1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Zehirlenen Çocukluk
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Zehirlenen Çocukluk

A+A-

Biyolojik değil ama dozajı giderek artan bir biçimde çocuklarımızın psikolojilerinde “zehirlenme” etkisi yaratabildiğimizi düşünüyorum.

Prof. Dr. Acar Baltaş’ın “Vicdan Sahibi Bir Çocuk Nasıl Yetiştirilir?” makalesinde şöyle bir tespit var: “farkında olmadan yapılan bir hata var: Çocukları, küçük yaştan başlayarak başarı kavramıyla zehirlemek.

Bu tespite katılmamak mümkün değil. Hele bizimki gibi ezbere dayalı bilgilerden oluşan, başarılı sayılmanın yüksek puan alma üzere kurgulanmış eğitim sistemlerinde bu durumun etkisi çok daha büyük oluyor. Yani zehirleme dozumuz normalden çok daha yüksek olabiliyor…

İnsan yetiştirme bir kültürdür ve toplumun bütün geçmiş birikiminin bir resmi gibidir. Ve elbette ki bu kültürü geliştirmek eğitimin işidir.

  • Çocuklarımızı nasıl yetiştiriyoruz?
  • Onları nasıl yönlendiriyoruz, nasıl davranıyoruz?
  • Onlardan ne bekliyoruz? Nasıl olmalarını istiyoruz?
  • Onların güçlü yanları nelerdir? Bu yanlarını geliştirmek için neler yapılmalıdır?

Bu sorulara anlamlı yanıtlar vermesi gereken yapı eğitim sistemidir. Oysa  Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi bu olgulardan çok uzaktadır.

Nitelikli bir eğitim sisteminin odağında “becerilerin geliştirilmesi”, “sosyalleşme”, “iletişim” ve “kişilik gelişimi” vardır. Ne var ki bizim eğitim sistemiz ile çocuklarımız arasındaki odak noktası; “ödevler” ve “sınavda alınan notlardan” öteye geçmiyor.

Bir de bunların üzere hatalı anne-baba tutumlarını eklerseniz çocuklarımızın psikolojilerde ne denli bir “zehirlenme” etkisi yarattığımızı daha kolay anlayabiliriz.

Örneğin her yaş grubundan öğrencinin sınav başarısının sosyal medyada paylaşılması, sınavlarda yüksek puan alanların boy boy afişe edilmesi, dershanelerin, etütlerin, özel derslerin reklamlarının yüksek puan başarısı üzerinden olmasını destekleyen acayip bir kültür oluşturduk.

Kısacası başarılı olarak kabul edilmeyi “sadece sınav notuna bağlayarak” en büyük dozdaki zehri elbirliğiyle çocuklarımıza enjekte ediyoruz.

Bu zehri vücuduna alan çocuk; başarılı olduğu zaman kendisini değerli hisseder, başarısız olduğu zaman olumsuz duygularını yönetmekte zorlanır ve kendini değersiz hisseder.

Sınavda yüksek not almanın başarıyı, başarının da “iyi, doğru, değerli ve kıymetli” olmayı getirdiğini düşünüyoruz. Oysa başarı, sınavda alınan yüksek not olmadığı gibi hayatın gerçekleri de böyle bir şey değildir.

Eğitme bir de bu açıdan bakabilsek, neleri yapmamız, neleri de yapmamız gerektiği daha açık bir biçimde görebileceğimizi düşünüyorum: Ya çocuklarımızın gelişimini bütünlüklü bir anlayışla ele alan bir sistemi kuracağız ya da ezbere bilgiyi, başarıya endeksleyip on dokuzuncu yüzyıldan kalma  anlayışlarla yirmi birinci yüzyıl insanını yetiştirmeye devam edeceğiz.

egitim-041.jpg


Buraya Dikkat

21. Yüzyılda İnsan Yetiştirme

Yeni çağda artık bizi robotlardan ayıran temel vasıfların, mesela duyuşsal/duygusal tarafların, empati yeteneğinin, insani duyarlılıkların; yönergeleri takip edebilme alışkanlığından ziyade eleştirel düşünme ve yaratıcılık gibi yetkinliklerin, sorun çözme becerilerinin gelişmesi önem kazanmıştır. Yaratıcılık ve yenilikçilik, eleştirel düşünme ve problem çözme, iletişim ve işbirliği; medya, bilgi ve iletişim teknolojileri okuryazarlığı; esneklik ve uyum, girişimcilik ve öz-yönelim, sosyal ve kültürler arası beceriler, üretkenlik, sorumluluk ve liderlik becerileri ve yetkinlikleri olarak özetlenen 21. yüzyıl becerileri, öğrencileri geleceğe hazırladığını iddia eden bir okulun en önemli sınanma ve sorgulanma alanlarından birisi durumundadır artık.

İyi bir eğitim ve iyi bir okul, öğrencileri mutlaka insanî değerlerle donatmalıdır. Buysa, öğretmenlerin de benzer değerlerle donanmış olduğu, çocuklara ve gençlere iyi rol-modellik yaptığı bir okul iklim ve ortamı gerektirir. Öğrencilerin, yeni yüzyılda, artık narsist, bencil kişilik yapısından uzak, inançlı, şefkatli, merhametli; yardımlaşmayı, sevgiyi, paylaşmayı, işbirliğini öğrenmiş, girişimci ve aktif bir etik değerler bütününe sahip olması, en büyük ihtiyaç olarak öne çıkmaktadır.


Okumuş muydunuz?

Başarıyı ölçebilmek için bir insanın ulaştığı noktaya değil, başarmak için aştığı engellere bakılmalıdır.

Booker T. Washington

Bu yazı toplam 832 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar