Zeki Müren de bizi görecek mi?
Televizyon için canlı yayınlar olur ya…
Hani şöhretli birileriyle röportaj yapılırken, tanınmış insanların arkasında durarak ve o büyük gösterinin içine kaynayarak el sallayan tipler vardır.
“Bak ben de buradayım” derler…
Sırıtırlar!
* * *
Cenevre’deki “KKTC bayrağı” gösterisi tam da böylesi bir tablo oldu.
Masaya “toplum lideri” olarak oturuldu, resepsiyona “bayraklı maskeyle” gidildi.
Basit, sıradan, aciz bir görüntü verildi.
“Semboller” üzerinden birileri kendini kandırdı yine…
Alay konusu olduk.
* * *
Ne oldu?
“KKTC” Birleşmiş Milletler üyesi mi oldu!
Başkan Tatar “KKTC maskeli” komikliğiyle tarihe geçti.
Kıbrıslı Türklerin dünya sahnesindeki görünmezliği ise değişmedi.
Hani o meşhur film repliği gibi oldu: Peki Zeki Müren de bizi görecek mi?
Yok, görmedi.
* * *
Müzakere heyeti içerisine karışarak “Dışişleri Bakanı” pozlarında fotoğrafa girmek ancak hiçbir resmi sıfat taşımamak ayrı bir yalan!
Tıpkı sözcü marifetiyle “Cumhurbaşkanı” makamlı bir iletişim kurgulamak ama masaya “toplum lideri” olarak oturmak gibi…
Hepsi “mış gibi” “miş gibi” işler…
Hepsi göstermelik…
Tam da KKTC’yi anlatır hareketler ne yazık…
* * *
Bir Kıbrıslı Türk, yarın, Cenevre’ye gitmek isterse eğer ya Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportuna sahip olmak zorundadır, ya da Türkiye Cumhuriyeti!
Gerçek budur…
“KKTC” kimliğini gösterdiği zaman yalnızca yüzüne bakarlar.
El sallarlar ve görüntüye “kaçamak” girmiş insan gibi “çekil oradan” derler.
* * *
Kıbrıslı Türk bir sporcu ya da sanatçı ağzıyla kuş tutsa ve o kuşun ağzında “KKTC” maskeli bayrak olsa dahi, Cenevre’de veya bir başka dünya kentinde uluslararası bir organizasyona katılamaz.
“Devletsizlik” derler bunun ismine!
Yalnızlık derler…
Kıbrıslı Türkleri ve adanın kuzeyinde yaşayan ‘kktc’ yurttaşlarını tutmak istedikleri yer budur.
Statükonun tescilini isteyerek şimdiki durumu devam ettirmek çabası bir nüfusu açıkta bırakmaktan başka işe yaramaz.
Rica, minnet, talimat bir yaşamdır gerisi!
* * *
Kıbrıslı Türkleri uluslararası hukuk zemininde ve kendi toplumsal kimliği, kişiliği, aidiyeti ile geleceğe taşımadıktan sonra maskenin üzerindeki bayrak “aksesuar” olmanın ötesine geçmez…
Dünyadaki yerimiz de bu değil mi şimdi?