‘ZAM’ varsa kimden duyalım?
Elbette güne hem elektrik hem de akaryakıt zammı ile başlamak pek güleç bir “günaydın” olmuyor.
Bir de ERDOĞAN ziyareti varsa...
“İlk ziyaret KKTC’ye olur” geleneği giderek bir “gerilim”e dönüştü.
Belki sizin hisleriniz farklıdır!
Nedense “milli duygularım” kabaramadı, ömrümce.
Gelenler “memleketin sahibi” edasında geldikçe, geriliyorum.
* * *
Akaryakıt zammını anlarım.
Dünya piyasası ortada!
En yakınımız güneyi görüyoruz.
Kuzeydeki fiyatlar “zorlama.”
Peki elektrik?
İşte orada durum farklı!
Kabus gibi.
Öyle anlaşılıyor ki çok yüksek bir “üretim maliyetimiz” var.
İşçilikten hammaddeye elektriği pahalı üretiyoruz.
Hükümette kim var, fark etmiyor.
Her dönem zam da yine zam.
Şapkalar öne konmalı…
* * *
Akaryakıtta dışa bağımlıyız.
Petrol dediğin henüz Abohor ya da Karpaz’dan fışkırmıyor.
TL de avuçlarımızda eriyor.
Müdahale şansımız yok.
Aziz Nesin’in “yaşar ne yaşar ne yaşamaz”ı gibiyiz.
Eğretiyiz ve bu düzen değişmedikçe, ancak da hükümetleri değişir, bununla avunuruz!
* * *
Bir lafım da hükümete!
İllaki “açıklık” diyorum.
Kaçamazsınız!
Başarıları paylaşmak yetmez.
Sıkıntıyı da anlatacaksınız.
Elektrik gibi en yaşamsal alanda zam yapılacaksa, toplum bunu ilk sizden duymalı.
Sebeplerini bilmeli!
Gizlenenler, utananlardır ve suçlular, bunu unutmayınız!
* * *
Başbakan’ın “Cuma Toplantıları” vardı, övdük, nazar tuttu.
Umarım yeniden başlar, kapsamı genişler, on beş günde bir olur ama örneğin ilgili bakanlar, müdürler ya da gündeme dair uzmanlar da katılır.
Acısı da tatlısı da net olur, açık olur, şeffaf olur.