1. YAZARLAR

  2. Ödül Muhtaroğlu

  3. Zam furyası ve her alandaki sorunlar, halkta travma yaratıyor
Ödül Muhtaroğlu

Ödül Muhtaroğlu

Zam furyası ve her alandaki sorunlar, halkta travma yaratıyor

A+A-

Zam furyasına somun ekmek de dâhil oldu. Alınan son karara göre, 13,5 TL’ye satılan somun ekmek 15 TL’ye yükseldi. Son 2 ayda ekmeğe yüzde 25 zam yapıldı.

Ekmek, dar gelirlilerin en temel gıda ürünüdür. Birçok kalabalık aile, günde 10-15 adet somun ekmek tüketmektedir. Günde sadece 150-200 TL ekmeğe para vermek, dar gelirlileri olumsuz etkilemektedir.

Kıb-Tek, enerji satış tarifelerinde Mart ayı başından itibaren geçerli olmak üzere, tüm tarife türlerine eşit şekilde yüzde 15 oranında zam yapıldığını açıkladı. Maktu ücret, asgari ücrete yapılan artış oranı dikkate alınarak yüzde 52.38 oranında artırılırken, "yoksul muafiyetli" konut tarifesine ise zam yapılmadı.

Ev tipi tüp gaza 25 TL zam yapıldı. 390 TL'den satılan 10 kiloluk ev tipi tüp gazın fiyatı, 415 TL'ye yükseldi. Ortalama zam, 1 ayda yüzde 7.8 oldu.

Akaryakıta Şubat ayında 2 kez zam yapıldı. Yapılan zam pompa fiyatlarına ortalama olarak benzinde yüzde 8.7, mazotta ise yüzde 10.7 olarak yansıdı.

Akaryakıt, elektrik ve gaz, hem halkın temel ihtiyaçlarıdır hem de işletmelerin en başta gelen girdi ürünleridir. Bu ürünlere yapılan zamlar, tüm mal ve hizmetlere pahalılık olarak yansımaktadır. Halkın bütçesi içinde enerji giderleri büyük bir paya sahiptir ve yapılan zamlar halkın belini bükmektedir.

Ocak ayı itibarıyla devletteki çalışan ve emekli maaşları ile asgari ücrete ortalama yüzde 50’ den fazla zam yapılması bile, insanlarımızı memnun etmemiştir.

Zira, ekim ayından beri tüm mal ve hizmetlerde okkalı zamların bitmek bilmemesi, satın alma güçlerini azaltmış ve maaş artışları olması gereken refahı sağlamamıştır.

Yıllık bazda, Gıda ürünlerinin önemli bir bölümünde, sağlıkta ve eğitimde yüzde 100’ ün üstünde enflasyon yaşanması da, ülkedeki pahalılığın boyutunu net olarak gösteriyor.

Öte yandan, Maliye Bakanlığı tarafından geçen yılın Ekim ayı sonunda, yıl sonunda maaşlarda yüzde 48.6 artış yapılacağına dair gereksiz ve zamansız açıklama, piyasadaki birçok mal ve hizmette fiyatların artmasına yol açmış ve yıllık enflasyonda, bu öngörünün üstüne çıkılmasına neden olmuştu.

Bütün bu yaşananlardan ders çıkarılmadığını görüyoruz. Nitekim, geçtiğimiz günlerde, İstatistik Kurumu başkanı ortada hiçbir somut gerekçe yokken, Nisan ayı sonunda, 4 aylık toplam yüzde 28 enflasyon oranı yaşanabileceğini ve bu oranın maaşlara ve asgari ücrete yansıtılacağını açıkladı.

Piyasalar, bu tür açıklamalardan rahatsızlık duymakta ve işletmeler kendi maliyetlerinde bu rakamları dikkate almakta, böylece herkes kendini koruma refleksi ile mal ve hizmet fiyatlarında artışlar yapmaya başlayabilmektedir.

Bu durum da, piyasaya zam olarak yansımakta ve enflasyon oranlarını fırlatmaktadır. O yüzden, ülkedeki siyasetçi ve bürokratlar, zamanı olmadığı halde, geleceğe dönük, ekonomiye etkisi olacak beklentilerini ve tahminlerini, sanki de gerçekleşme rakamlarıymış gibi telafuz etmemelidir.

Öte yandan, ülkedeki bir üniversitedeki sahte diploma ve yolsuzluk olayları, narenciye sektöründeki büyük sorunlar ve ürünün önemli bir bölümünün dalda kalması, zeytinyağında yaşanan hile ve sahtekarlık, çam kese böceğinin ormanlara büyük zarar vermesi ve insanları tehdit eder hale gelmesi, DAÜ’ de yaşanan finansal kriz, KIBTEK’ te yaşanan olumsuzluklar, ülkeyi büyük bir huzursuzluğa sürüklemiştir.

Bütün bu olaylar da, Hükümet, sorunları çözmede başarısız olmuştur. Gerekli girişimler ve icraatlar yapılmamış, sorunlar uzun zaman önceden belirti vermesine rağmen, ötelenmiş, son güne bırakılmış, gerekli müdahaleler yapılmamış ve zararın büyümesine yol açılmıştır.

Hükümet partileri, uzun zamandır kendi iç işlerinde yaşadıkları sorunlar, kurultay hesaplarından dolayı, konsantrelerini devlet işlerine ve halkın sorunlarına veremiyorlar.

Bu nedenle, her ortaya çıkan sorunu kendi iç dinamikleri ile çözemedikleri zaman, çok gecikmiş bir zamanlama ile Türkiye’ den yardım istenmekte, fakat gecikildiği için, beklenen çözüm şeklini elde edememektedirler.

Ülkemizdeki pahalılığın artması, dar ve orta gelirlileri perişan etmekte, kimse maaşıyla geçinememekte, böylece kredi kartı ve tüketici kredi borçları artmaktadır. Borçlar zamanında ödenmeyince de, yükselen faizlerle birlikte hiç ödenemeyecek duruma gelmektedir.

Madalyonun öbür yüzünde, sağlık çalışanlarından aldığımız bilgiye göre, hem geçim dertleri hem de yaşam stresi ve gelecek kaygıları toplumda psikolojik sorunları günden güne artırmakta, tedaviye giden ve ilaç kullanan kişi sayısı çoğalmaktadır.

Demek ki, ağır ekonomik sorunlar, psikolojik sorunları da tetiklemekte ve toplumun sağlığını olumsuz etkilemektedir. Esas mesele bunlardır. Gerisi lafügüzafdır.

Bu yazı toplam 1350 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar