ZEHİRLİ YILANLARLA YAŞIYOR!
Yavuz Türkmen’in yılan sevdası beslediği yılanlarla ortaya çıkıyor. Türkmen’in şu anda Demir, Kedi Gözlü, Sikkeli yılanlarının yanında, 9 tane de gufi yılanı var. 20 kara yılan ise bahçesinde geziniyor, serbest!..
Latince adı Vipera lebet
Yavuz Türkmen’in yılan sevdası beslediği yılanlarla ortaya çıkıyor. Türkmen’in şu anda Demir, Kedi Gözlü, Sikkeli yılanlarının yanında, 9 tane de gufi yılanı var. 20 kara yılan ise bahçesinde geziniyor, serbest!..
Latince adı Vipera lebetina… Türkiye’de “Koca Engerek” olarak biliniyor. Kıbrıs’ın nam-ı diğer "Gufi" yılanı… Çok tehlikeli, zehri insan açısından ölümcül sayılıyor. Kıbrıs, Kuzey Afrika, Siklat Adaları, Türkiye ile Batı ve Orta Asya’da yaşıyor… Kuzey Kıbrıs’ta, bilhassa Geçitköy, Karşıyaka ve Lapta civarlarında (Girne Bölgesi), keza Karpaz Bölgesi’nde sık olarak görülüyor. Korkunç bir hayvan…
Ancak hayvansever Yavuz Türkmen hepimizin çok korktuğu gufilerle yaşıyor.
Yavuz Türkmen, 45 yaşında, inşaatın her alanıyla uğraşıp, geçimini sağlıyor. Beyarmudu’nda Ara Bölge’de koskocaman bir bahçeli evde yaşamını 2 çocuğu, karısı ve bir sürü hayvanı ile sürdürüyor. Böylesi olağan bir yaşantının içerisinde yaşarken, onu, olağanüstü, sıradışı yapan şey ise, ‘gufi ve çeşit çeşit yılanla’ geçirdiği hayatı…
10 yaşında tanıştı ilk arkadaşı gufi yılanı ile… Evlerinin bahçesi olmadığı için evin damında beslediği, tavşanlara, kuşlara yemek vermek için dama çıktığında karşı karşıya gelmişti yavru gufi yılanı ile… Kaçmak, bağırmak, korkmak yerine yılana yaklaşıp tutmuş ve yılanlara olan bağımlılığı daha çocuk yaşta başlamış. Tuttuğu küçük gufi yılanını İngiliz Üsleri’ne satmış abisi… Karşılığında ise bir miktar para almış, bir pipo takımı hediye edilmiş abisine…
Bu ünü köye, okula yayılınca, artık bütün okul hayatı boyunca, Fen derslerinde örnek getiren öğrenci olmuş. Ve Üsler Bölgesi’ne yılan tutup satmaya devam etmiş. Askerlerin de bu iş hoşuna gitmiş. Çünkü ara bölgede bulunan birçok yılan, eğitime çıkan askerleri ısırıyormuş.
O yılanları tutarken, diğer yandan da harçlığını çıkarıyordu…
AİLEDE YILAN SEVGİSİ
Okul yıllarında abisinin de meraklı olması nedeniyle koleksiyon bile yapmışlar. “Kendimi bildim bileli hayvan beslerim” diyen Türkmen, “Ama en yoğun şekilde evlendikten sonra başladım” diye belirtiyor.
Karısı da çocukları da Türkmen’in bu tutkusuna bulaşmış adeta… Karısı da birçok insana korkutucu gelen yılanlarla yaşamayı öğrendi. Oğlu ve kızı da hayvanlara karşı aşırı meraklı… Özellikle oğlu, böceklerle ilgili araştırmalar ve gözlemler yapıyor, yarışmalara katılıyor.
14 YAŞINDA YILAN SOKTU
14 yaşında tanıştığı yılan zehrini ve yaşadıklarını şöyle anlatıyor Yavuz Türkmen:
“14 yaşındaydım sanırım… Geceydi ve iyi görememiştim. Tutmaya çalışırken yılan beni ısırdı. O zamanlar yılanın hangi tür olduğunu bilmiyordum ama kedigözlü yılan olduğunu daha sonra öğrendim. Hiç heyecana kapılmadan, yılanın ısırdığı yeri jiletle kazımaya başladım. Kanı emdim ve böylece ilk ısırığı atlattım.”
İNSAN BİLİNMEYENDEN KORKAR
İnsanların birçoğu yılan sözünden bile ürkerken, nasıl olur da Yavuz Türkmen, özellikle zehirli yılanları tutuyor… Ve nasıl gufi gibi zehirli ve tehlikeli yılanla oyun oynuyordu?
İşte Türkmen’in adeta felsefesi haline getirdiği sözler:
“İnsanlar bilinmeyenden korkar. Nasıl ki herkes Allah’tan korkar onun gibi bir şey. Herkes Allah’ı bilmediği için korkuyor. Ama bilseydiniz belki de korkmazdınız. Ben de yılandan korkmuyorum. Çünkü yılanları biliyorum, tanıyorum. Onlara nasıl davranılması gerektiğini biliyorum.”
YILANLAR ŞİFRELİ DOLAPTA
Yavuz Türkmen’in yılan sevdası beslediği yılanlarla ortaya çıkıyor. Türkmen’in şu anda Demir, Kedi Gözlü, Sikkeli yılanlarının yanında, 9 tane gufi yılanı var. Hepsini de kendi tutmuş. Onlara özel barınak yapan Türkmen, cam bir dolabın içersinde şifreli kilitle yılanları muhafaza ediyor. “Yılanları tanıdık sonra aslında zararsız olduğunu öğreniyorsunuz. Eğer yılan öldürüleceğini veya kendisine zarar geleceğini hissederse o zaman size saldırır” diyor.
Yılan yakalama da Yavuz Türkmen’in adeta işi haline gelmiş. Komşular başta olmak üzere, çevre köylerden de Türkmen, yılan tutmak için çağrılıyor. Peki yılan tutmanın ‘incelikleri’ neler?
Türkmen şöyle anlatıyor:
“İlk önce ona tedirgin yaklaşmamanız lazım. Ve tabii ki kafasını tutmanız gerekir. İlk görüşte yılan korkunçtur. Ama zamanla alışırsınız. Yılan dediğim gibi sizi durup dururken ısırmaz. Eğer karşınızda ürkmüş yılan varsa, ya da kuyruğuna basmışsanız sizi ısırır.”
EVDE PANZEHİR YOK!
“Yılan ısırdıktan sonra yaklaşık 20 dakikada gerekli ilacı almazsanız ölürsünüz” diyor Türkmen ve şöyle devam ediyor:
“Eğer yılan sizi ısırdığında heyecan yapmazsanız 20 dakika gibi bir zamanınız var. Eğer heyecanlanırsanız adrenaliniz yükselir ve zehir kanınıza daha hızlı yayılır. Yılandan ölen çok fazla insan yok ama hasar gören pek çok insan var. Bazı yılanların zehri norotoksin, bazılarının parçalayıcı bazılarının ise kanı jel yapma özelliği vardır. Engerek familyasından olan Gufi yılanının ise hücreleri parçalayıcıdır zehri… Bir de her yılanın zehrine göre panzehir yoktur. Ülkemizde de panzehir çok az bulunuyor.”
YILANLARI ÖLDÜRMEYİN
“Yılanlar doğanın dengesini sağlar” diyen Türkmen, “Nasıl ki diğer ülkelerde dağda yaşayan hayvanlar şehre indiğinde tekrardan doğaya salınır, bizde de yılanlar kendi doğasında bırakılmalı, öldürülmemeli” diyor.
TRAFİKTE ÖLECEĞİME YILAN SOKSUN
Yılanların zararsız olduğunu tekrar tekrar söyleyen Türkmen’e “Peki bu işin bu hobinin riski yok mu” diye sorduğumuzda şunu söylüyor:
“Tabii ki her işin riski var. Bugün yılan ısırmasından ölenle trafikte ölen insan sayısını kıyasladığınızda, kazada insanların daha çok öldüğü ortaya çıkıyor. Hayat bir risk zaten, yaşadığınız her an… Mesela bazı insanlarda da uçak korkusu var. Ya düşerse diye korkuyorlar. Ama trafik kazasında daha fazla insan ölüyor. O nedenle ben trafik kazasından ölmektense sevdiğim şeyden ölmeyi tercih ederim.”