nasıl ki, Dr. Dizdarlı Defteralı’nın biyografisini yazıp bizleri bilmediğimiz bir çok konuda bilgilendirdi, nasıl ki Dr. Okan Dağlı iki toplumlu futbolcular kitabında kimsenin bugüne kadar duymadığı konuları gündeme taşıdı, elbet bir gün birileri çıkıp SERDARLI-ÇETİNKAYA maçını da yazacaktır.
Belki de kitabın adı, “YÜZYILIN ŞİKESİ” olacaktır.